Bu doğrultuda 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emrine itiraz” başlıklı 58. maddesi düzenlemesine göre; "Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz kamisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur. Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır. İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir. İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir. İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir....
Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, artık 30 günlük yasal süre içeresinde ödeme yapılması zorunludur. Bu bağlamda kira alacağına ilişkin takipten önce ödeme yapılıp yapılmadığının bir önemi bulunmamaktadır....
Önceki Bozma İlamımızda ; davalı Kurum tarafından prim alacaklarının tahsili amacıyla davacıya ödeme emrinin 03.12.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 14.12.2009 tarihinde eldeki davayı açması karşısında ve anılan ödeme emrinde itiraz yolu olarak iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmayıp, aksine sadece vergi itiraz komisyonundan bahseden 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ihtarında bulunması nedeniyle, davacının idari itirazda bulunup bulunmadığı araştırılıp ; Kurumun davacının itirazını usul yönünden reddederek itiraz merciinin iş mahkemeleri olması gerektiği yönünde kanun yollarını açıkça gösterici işlem tesis etmeyip, bir anlamda davacıyı yanıltıcı şekilde itirazını değerlendirmeye alması halinde, Kuruma ödeme emrinin tebliğinin ardından yaptığı başvurunun hatalı mercie (görevli olmayan yere) yapılan başvuru ve dolayısıyla sonrasında açtığı davanın 7 günlük süresi içerisinde açılmış bir dava olarak kabulü gerekeceğinin, idari itiraz yoluna başvurulmaması...
Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, artık 30 günlük yasal süre içeresinde ödeme yapılması zorunludur. Dosya kapsamından davalı kiracı tarafından ödeme yapıldığına dair herhangi bir delil ibraz edilmediği anlaşıldığından mahkemece davanın kabulü ve tahliye yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Somut olayda ödeme emri davalı borçluya 18.03.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen borçlu tarafından sözlü kira sözleşmesine açıkça itiraz edilmemiştir. Bu halde kiracılık ilişkisinin kesinleştiğinin kabulü gerekir. Sözlü kira sözleşmesi tahliyeye engel değil ise de borçluya gönderilen örnek 13 ödeme emrinde itiraz süresi olan yedi gün ve yasal ödeme süresi olan otuz günün gösterilmediği görülmüştür. İİK.nun 269/1. maddesinin göndermesi ile Borçlar Kanunu'nun 260. maddesinde yer alan yasal ödeme süresi otuz gün ve ayrıca itiraz süresi olan yedi günün ödeme emrinde gösterilmesi gerekir. Ödeme emrinde, sürelerin boş bırakılan A ve B harfi ile gösterilmesi geçerli değildir. Bu durumda borçlu adına gönderilen ödeme emrinin geçerli olduğundan söz edilemez ve buna dayanılarak tahliye istenemez....
icra ödeme emri gönderilmesi talebi geldiğinin düşünülerek borçluya takip kesinleşmiş olmasına rağmen ödeme emri gönderildiğini, borçlunun da hukuki süreci uzatmak amacı ile sehven gönderilen ödeme emrine itiraz ettiğini ve icra dairesince takibin durdurulduğunu, borçluya 2. kez gönderilen ödeme emrinin borçluya yeniden itiraz hakkı vermeyeceğini, taraflarınca borçluya ödeme emri gönderilmesi gibi bir taleplerinin olmadığını, borçlunun ilk gönderilen tebliğlerden haberinin olduğunu ve itiraz etmediğini, borçlu olmadığını düşünüyor ise bu aşamaya kadar menfi tespit davası açabileceğini, yanlış icra müdürlüğü işlemi sonucunda süreci sürüncemede bırakmak amacı ile itiraz edildiğini belirterek icra dairesince verilen 07/12/2021 ve 08/12/2021 tarihli kararların kaldırılmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir....
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, ödeme emrine itiraz icra mahkemesine yapılır (İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 168/1-4 ve 5; m. 169; m. 170,I). Ödeme emrine itiraz süresi beş gündür. Yani, borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir (İİK m. 168/1-4 ve 5). Borçlunun beş gün geçtikten sonra yaptığı itiraz geçersizdir. İlgililer için konulmuş süreler hak düşürücü niteliktedir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuk El Kitabı, Ankara 2013, s. 143, 778, 779). 13. Borçlunun takip konusu kambiyo senedindeki (kendisine ait olduğu iddia edilen) imzanın kendisine ait olmadığını bildirmesine (imzayı inkâr etmesine) imzaya itiraz denir. İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir (Kuru, s. 783,799). İİK’nın 168. maddesinin 1. fıkrasının 4 ve 5. bentleri gereğince imzaya ve borca itirazın beş günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....
Ödeme emri borçluya 15/01/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, müdürlük tarafından ödeme emrinin tebliğinden önce 10/01/2020 tarihinde borca itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İİK 62 maddeye göre, ''itiraz etmek isteyen borçlu ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.'' Davanın konusu, 10/01/2020 tarihli müdürlük kararıdır. Borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihinden önce takipten haberdar olması sebebiyle borca itiraz ettiği, ödeme emri tebliğinin itirazdan sonra gerçekleştiği, alacaklının takibi devam ettirme iradesi mevcut bulunduğu gözetildiğinde icra müdürlüğünce 10/01/2020 tarihinde itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmesi hukuken yerinde olup, itiraz üzerine davanın reddine dair verilen mahkeme kararı hukuken yerindedir....
tarihli icra müdürlüğü kararının İPTALİNE, davacı borçlunun yasal süresinde borca ve ödeme emrine itiraz etmiş olduğuna, Yasal süresinde yapılan itiraz kapsamında takip kesinleşmeden davacı borçlu aleyhine konulmuş olan hacizlerin kaldırılmasına, karar verilmiştir....
Vergi Mahkemesinin ... gün ve E:...; K:...sayılı kararının; yükümlü şirket tarafından dava konusu ödeme emri muhteviyatı ek tahakkuk nedeniyle süresi içinde itiraz edilmediğinden, kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır. Tetkik Hakimi ...'un Düşüncesi :İthal konusu eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden bahisle salınan ek gümrük vergi ve resimlerine süresi içinde itiraz edilmediğinden, söz konusu ek tahakkukun tahsili amacıyla yükümlü şirket adına dava konusu ödeme emri düzenlenmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar, .......