Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun, "ödeme emri" başlığını taşıyan 55'inci maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, "ödeme emrine itiraz" başlıklı 58'inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere, "menfi tespit" niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunludur....
(M) İİK'nun 168. maddesine göre kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçluya ödeme emri tebliğ edildikten sonra, borçlu 5 günlük süre içinde imzaya, borca ve yetkiye icra mahkemesinde itiraz edebilir. İcra mahkemesinde borçlu itirazının incelenmesi için borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmalıdır. Somut olayda ise borçlunun, takip dayanağı belgenin ödeme emrine eklenmediği gerekçesi ile 15/07/2015 tarihinde ödeme emrinin iptalini talep ettiği, bu şikayet görülmekte iken 21/07/2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak yetkiye, borca, faize itiraz ettiği, bu itirazların incelenmesi sırasında ... 14. İcra Mahkemesi'03/09/2015 tarih, 2015/805 E.-2015/855 K. sayılı kararı ile borçlu yönünden ödeme emrinin iptaline karar verildiği, mahkemece, ödeme emri iptal edildiği, mahkeme kararından sonra da yeni bir ödeme emri çıkarılmadığı gerekçesi ile itiraz süresinde kabul edilerek ......
Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, ödeme emri tebliğinden itibaren artık 30 günlük yasal süre içerisinde ödeme yapılması zorunludur. Bu bağlamda kira alacağına ilişkin takipten önce yada 30 günlük ödeme süresinden sonra ödeme yapılıp yapılmadığının bir önemi bulunmamaktadır....
Alacaklı vekilinin yenileme emrinin tebliğ edilmesi talebi bulunmadığı gibi ödeme emri tebliğ edilmesi talebi de bulunmamaktadır. İcra Müdürlüğünün 02/03/2017 tarihli kararında borçluya yenileme emri tebliğine karar verilmiş, ödeme emri tebliğine karar verilmemiştir. Bütün bunlara rağmen İcra müdürlüğü, alacaklı tarafın borçluya ne ödeme emri ne de yenileme emri tebliği talebi mevcut olmadığı halde yenileme emrinin tebliğine karar vermiş, ödeme emrinin borçluya tebliğine karar verilmediği halde yenileme emri ile birlikte talep dışı 7 nolu örnek ödeme emrini tebliğ etmiş olup bu husus tebliğ mazbatasında yazılı şerh ile davacı vekilinin itiraz dilekçesi içeriği ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Dava konusu ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edildiğine dair tebligat evrakı dosyada mevcut olmayıp 24.11.2014 tarihinde açılan davanın süresinde açılıp açılmadığı anlaşılmamaktadır....
Davacı kiralayan vekili tarafından 10/01/2018 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibinde kira ve faizi olmak üzere toplam 41.598,52- TL alacağının tahsili ve kiralananın tahliyesi istenmiş olup yasal ödeme süresi ve tahliye ihtarını içeren "Örnek 13" ödeme emrinin davalı borçluya 23/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresinde icra takibine itiraz etmediği, eldeki davanın da ödeme süresinin sona ermesi üzerine yine yasal süresi içerisinde 31/03/2022 tarihinde açıldığı, davalı ödeme emrine itiraz etmemiş olup kira sözleşmesi ve kira bedelinin takip hukuku yönünden kesinleştiği, davalının 30 günlük sürede herhangi bir ödeme belgesi de sunmadığı ve temerrüt olgusunun gerçekleştiği anlaşılmıştır. İİK’nın 269/a maddesinin açık hükmüne göre ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu icra mahkemesinde sadece ihtar süresi içinde ödeme yaptığını ileri sürebilir. Takibin kesinleşmesinden önce veya sonra ödeme yaptığı iddiasını ileri süremez....
Sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe ilişkin ödeme emri 05.08.2021 tarihinde tebliğ olduğunu, ödeme emrine 05.08.2021 tarihinde yetkiye borca ve ferilerine itiraz edildiğini, Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğünün 2021/17483 esas sayılı dosyasında yalnızca yetkiye değil, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, bu nedenle İstanbul Anadolu 10.İcra Müdürlüğü tarafından borca itirazın değerlendirilmesi gerektiğini, İstanbul Anadolu 10.İcra Müdürlüğünce bu itiraz değerlendirilmediği gibi müvekkili şirkete yeniden ödeme emri gönderildiğini, ancak taraflarına UETS üzerinden gönderilen tebligat zarfı ile ödeme emrinin uyuşmadığını, İcra Müdürlüğü yeniden bir ödeme emri düzenlemediğini, Büyükçekmece 2....
İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde ( İİK m. 269/c) inceleyebilir. Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, artık 30 günlük yasal süre içeresinde ödeme yapılması zorunludur....
Somut olayda, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, borçlu takibi haricen öğrenerek 29/11/2021 tarihinde borca itiraz ettiği ve icra müdürlüğünce itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, ödeme emrinin borçluya 01/12/2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, alacaklının takibin kesinleştirilmesi talebi üzerine icra müdürlüğünce 08/12/2021 tarihli kararı ile takibin durdurulmuş olduğu gerekçesi ile kesinleştirme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ödeme emrinin hiç tebliğ edilmemiş olması hallerinde borçlunun takibi haricen öğrenerek itirazda bulunması durumunda itirazın geçerli olmadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla takip talebinden sonra fakat ödeme emrinin tebliğinden önce yapılan itiraz, kendisine sonradan ödeme emrinin tebliğ edilmesi suretiyle geçerlidir....
Dosya kapsamından, davacının yönetim kurulu başkanı olduğu şirketin vergi borcu nedeni ile davacıya 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğ edildiği, davacıya yapılan bu ödeme emrinin davacı tarafından yeğeni olduğu belirtilen dava dışı kişiye 10/03/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesine göre kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun 7 gün içinde Kanun'un 58. maddesi uyarınca vergi mahkemesinde itiraz davası açması gerekmektedir. Bu itiraz davasında, itiraz nedenleri sınırlı olup, ancak borçlu bulunmadığı, borcun kısmen ödendiği ve zamanaşımına uğradığı itirazları ileri sürülebilir. Bu üç itiraz nedeni dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemez. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır....