Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sanığın, bakmakta olduğu hasta ve bakıma muhtaç olan ...’ın maaşını alamayacak durumda olması nedeniyle maaşını çekmesi için 2002 yılında sapanca Noterliğinden vekaletname aldığı, noterden aldığı vekaletnameye istinaden müteveffanın maaşını çekmeye başladığı, evinde bakmakta olduğu müteveffanın 2002-2003 yılları arasında hastalanıp ölmüş olmasına rağmen, öldüğünün hiçbir resmi kuruma bildirmediği ve vekaletnameye istinaden 5.8.2002 tarihinden 19.9.2006 tarihine kadar müteveffanın emekli maaşının aynı kasıt altında haksız olarak birden fazla çekildiği şeklinde gerçekleştiği iddia edilen olayda müteveffanın ölüm tarihinin belirlenememiş olması gözetilerek ölen ...'ın aile nüfus kayıt tablosunda adları bulunan kardeşleri ...... bulunabilenlerin dinlenerek ölenle ilgili sanıkla ilişkisi ve ölüm tarihi noktalarında bilgilerinin alınması,Adli Tıp Başkanlığının 1....

    (TMK.m.29/1) Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. (TMK. m.30/1) Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa gerçek durum her türlü delille ispatlanabilir. (TMK. m.30/2) Ölüme bağlı hakların kullanılabilmesi için; kişinin öldüğünün veya belirli bir zamanda ölü olduğunun tespitini talep etmekte davacının hukuki yararı mevcuttur. Aksi ispat edilinceye kadar resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir.(TMK m.7). Davanın belirlenen niteliğine göre, Yargıtay 18 HD'nin 17.01.2013 tarih ve 2012/13361- 2013/415 sayılı kararında "…Davada, davacıların murisi Besim’in ölüm araştırması nedeni ile kapalı olan nüfus kaydında yazılı olmayan ölüm tarihinin tespiti ve nüfus kaydına işlenmesi istenmektedir....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi KARAR Dava, yurt içi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan davacının, yurt dışında Türk Vatandaşlığı döneminde geçen borçlanmaya esas sürelerden istenilen kadarının 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanılabileceğinin tespiti; Alman Rant Sigortasına giriş olan 06.05.1979 tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak kabulü ve aksi kurum işlemlerinin iptali istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Geri çevirme kararımızda davalılardan ...'...

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : ÖLÜM TARİHİNİN TESPİTİ KARAR : Manisa 2....

        Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” hükmü öngörülmüştür. Maddedeki “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tâbi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan davacının, aynı Kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir....

          Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 28.04.2017 tarihli yazısı ekinde tanıklar ... ve Hanife Güçlünün uzun vadeli sigorta tescili bulunmaktadır. Kaldı ki aynı listede yer alan diğer sigortalıların da uzun vadeli sigorta kollarından tescili bulunmaktadır. Çalışma iş yerinde gerçekleştiğinden istisna kapsamında değildir. Hükmün onanması düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne katılamıyoruz....

            Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” hükmü öngörülmüştür. Maddedeki “malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan davacının, aynı Kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir....

              a)Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti ... Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dahil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerinin saklı bulunduğu ifade edilmiştir....

                Maddedeki "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar" sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan, aynı kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunanlar için bu maddenin yani 18 yaş sınırının uygulanmayacağı belirtilmiştir. Buna göre; 01.04.1968 doğumlu olan davacı yönünden sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 01.04.1986 olarak kabulü, bu tarihten önceki hizmet sürelerinin ise, yalnızca prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370/2. maddesi gereğince verilen karar, düzeltilerek onanmalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu