Mahkemece, T3 A.Ş; Ahmet Ergun ve T1 hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle Ankara 7 İcra Müdürlüğünün 2017/21013 sayılı dosyasıyla takip başlatmıştır. Borçlu Ahmet Ergun Ankara 3 İcra Hukuk Mahkemesine 2017/955 Esasla icra emrine itiraza ilişkin dava açmıştır. Mahkeme takibe konu ipotek tüketici kredisi niteliğinde olan konut kredisi ve kredi kartı alacağının teminatı olarak düzenlenmiş olması nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe konu yapılabileceğinden şikayeti kabul ederek icra emrini iptal etmiştir. 31/01/2018 tarihinde verilen karar üzerine icra müdürlüğü hem Ahmet Ergun'a hem de davacımız T1'a ödeme emri çıkartmış, 12/04/2018 tarihinde T1'a tebliğ edilmiştir. Artık düzenlenen bu ödeme emri sonrasında T1 yönünden de yeni bir ödeme emri olduğu için yeni haklar doğmuş demektir. T1 ödeme emrine ilişkin itirazlarını icra müdürlüğüne yapacaktır....
Davalı borçlu 14.12.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, alacaklıya ödeme emrinde yazan tarihlerde gerek elden gerekse oğlu.......in hesabına cep şifre yöntemiyle ödeme yaptığını, söz konusu ödemelere ilişkin dekontlar ve yaptığı ödemelere ilişkin şahitlerinin olduğunu bildirerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük yasal süre içerisinde borcunu ödemediği ve icra takibine soyut iddialarla itiraz ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının itirazının kaldırılmasına ve kiralanandan tahliyesine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
ücreti) olarak hükmedildiğini, somut olayda davacı tarafın kendi müvekkilinden vekalet ücreti alacağı doğduğunu, ancak ödeme emri tebliğ edilmeden ödeme yapıldığından icra vekalet alacağı henüz doğmadığını, bilindiği üzere borçlunun borca itiraz süresinin ödeme emrinin tebliği ile başladığını ve icra takibinden haricen haberdar olunması sonucundan, ödeme emri henüz tebliğ edilmeden ödeme emrine yapılan itirazlar Yargıtayın tutarlılık gösteren kararlarında, geçerli bir itiraz olarak kabul edilmediğini, dosyada mevcut tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde: Takibe dayanak fatura/cari hesap alacağı yönünden takip tarihinden önce davalı şirketin TBK 117....
Davacı alacaklı, 01.12.2013 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 15.02.2016 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile toplam 4.433,00 TL kira alacağının tahsilini talep etmiştir. Ödeme emri borçlu kiracıya 18.02.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlunun takibe itiraz etmemesi üzerine takip kesinleşmiştir. Borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verilmiştir. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 günlük yasal ödeme süresinin son günü 19.03.2016 Cumartesi günü, yani haftasonuna denk gelmekle, 21.03.2016 Pazartesi gününe uzamıştır. Davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK'nin 269/1.maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden ödeme süresinin son günü olan 21.03.2016 tarihinde açılmıştır. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamaz....
Davacı vekilinin takip talebinin 4 ve 9 nolu bentlerinde tahliyeyi istediğini belirtmesi nedeniyle, icra müdürlüğünce davalı kiracıya 13 örnek ödeme emri tebliğinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yasal süresi içinde kira akdine ve borca itiraz etmeyen davalı, takibe konu kira borcunu ödediğine ilişkin yazılı ve yasal bir delil sunmadığından, temerrüde düştüğü açıktır. Takibe konu kira bedeli yasal süresi içinde ödenmediğinden, İİK'nın 269/a. maddesi uyarınca tahliye koşulları oluşmuştur. Dava, basit yargılama usulüne tabi olup, yargılama aşamasında davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı tarafça yasal süresi içinde davaya cevap verilmediği ve duruşmada hazır bulunan davalı vekilinin davaya karşı beyanının alındığı anlaşıldığından, davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez....
tespit edilmesi ve talep üzerine takip şekline uygun yasal ihtarın doğru yazıldığı yeni bir ödeme emri gönderilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, talep üzerine yeni bir ödeme emri gönderilmesi için önceki ödeme emrinin veya müdürlük kararının icra mahkemesine kaldırılması/iptali gerektiği yönünde yasal bir düzenlemenin mevcut olmadığı anlaşıldığından...'' şeklindeki gerekçe ile "şikayetin reddine" karar verilmiştir....
