"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi FERİ MÜDAHİL : Reşit Recai Çanakçi Uyuşmazlığın taraflar arasında düzenlenen ödünç sözleşmesi karşılığında konulan ipotek sözleşmesine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 14. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 19/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Gerek davacının dosyaya sunduğu 13.08.2023 tarihli Kredi Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinde ve gerekse, tanıma ve tenfizi istenen 05.11.2020 tarihli hakem kararının incelenmesinde, taraflar arasındaki ilişki bir kredi ilişkisi olarak nitelendiği görülmektedir. Sözleşmede ödünç verilen ana para, faizi ve geri ödeme usulü ile ödünç verilen paranın ne amaçla kullanılacağı detaylı bir şekilde izah edilmiştir. Hakem kararının incelenmesinde de aradaki ilişki bir kredi sözleşmesi olarak nitelenmiş ve hüküm de kredi sözleşmelerine münhasır ana para ve faize mütedair kurulmuştur. Tanıma ve tenfiz yargılamasına bakan mahkemenin, MÖHUK ve sair mevzuat muvacehesinde, yabancı mahkeme/hakem kararlarını tadil etme, tavsifi değiştirme gibi bir yetkisi yoktur. Tanıma ve tenfiz yargılamasına bakan mahkemenin görevi temelde 5718 sayılı yasanın 62. maddesindeki red sebeplerinin olup olmadığını irdelemek ve 4686sayılı MTK hükümlerine göre tanıma ve tenfiz talebini kabul ya da reddetmektir....
K A R A R Davacı, ölünceye kadar bakması karşılığı davalıya gayrimenkul ve ödünç 532 gram altın verdiğini, davalının edimini yerine getirmediği gibi aldığı altını da iade etmediğini öne sürerek, 532 gram altın karşılığı olan 8.714.160.000 TL'nın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının bakıcısı değil, gayriresmi eşi olduğunu altın ve garimenkulü evlenme karşılığı verdiğini, evlilik hediyesi olarak verdiği altınları yaylada ev yaptırıcağından bahisle elinden alıp bozdurduğunu, belge içeriğini bilmediğini, sahte olduğunu, hukuki geçerliliği de bulunmadığını bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davacı tarafından davalıya ödünç olarak vverilen 532 gram altın karşılığı 8.714.160.000 TL'nın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. "Ölünceye Kadar Bakım Vaadi Sözleşmesi" başlıklı 22.9.2000 tarihli belgede (...Ayrıca hastalığı için gerek olması durumunda ...'...
Davacının dayandığı temel borç ilişkisi ödünç sözleşmesi olup, bu durumda uygulanacak zamanaşımı süresi ödünç hukuki ilişkisine dayalı BK.125.maddesinde yazılı olduğu üzere 10 yıllık zamanaşımı süresidir. Dava konusu olayda, henüz bu 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kaldı ki Türk Borçlar Kanunu hükümleri de nazara alındığında, maddi gerçeği hedefleyen Ceza Hukukunun, eylemin nitelendirilmesinde görünürdeki işleme değil, tarafların nihai olarak gerçekleştirmek istedikleri (Kast) gizli işleme (Ödünç sözleşmesi) göre sonuca gidilmelidir....
