Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
TMK'nun 557.maddesinde ölüme bağlı tasarrufların iptali sebepleri sınırlı(tahdidi) olarak belirtilmiş, dava konusu vasiyetnamelerin iptali yönünden maddedeki iptal sebepleri gerçekleşmediğinden mahkemece vasiyetnamelerin iptali talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; tenkis hesabı yapılırken vasiyetnamelere konu edilen 38 nolu ve 116 nolu daireler ile birlikte davalı ...'ye ait 118 nolu daire ve yine davalı ...'nin muris ...'den noter devir sözleşmesi ile 17.09.2002 tarihinde satın aldığı 34 VH 0050 plakalı aracın değerleri hesaplanmıştır....
Somut olayda; davacılar tarafından vasiyetnamenin şekil eksikliği ve ehliyetsizlik nedenleriyle iptali talep edilmiş ise de; kararda sadece ehliyetsizlik nedeni yönünden toplanan deliller değerlendirilmiş ,şekil eksikliği nedeniyle vasiyetnamenin iptali talebi yönünden toplanan deliller hakkında bir değerlendirme yapılmamıştır. Eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiştir. 3-Tenkis davası, TMK'nun 560-562 maddelerinde düzenlenen, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı ve gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Bu yönüyle bakıldığında tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. ...... Tenkis, açıkladığımız sebeplerle saklı payın yaptırımıdır ..... 2004, s.23)....
nın mirasçılıktan çıkarıldığını, çıkarma sebeplerinin gerçek olmadığını belirterek vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.Mahkemece; kısa kararda "Davaya tenkis davası olarak devam olunmasına davalı ...'in saklı pay oranının 1/8 olarak kabulü ile vasiyetnamenin buna göre tenfizine" şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararda "1- Davacı-k.davalı ... vd.nin vasiyetnamenin tenfizi talebinin davalı ...'nın 1/8 saklı payının dışındaki kısmı ile ilgili olarak davalarının kabulüne, muris ...'nün ... 2.Noterliğinin 02.10.2002 tarih 23962 yevmiye nolu ölüme bağlı vasiyetnamesinin bu şekilde tenfizine, 2- Davalı-k.davacı ...'nın davası yönünden davasının kabulü ile; ... 2.Noterliğinin 02.10.2002 tarih 23962 yevmiye nolu düzenleme vasiyetname başlıklı ... tarafından düzenlenen vasiyetnamenin ...'...
Öte yandan; TMK’nın “Vasiyetten dönme” başlığı altında düzenlenen 544 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Belirli mal bırakma vasiyeti de, vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe , mirasbırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla ortadan kalkar.” şeklinde düzenleme yapılmış olup; vasiyetçinin vasiyetinden dönmesi halinde ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden hükümsüzdür. Ancak; ölüme bağlı tasarrufun hükümsüzlüğü, ifasının mümkün olmaması bir iptal sebebi olmayıp, vasiyetnamenin yerine getirilmesine yönelik açılacak olan davada değerlendirilebilecektir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2020/3558 E. Ve 2021/7483 K. Sayılı ilamı) TMK'nın 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak vasiyetnamenin iptali istenilemez....
Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak vasiyetnamenin iptali istenilemez. Davacı taraf "Vasiyetnamenin korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması" sebebine dayanmaktadır. Vasiyetnamenin iptali sebeplerinden biri olan korkutma (ikrah), kişinin irade serbestîsini ihlal suretiyle onu gerçek istemine uymayan bir beyanda bulunmak zorunluluğunda bırakan, hukukun caiz görmediği davranışlardır. İkrah, maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Bir kimseye o akdi yapmasını temin için maddi tazyik yapılmışsa, örneğin eli tutularak zorla sözleşmenin altı imzalatılmışsa bu hâlde maddi ikrah hâli varsayılır. Öte yandan bir kimsede korku yaratarak ona istenilen işlemi yaptırmayı amaçlayan tehdide de manevi ikrah denilir. Bir ölüme bağlı tasarrufun meydana gelmesine tesir edecek her türlü ikrah, bir iptal sebebi teşkil eder....
Bu yönüyle sulh hukuk mahkemesinden alınan mirasçılık belgesi aşamasında değerlendirilmemiş olan ölüme bağlı tasarruf ve yoksunluk gibi durumlar asliye hukuk mahkemesinde açılan mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi düzenlenmesine ilişkin davada belirli koşullarla göz önünde bulundurulabilir....
B)DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, TMK'nın 557 maddesinde ölüme bağlı tasarrufun iptali nedenlerinin sayıldığını, vasiyet düzenlenirken sağlık kurulu raporu alındığını, murisin tasarruf ehliyetinin bulunduğunu, vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olduğunu, vasiyette bir sakatlık bulunmadığını, dava dilekçesindeki iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, davanın öncelikle usulden, olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. C)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/04/2019 tarih 2017/588 Esas 2019/298 Karar sayılı ilamıyla, "...Davacılar tarafından davalı T6 aleyhine açılan vasiyetnamenin iptali talebini içerir davanın reddine, " karar verilmiştir....
Bu hükme göre, bir yıllık süre, vasiyetname ile yapılan ölüme bağlı tasarruflarda vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren, sağlararası teberrularda ise, mirasçının saklı payının zedelendiğini öğrendiği andan itibaren işlemeye başlayacaktır. Yasada öngörülen bu süre hak düşürücü nitelikte olup, davalı tarafından ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Olayda mirasbırakan 15.7.2005 tarihinde vefat etmiştir. Davalılara, ölüme bağlı tasarrufla teberruda bulunmuştur. Vasiyetname 15.11.2005 tarihli kararla açılıp okunmuştur. Bu dava ise, mirasçıya tanınan bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 22.1.2007 tarihinde açılmıştır. Bu durumda davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığından bu sebeple reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de, ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
de düzenlenen vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 7.maddesinde" Hukuki işlemler, yapıldıkları ülke hukukunun veya o hukuki işlemin esası hakkında yetkili olan maddi hukuk hükümlerinn öngördüğü şekle uygun olarak yapılabilir. 20.maddenin 1.fıkrasında "Miras ölenin milli hukukkuna tabidir. Türkiye'de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır. 4.fıkrasında ise; Ölüme bağlı tasarrufun şekline 7.madde hükmü uygulanır. Ölenin milli hukukuna uygun şekilde yapılan ölüme bağlı tasarruflar da geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. Ölüme bağlı tasarruflarda şekil konusu menkul miras, gayrimenkul miras ayrımı yapılmadan düzenlenmiştir. (Nomer/Şanlı Devletler Hususi Hukuku, s.288). Bu kapsamda 5718 sayılı MÖHUK 20/4.maddesine göre, ölüme bağlı tasarrufun şekli, tasarrufun yapıldığı yer hukukuna veya işlemin esasına uygulanan hukuka veya ölenin milli hukukuna tabidir....