Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra takibinin incelenmesinde; takip talebi ve ödeme emrinde borçlunun davalı şirket olduğu, borca itirazın ise , dava dışı ... tarafından temsilci sıfatı kullanılmaksızın kendi adına yapıldığı belirlenmiştir. Cevap dilekçesinde de, ...'ın davalı şirketi temsil yetkisi bulunmadığı açıkça ifade edilmiştir. Ödeme emrine itirazın geçerlilik koşullarından biri de itiraz edenin itiraz ehliyetinin ve sıfatının bulunmasıdır. Kendisine ödeme emri gönderilmeyen, takipte borçlu olarak gösterilmeyen kişi takip konusu borcun tarafı olsa bile ödeme emrine itiraz edemez. Ödeme emrine itiraz ehliyetine sahip olan kimse, takip talebi ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterilmiş ve kendisine bu sıfatla ödeme emri tebliğ edilmiş olan borçlu olabilir. Bunun yanında ödeme emrine itirazın bazı mali sorumlulukları kendiliğinden doğurduğu da gözden kaçırılmamalıdır....

    Kanun'un verdiği yetkiye istinaden Kurumca yapılan asgari işçilik uygulaması sonucunda tahakkuk ve tebliğ edilen prim borcunun, yine Kanunda belirtilen hak düşürücü süre içerisinde itiraz ve dava yoluna başvurulmaması nedeniyle kesinleştiği hallerde, Kurumun eksik işçilik tespiti ve sonrasında prim tahakkuku işleminin tamamen veya kısmen hukuka aykırı olduğu söylenemeyeceğinden, bu borcun tahsili için tebliğ edilen ödeme emrine karşı 6183 sayılı Kanun'un 58.maddesine göre yapılacak itirazda kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişi “böyle bir borcu olmadığı” savunmasına dayanamaz....

      Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....

        Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....

          Diğer taraftan, aralarında idari para cezalarının da yer aldığı Kurum alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrinin iptali istemine ilişkin davaların yasal dayanağı, 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlığını taşıyan 55. ve “Ödeme emrine itiraz” başlıklı 58. maddesidir. 55. maddenin ilk fıkrasında, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, (7) gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtilmiş, 58. maddenin birinci fıkrasında da, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde itirazda bulunabileceği açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, bir yönüyle “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan (7) günlük süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....

            Bu durumda, Mahkemece dava tarihinden önce yapılan ödeme yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.03.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi. -KARŞI OY YAZISI- Genel hükümlere göre açılan davalarda kural olarak haklılık durumu dava tarihine göre belirlenir. İtirazın iptali davasının amacı itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamaktır. Bu nedenle davada haklılık durumu takip tarihi itibariyle belirlenmelidir (HGK 16.10.1996,19-601/711). İtirazın iptali davasında takipten önce, takipten sonra ancak ödeme emrine itiraz süresi bitmeden yapılan ödemeler gözetilir. Ancak ödeme emrine süresinin geçmesinden sonra yapılan ödemeler ise dikkate alınmaz....

              Davacı alacaklı tarafından davalı borçlular hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçluların yasal süresinde itiraz etmesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....

                Davacı vekili, davalının itiraz dilekçesinde belirttiği adresine yeniden ödeme emri göndermiş, bu ödeme emrine karşı davalının 25.7.2003 tarihinde yaptığı itiraz üzerine, 10.3.2004 tarihinde temyize konu itirazın iptali davası açılmıştır. İkinci kez gönderilen ve tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu yeniden itiraz etmiş olup, bu itiraz üzerine açılan davanın da süresinde olması nedeniyle işin esasının incelenmesi gerektiği gözetilmeden, süre yönünden davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2- Dava konusu uyuşmazlık Banka Kredi Kartı Sözleşmesi’nden kaynaklanmaktadır. 07.07.2009 tarih ve 27281 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5915 Sayılı “Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 2. maddesi uyarınca 5464 Sayılı Yasaya eklenen Geçici 5. madde hükmüyle banka kredi kartı borcu bulunan kart hamillerine, borcun yeniden yapılandırılması ve takside bağlanması suretiyle tasfiyesi konusunda birtakım olanaklar sağlanmıştır....

                  (TBK’nın 315 veya 362.) maddelerinde belirtilen (on, otuz veya altmış gün) belli bir süre içinde ödemesi, itiraz süresi içinde (İİK m. 62'ye göre) ödeme emrine itiraz etmez ve ödeme süresi içinde borcu (kirayı) ödemez ise kiraya verenin (alacaklının) kesinleşen kira alacağı için haciz isteyebileceği (İİK m.78 vd) ve icra mahkemesinden (kiracının) kiralanan taşınmazdan tahliyesini isteyebileceği ihtar edilir. Borçlu-kiracı ödeme emrine itiraz etmek isterse ödeme emrinin tebliğinden itibaren (İİK’nın 269/son fıkrasında yazılı istisna hariç) yedi gün içinde itiraz sebeplerini icra dairesine bildirmelidir. İtiraz genel haciz yoluyla takip hükümlerine göre (m. 269/2, 62) yapılır. Ödeme emrine itiraz sebepleri kira sözleşmesine itiraz veya kira sözleşmesi dışındaki itirazlar şeklinde ikiye ayrılır. İİK’nın 269/b-1 maddesinde kira sözleşmesine itiraz ve sonuçları düzenlenmiştir....

                  İcra Müdürlüğünde davalı hakkında 2011 Kasım 2013 Nisan arasında ödenmeyen kira farkının tahsili için icra takibi başlatılmış, 07/05/2013 tarihinde ödeme emrinin tebliği üzerine davalı 13/05/2013 tarihli dilekçesi ile icra takibine, borca ve yetkiye itiraz etmiş, Davacının talebi ile dosya ... İcra Dairelerine gönderilmiştir. Yetkili ... 19. İcra Müdürlüğü tarafından borçluya 11/06/2013 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu yetkili icra Müdürlüğü'nün gönderdiği ödeme emrine itiraz etmemiştir. Mahkemece davalının borcu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tahliyeye ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacının alacak istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davalı-borçlu tarafından yetkili ... 19....

                    UYAP Entegrasyonu