Zaten sayın çoğunluk beraat gerekçesinde de 2004 takvim yılının zamanaşımına uğradığı hususu açıkça belirtmiştir. Zamanaşımı gerçekleşmiş bir dava hakkında verilen beraat kararının onanması hem usul yönünden hukuka aykırılık teşkil eder hem de bugüne kadar ki tüm Yargıtay dairelerinin uygulamasına ters bir karardır. 3- Sayın çoğunluk sanık hakkında verilen beraat kararının katılan vekilince ALEYHE olarak temyizine rağmen enteresan bir şekilde onama kararında tek hüküm kurulmasının sanık lehine olacağını, her suç için ayrı hüküm kurulmasının sanık aleyhine bir durum doğuracağını belirtmektedir. Zaten beraat hükmü katılan vekilince ALEYHE olarak temyiz edilmiştir. Katılan tarafın temyizi üzerine hüküm her halde sanık ALEYHİNE bozulacaktır. Bundan daha doğal ne olabilir ki?...
Şti'nin müdürü ve çoğunluk hisse sahibi olan sanık ...'ın savunmasında şirket işleri ile vekalet verdiği eşi sanık ...'ın ilgilendiğini belirtmesi, sanık ...'...
ATM'nin 2016/1034 esas sayılı dosyasında; davacı ... tarafından yukarıda belirtilen hisse devir sözleşmelerinin hükümsüzlüğünün tespiti ile sözleşmelere konu %3,67 ... hissesi ile %51 ... hissesinin davacıya ait olduğunun tespiti istemiyle dava açıldığı, mahkemece 29.11.2018 tarihli karar ile davanın reddine karar verildiği, kararın ise henüz kesinleşmediği görülmüştür. Davaya konu genel kurul kararları,davalı şirkette çoğunluk pay sahibi olan ... oylarıyla alınmıştır. Ancak yukarıda belirtilen ve bu aşamada mülkiyeti ihtilaflı bulunan ... paylarının, alınan kararlar bakımından karar nisabı itibariyle sonuca etkili olacağı açıktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/691 esas sayılı dosyasında verilen kararın bekletici mesele yapılarak, kesinleşecek karar sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
Somut olay bu yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde talep tarihi itibariyle dosyada mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde dava konusu edilen kararlatın yoklukla veya malul butlanla tespiti ya da mevzuat ve iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadıklarının tespiti hususunda yaklaşık ispat şartlarının henüz oluşmadığı, yargılama aşamasında bu konudaki deliller toplandıkça tekrar talepte bulunması halinde yeniden değerlendirilebileceğinden talep tarihi itibariyle yasanın aradığı koşulların oluşmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmüştür....
- K A R A R - Davacıların konkordatonun tasdiki talebi çoğunluk koşulunun oluşmadığı, teminat gösterilmediği, tasdik harcının duruşmadan önce yatırılmadığı Ziraat Bankasına ve Koçbank'a ödemeler yapan davacıların dürüst kabul edilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Konkordato talep edenlerin bazı alacaklılarına üçüncü kişinin ödeme yapması konkordato talebinde bulunanların dürüst olmadığını göstermez. Konkordatonun tasdik harcı belirtilip tasdik talebinde bulunanlara bu harcın ödenmesi için kesin mehil verilmeden tasdik harcının yatırılmadığının kabulü isabetli değildir. Diğer taraftan çoğunluk koşulu ve teminat koşulu yönünden yapılan inceleme yeterli değildir. Mahkemece tasdik şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....
Ancak; Davalı derneğin genel kurul toplantısının ilan edilen 29.05.2009 tarihinde yeterli çoğunluk sağlanamadığı için yapılmayıp ertelendiği, ikinci toplantının ise 25.06.2009 tarihinde çoğunluk aranmaksızın yapıldığı halde gerekçeli kararda yanlış anlaşılmaya sebebiyet verecek şekilde "29.05.2009" yazılması doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde yer alan "29.05.2009" tarihinin metinden çıkarılmasına, yerine "25.06.2009" tarihinin yazılması suretiyle, 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek HUMK.nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
KARŞI DÜŞÜNCE Mahkemece tüm sanıklar hakkında, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve sayın çoğunluk tarafından bu kararın onanmasına karar verilmiş ise de; Olayın ... Caddesi üzerinde meydana geldiği anlaşılmakla, sanıklar ... ve ...'ın, sanık ...'ü buradan aldıklarını beyan etmeleri, sanık ...'ün kendisinin ateş ettiğini mahkemede ikrar etmesi, bu sanığın elinin üstünde atış artığı tespit edilmesi, ele geçen kartuşların bir silahtan atıldığının saptanması karşısında, sadece sanık ... hakkında mahkumiyet, diğer sanıkların ise atılı suçu işlediklerine ilişkin mahkumiyetlerine yeterli, her türlü kuşkudan uzak delil edilememesi nedeniyle beraat kararı verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. 19.10.2017...
Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair hüküm Dairemizin katılmadığım çoğunluk görüşü ile usul ve yasaya uygun bulanarak onanmış ise de, tüm dosya kapsamı ve 2011/143 E.-2012/118 K. Sayılı dosyasında katılan sıfatıyla yer alan yerel mahkemece konuya ilişkin beyanı alınmadan eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulduğundan sayın çoğunluk görüşüne katılamamaktayım....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : 1163 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜM : Beraat Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 45.maddesi uyarınca olağan genel kurul toplantısının her hesap devresi sonundan itibaren 6 ay içinde en az yılda bir defa yapılması mecburiyeti bulunmakta ise de, 2009 yılına ait olağan genel kurul toplantısını gecikmeli olarak 26.07.2010 tarihinde yapılması ve sanıklar savunmalarında, toplantının 22.06.2010 tarihinde yapmayı kararlaştırdıklarını, yeterli çoğunluk sağlanamadığından dolayı yapılamadığını, bakanlık temsilcisinin harcırahını yatırmadıklarından dolayı iptal edildiğini, 07.07.2010 tarihinde toplantı yapmaya çalıştıklarını, çoğunluk sağlanamadığından dolayı toplantının 26.07.2010 tarihinde yapıldığını ifade etmeleri...
Yine Yasanın 5. maddesinde “(1)Bir iş yerinin girdiği iş kolunun tespiti bakanlıkça yapılır. Bakanlık, tespit ile ilgili kararını Resmi Gazete’de yayımlar. Bu tespite karşı ilgililer, kararın yayımından itibaren on beş gün içinde dava açabilir. Mahkeme iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar. (2)Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise iş kolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur....