"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayetin kullanılması kendisine tevdi edilmeyen eşin çocukla kişisel ilişki düzenlenmesinde çocuğun sağlık, eğitim ve ahlak bakımından üstün yararı esas tutulur. Yargılama sırasında alınan sosyal inceleme raporunda çocuğun babasını görünce korkup, paniklediği de belirtilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hükü, davacı-karşı davalı kadın tarafından, tazminat ve çocuk için hükmedilen nafaka miktarları ile kişisel ilişki yönünden; davalı-davacı koca tarafından ise davasının reddi, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, velayet ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kadının tüm, davalı-davacı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hakkı anneye verilen müşterek çocuk 16.11.2011 doğumlu ... ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin, aynı şehirde yaşamaları durumunda ayda bir sefer yatılı olacak...
Kişisel ilişki talep edenler, çocuğun anneannesi ve dedesidir. Kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine uygun düşmeyeceğine ve davacıların bu haklarını, amacına uygun kullanmayacaklarına ilişkin dosyada bir delil ve olgu bulunmadığı gibi, çocuk üzerinde velayet hakkına sahip olan davalı da, bu hakkın tanınmamasını haklı gösterecek bir sebep ortaya koyamamıştır. Psikolog ve pedagog tarafından hazırlanan raporda da “çocukla davacılar arasında kişisel ilişki tesisinin, çocuğun manevi ve ahlaki gelişimi bakımından uygun olacağı” ifade edilmiştir. O halde, yerel mahkemece, talebin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu bakımdan, davacıların karar düzeltme taleplerini kabulüne, dairemizin bozma kararının kaldırılmasına ve mahalli mahkeme kararının onanmasına karar verilmelidir. Açıklanan sebeple değerli çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum....
Evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hakkı davalı annede bulunan 30.04.2005 doğumlu müşterek çocuk ... ile davacı babası arasındaki kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin gerekçeli kararın hüküm bölümünün 1-A numaralı bendinde çocukla davacı baba arasındaki kişisel ilişkinin her ayın 1. hafta sonundaki hangi gün için geçerli olacağı belirtilmediğinden hükmün infazında tereddüt doğuracaktır. Bu husu usul ve yasaya aykırı ise de yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir (HUMK md. 438/7)....
Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile gözönünde tutulması gerekir. Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Anne ya da babanın çocukların diğer ebeveynle kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellemesi halinde Türk Medeni Kanunu’nun 324. maddesinde yer alan yükümlülüğe aykırı davrandığı kabul edilmelidir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; annenin, çocuğun babası ile görüşmesine izin vermediği, anne ve çocuğun evde bulunmaması ya da annenin “Ben çocuk vermiyorum gitsin nerden bulursa bulsun” demesi üzerine 24.01.2015, 01.07.2015, 25.09.2015 ve 01.07.2016 tarihlerinde icra yoluyla dahi kişisel ilişkinin kurulamadığı, baba ile kişisel ilişki kurmasını engellediği anlaşılmaktadır....
da yaşadıkları ve ulaşım imkanları göz önüne alındığında; çocukla kişisel ilişki konusunda, anne-babanın ayrı şehirde yaşama durumlarına göre seçenekli düzenlenme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Diğer yandan, müşterek çocuklar ile anne arasında kurulan kişisel ilişki süresi de; çocuklar yönünden anne sevgi ve ilgisini yaşaması ve hissetmesi bakımından, anne yönünden ise, annelik duygularının tatmini bakımından yetersiz olmuştur. Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (koca) tarafından; kusuru ilişkin gerekçesi, kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet ve kişisel ilişki yönünden; davalı (kadın) tarafından da; çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişkinin süresi ve nafakanın miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50'şer TL. temyiz başvuru harçları peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren...
Bu kapsamda davacının iddiaları doğrultusunda davalı hakkındaki suç isnatları ve sabıka kayıtlarına ilişkin bilgi ve belgelerin araştırılarak ortak çocukla şahsi ilişki kurmasına engel mahiyette olup olmadığının değerlendirilmesi amacıyla idrak çağında olduğu anlaşılan ortak çocuk Kader'in velayet hakkındaki tercihi de sorularak, taraflarla ve çocukla görüşen 3 kişilik uzman heyetinden sosyal inceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, kişisel ilişki konusunda yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. VI....
Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını Türk Medeni Kanunu'nun 324. maddesinin (1.) fıkrasında gösterilen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı kendilerinden alınabilir (TMK m. 324/2). Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalının, bu hakkını amacına aykırı olarak kullandığını kabule yeterli delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Bir çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Bu tür kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engel olunabilir....