Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin kısmen iptali ile şirketteki hissesi oranında borçtan sorumlu olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Ticaret Mahkemesi’nin 4 kez müzekkere yazarak icra dosyasını celp etmeye çalıştığını ancak bunu gerçekleştiremeden yani icra dosyasını hiç göremeden karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, -Gerekçeli kararın ilk sahifesinde davanın türü olarak “itirazın iptali” yazdığını, davanın menfi tespit davası olduğunu, -Davada hukuki yararlarının olduğunu, huzurdaki menfi tespit davası ile 17....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Ticaret Mahkemesi’nin 4 kez müzekkere yazarak icra dosyasını celp etmeye çalıştığını ancak bunu gerçekleştiremeden yani icra dosyasını hiç göremeden karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, -Gerekçeli kararın ilk sahifesinde davanın türü olarak “itirazın iptali” yazdığını, davanın menfi tespit davası olduğunu, -Davada hukuki yararlarının olduğunu, huzurdaki menfi tespit davası ile 17....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Ticaret Mahkemesi’nin 4 kez müzekkere yazarak icra dosyasını celp etmeye çalıştığını ancak bunu gerçekleştiremeden yani icra dosyasını hiç göremeden karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, -Gerekçeli kararın ilk sahifesinde davanın türü olarak “itirazın iptali” yazdığını, davanın menfi tespit davası olduğunu, -Davada hukuki yararlarının olduğunu, huzurdaki menfi tespit davası ile 17....

      Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları)....

        Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/52 E. sayısına kayıtlı menfi tespit ve çek iptali davası açtıklarını beyan etmiştir. Y.12.HD.nin 2018/13096 E. 2019/16254 K.sayılı içtihadının yorumundan anlaşıldığı üzere borçlunun menfi tespit davası nedeniyle hakkında takip yapılamayacağı iddiası borca itirazdır. Yine Dairemizce yapılan değerlendirmeye göre C. Savcılığına şikayette bulunuduğuna dair iddia ve çek iptali davası nedeniyle takip yapılamayacağı itirazı ve çekin bedelsiz olduğuna dair iddia da borca itirazdır. Bu durumda, tebligat üzerinde takibe dayanak çekin tebliğ edildiğine dair bir ibare bulunmadığından davacıya yapılan ***564 barkod nolu ödeme emri tebliğ işleminin iptaline, karar verilmesi gerekirken ödeme emrinin iptaline karar verilmesi isabetsiz ise de aleyhe istinaf başvurusu olmadığından söz konusu husus eleştirilmiştir....

        Önemle vurgulamak gerekir ki, kanunda da menfi tespit davası açılmasını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır (...; Sosyal Güvenlik Kurumunun 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Ve İptali Davaları, Sicil İş Hukuku Dergisi, S:31, Yıl:2014, s. 101-102). 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 tarihli ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde "...Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi hâlinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda..." olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden öngörülmemiştir....

          İcra takip dosyası incelendiğinde, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçlu şirkete 18.12.2012 ve borçlu ...’a 26.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği ve 18.06.2014 olan şikayet tarihi itibarı ile anılan maddede öngörülen yasal sürenin geçtiği ve icra takibinin kesinleştiği görülmektedir. Şikayete dayanak gösterilen .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.02.2014 tarih ve 2013/110 E, 2014/83 K.sayılı ilamının incelenmesinde; davacının şikayetçi borçlular olduğu, davalının ise aynı takibin diğer borçlusu ..olduğu, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın 01.04.2014 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Oysa icra takip dosyası incelendiğinde; alacaklının menfi tespit davasında davalı olan takip dosya alacaklısı ... ve temlik alacaklıları olmayıp...olduğu, menfi tespit davasında aleyhine hüküm kurulan kişinin de Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Derneği olduğu bu kişi hakkında da alacaklı tarafından takip yapıldığı anlaşılmıştır....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, davadışı ...’un keşideci kendisinin kefil, davalının lehtar olarak yer aldığı senede dayalı olarak aleyhine takip başlatıldığını ve usulsüz şekilde ödeme emri tebliği yapıldığını, oysa kendisinin ödeme emrinden geç haberdar olduğunu, boş şekilde imzaladığı bononun sonradan rızası dışında doldurulduğunu ve senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığını belirterek, öncelikle takibin iptali ve durdurulmasına, aksi halde bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

                UYAP Entegrasyonu