Davacıların dava dilekçesinde davalıların araç almak için kendilerinden borç para istediklerini, çeşitli tarihlerde farklı miktarlarda toplam 221.854,00 TL borç para verdiklerini, ancak para geri ödenmediğini belirterek eldeki davayı açtıkları, davalıların cevap dilekçesi sunmadıkları, beyan dilekçeleri bulunduğu, taraf beyanlarında taraflar arasında bir kısım para gönderme işlemleriyle araç devir işlemlerine ilişkin görüşmeler olduğu görülmekle birlikte taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ödünç sözleşmesi olduğu, istinaf dilekçesinde davacılar vekilinin araç satış sözleşmesinden bahsettiği ancak dosya kapsamına göre araç devrinin ödünç olarak gönderildiği paranın tahsili amacıyla yapılmasının istendiği, bu durumda taraflar arasındaki temel ilişkinin ödünç sözleşmesi olduğu, davacıların dava dilekçesinde de açıkça alacaklarının ödünç sözleşmesinden kaynaklandığını belirttikleri anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK'nın 392. maddesine göre; "Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "...818 sayılı Borçlar Kanunun 125.maddesi,"Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruruzamana tabidir." 818 sayılı Borçlar Kanunun 309.maddesi,"Ödünç alan kimsenin verilecek şeyin teslim edilmesine ve ödünç verenin dahi o şeyin tesellüm edilmesine dair olan iddiaları, diğer tarafın bu baptaki temerrüdünden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar." 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146.maddesi,"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir." 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 389.maddesi,"Ödünç alanın, ödünç konusunun teslimine ve ödünç verenin de bu şeyin teslim alınmasına ilişkin istemleri, diğer tarafın bu konuda temerrüde düşmesinden başlayarak altı ayın geçmesiyle zamanaşımına uğrar."şeklindedir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/12/2021 tarih ve 2020/6 Esas - 2021/484 Karar sayılı kararı ile; "...taraflar arasında ödünç sözleşmesi bulunduğu ve iddia edilen bedelleri davalılara ödünç olarak verdiğini kanıtlama yükümlülüğünün davacıda olduğu, davacının tanık ve yemin deliline dayandığı, davalıların açık muvafakatleri olmadığından tanık dinlenme talebinin reddine karar verildiği, yemin deliline dayanma nedeniyle bu konuda ihtaratlı davetiyenin tebliğ edildiği, süresinde yemin metninin sunulmadığı, dolayısıyla davacının davalılarla arasında ödünç sözleşmesi bulunduğu, davalılara ödünç olarak verilen para miktarının ve söz konusu bedellerin ödünç olarak verildiğinin ispatlanamadığı..." gerekçesiyle "davanın reddine" karar verilmiştir....
Somut olayda; 21/06/2011 tarih 20047 y.nolu ipotek akit tablosu ve taraflar arasında düzenlenen "Karz Sözleşmesi" incelendiğinde ödünç verenin T3, ödünç alanın T1 olduğu, ödünç verenin ödünç alanın geçici nakit darlığının giderilmesine yardımcı olmak üzere 2.236.000 TL'yi sözleşmeye göre ödünç alana verdiği, ödünç alanın ödünç aldığı bu miktarı geri ödemek üzere 4 adet 500.000,00'er TL'lik çekler ile 236.000,00 TL'lik bir adet çek olmak üzere toplam 5 adet çek verdiği, çeklerin ödeme teminatı olarak davaya konu davacıya ait toplam 24 adet bağımsız bölümdeki hisselerinin tamamı üzerine 1.derecede 1. sırada bila faizle 2 ay süreli ipotek tesis edildiği, çeklerin tamamının ödenmesinden sonra hiçbir uyarı ve ihtara gerek kalmadan son çekin ödendiği tarihten itibaren 7 gün içinde 24 adet bağımsız bölüm üzerindeki ipoteklerin fek edileceğinin düzenlendiği dosya kapsamıyla sabittir....
İşçinin, ödünç veren işvereni ile iş ilişkisi devam eder. Ödünç veren işveren ile ödünç alan işverenin rücu davalarında sorumluluğunun ne şekilde gerçekleşeceği konusunda ise; doktrinde farklı görüşler mevcuttur. Ödünç alan ve ödünç veren işverenin birlikte sorumlu olacağı yönünde görüşler mevcut olduğu gibi ( Ömer Ekmekçi, 4857 Sayılı Kanunda Geçici (Ödünç İş İlişkisinin Kurulması, Hükümleri ve Sona Ermesi , Legal İş ve T1 Dergisi, 2/2004, s.376) İş Kanununun iş kazasında ödünç alanla ödünç verenin birlikte sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığına ilişkin görüşler de mevcuttur. (Ercan Akyiğit,İş Hukukunda Ödünç İş İlişkisi,1995, s. 31 vd) Yargıtay kararlarında ise, ödünç iş ilişkisinin varlığı halinde, kural olarak iş güvenliği önlemlerini alma yükümlülüğünün ödünç alan işverene ait olduğu, ancak, işverenlik sıfatının ise bu iş verene geçmediği kabul edilmektedir. (Yargıtay 10....