İİK'nun 167/2. maddesi; "Alacaklı takip talebine kambiyo senedinin aslını ve borçlu adedi kadar tasdikli örneğini eklemeye mecburdur" hükmünü içermektedir. İİK’nun 168/1. maddesinde ise; "İcra müdürü, senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir" düzenlemesine yer verilmiştir. Senet aslının icra kasasında olmadığı hususu, ancak ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlu tarafından İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süre içerisinde, icra mahkemesine, şikayet yoluyla ileri sürülmesi halinde değerlendirme konusu yapılabilir. Aksi halde mahkemece re’sen nazara alınamaz. Somut olayda takibe konu bono suretinin dosya içinde mevcut olduğu, bononun bir suretinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderildiği anlaşılmaktadır. Borçlu İİK'nun 170. maddesi uyarınca imza inkarında bulunmuş olup, imza inkarında ispat yükü alacaklıya aittir....
Davaya dayanak icra takip dosyasında, davalı borçluya örnek 7 ödeme emri gönderilmiş olup 7 günlük itiraz ve 7 günlük ödeme süresinin tanındığı ayrıca tahliye ihtarının yer almadığı görülmüştür. Türk Borçlar Kanununun 315. maddesinde yer alan yasal otuz günlük ödeme süresinin verilmesi öngörüldüğü halde, somut olayda yasal koşulları içermeyen ödeme emri hukuki sonuç doğurmayacağından bu ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemez. Bu nedenle tahliye isteminin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde tahliyeye karar verilmesi doğru değildir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/29 Esas 2007/446 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline karar verildiği, verilen bu karar nedeniyle icra dosyası incelendiğinde dosya içerisinde asıl borçlu şirkete icra emri tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge bulunmadığı, her ne kadar aynı dosya üzerinden takip talebi ve ödeme emrinde bulunmayan mahkemece hükmedilen yargılama gideri, vekalet ücreti ve tazminat yönünden takibe devam edilebilmesi mümkün ise de, aynı dosyadan takibe devam edilebilmesi için söz konusu ilam gereğince davacı borçluya icra emrinin tebliğ edilmesi gerektiği, dosya incelendiğinde davacı adına icra emri düzenlenmediği gibi böyle bir icra emrinin tebliğ edildiğine yönelik dosyada herhangi bir evrak bulunmadığı, dosyada sadece icra kefili olduğu söylenen dava dışı Haldun Halit Kepez adına icra emri düzenlenmiş olduğu, davacı adına icra emri düzenlenmemiş olması sebebiyle ilamdaki takip talebi ve ödeme emrinde bulunmayan kısımlara yönelik aynı...
İlk derece mahkemesince ödeme emri tebliğ edilmeden itiraz süresi başlamayacağı gerekçesiyle dava usulden reddedilmiş ise de, 04/02/2021 tarihinde davalı borçluya ödeme emri tebliğ edildiğinden ve ödeme emri tebliğ edilmekle de icra takip süreci devam edeceğinden borçlunun tebliğden önce yaptığı itirazı geçerlidir. Ödeme emrinin hiç tebliğ edilmemiş olması hallerinde borçlunun takibi haricen öğrenerek itirazda bulunması durumunda itirazın geçerli olmadığı kabul edilir. Somut olayda, davalı borçluya ödeme emri tebliği ile ilgili eksiklik tamamlanmış olduğundan alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istenebilir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken aksi gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 12....