Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlamsız icra takibine karşı sözlü olarak itiraz edilebileceği gibi dilekçe ile de itiraz edebilir. İtirazın (dilekçe ile) yazılı yapılması halinde, bu hususta sınırlayıcı yasal bir düzenleme olmadığından, belirli sözcüklerin kullanılması zorunlu değildir. Önemli olan yasal süre içinde şahsen veya yetkili kişiler eliyle itraz iradesinin ortaya konmasıdır. Davalı T7 T7 T5 T8 yetkilisi itiraz dilekçesinde "borca sebep olarak gösterilen işlemlerle firmamızın bir alakası yoktur" şeklinde yazılmıştır. Burada borçlunun dilekçesinden genel olarak “borca itiraz iradesi” çıktığından, bu geçerli bir itiraz olarak kabul edilmelidir. Davalı borçlu T3 vekili 26/01/2019 tarihide Uyaptan gönderdiği dilekçeyle borca, ödeme emrine, yetkiye, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz etmiştir. Davalı şirkete ödeme emrinin ödeme emri 22/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği göz önüne alındığında borçlu şirket vekilinin itiraz dilekçesi süresindedir....

Somut olayda; örnek 10 ödeme emrinin borçluya 07.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği, yasal 5 günlük itiraz süresi içerisinde (11.02.2015 tarihinde) icra mahkemesine yapılan başvuruda, 10.000 TL'nin banka havalesi ile ödendiği belirtilerek borca kısmi itirazda bulunulmuş olup, 10.000 TL ödeme yönünden borca itiraz yerinde bir gerekçe ile kabul edilmiş ise de, 2.240 TL'nin muhatap banka tarafından ödendiğine ilişkin 05.05.2015 tarihinde yapılan itiraz, yasal 5 günlük süreden sonra olmakla 2.240 TL yönünden borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu miktar yönünden de itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca, İİK'nun 169/a-5. maddesinde yer alan yasal düzenleme uyarınca, borca itirazın kabulü halinde, itirazın kabul edilen kısmı yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, iptaline hükmolunması da doğru değildir....

    İflasın ertelenebilmesi için erteleme talebinde bulunan sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunması ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir. Erteleme talebi TTK.nun 324/2. maddesine göre borca batıklık bildirimi anlamındadır. Bu nedenlerle mahkemenin öncelikle şirketin borca batık durumda olup olmadığını tespit etmesi, borca batık durumda ise ıslahının mümkün bulunup bulunmadığını incelemesi gerekir. Sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması halinde iflasını veya iflasın ertelenmesini düzenleyen İİK.nun 179 ve TTK.nun 324.maddesinde bu istemin ilanına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. İflasın ertelenmesi kurumu erteleme talebinde bulunan şirketin menfaati gözönüne alınarak düzenlenmiş ise de alacaklıların menfaatleri de şüphesiz korunmalıdır....

      Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil amacıyla borçlular hakkında ilamsız icra takibi başlattığını, borçlulara ödeme emri tebliğ olmadan vekilleri tarafından haricen borca itiraz edildiğini, İİK'nun 62/1 maddesi ve yerleşik Yargıtay kararları gereğince borçlulara tebliğin yasal zorunluluk olduğunu ve icra müdürlüğüne yaptıkları 25/06/2021 tarihli talep üzerine icra müdürlüğünce talepleri kabul edilerek borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiğini, ancak kanuna aykırı olarak aynı anda borçlular vekiline de ödeme emrinin tebliğ edildiğini, borçlu vekili tarafından 25/06/2021 tarihinde borca itiraz edildiğini, borçlulara yasal olarak tebliğ edildiği tarihten sonra gerek borçlular gerekse vekillerinin itiraz etmediklerini, borçlular tarafından itiraz olmadığından takibin kesinleştirilmesi taleplerinin icra müdürlüğünce ödeme emrinin tebliğ edilmediği dönemde dosyada bulunan borca itiraz...

      Şikâyetçi; süresi içinde borca itiraz ettiğini, ancak icra memurunun daha sonraki bir tarihi esas alarak takibi kesinleştirdiğini ileri sürerek kesinleşme işleminin iptali ile hacizlerin kaldırılmasını istemiştir. Şikâyet olunan alacaklı vekili ise; borca itiraz dilekçesinin havalesiz olarak uyap ortamına tarandığını, şikayetçinin dayanağı olan zimmet defterinin esas alınamayacağını belirterek şikâyetin reddini istemiştir. Yerel mahkemece, borca itiraz dilekçesinin 2.8.2013 tarihinde ibraz edildiği, daha sonra 6.8.2013 tarihinde uyapa aktarılarak bu tarihin havale tarihi olarak düşüldüğü, itirazın süresinde olduğu belirtilerek şikayet kabul edilmiştir....

        İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/04/2021 NUMARASI : 2020/163 ESAS - 2021/173 KARAR DAVA KONUSU : Borca İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkeme kararı aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, Dairemizce HMK'nun 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyadaki belgeler okundu, incelendi....

        İcra Mahkemesinin 2020/714 Esas sırasında kayıtlı dava dosyası ile borca itiraze borca itiraz edildiği, 03.11.2020 tarih 2020/1063 nolu karar ile teminat senedi iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine kararı verildiği, Uyap ekranından kararın 16/11/2020 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, bu aşamadan sonra işbu davanın açıldığı, borçlunun dava dilekçesinde, gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmadığı, borca itirazın, İİK.’nın 168/5. maddesine göre 5 günlük sürede yapılması gerektiği, borçlunun mahkemeye yapmış olduğu iş bu itirazın yasal 5 günlük süreden sonra olduğu, bu durumda borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddine yönelik mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak ödeme emrin tebliğinden sonra açılan borca itiraz davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesi ile artık takip kesinleştiğinden artık ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü, Ankara...

        Tüm dosya kapsamı gözetildiğinde borçlu tarafça yetki ve borca itiraz edilmesi durumunda öncelikle yetki itirazının incelenmesi gerektiği, yetki itirazının kabul edilmesi durumunda süre içerisinde talep edilmesi durumunda dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderileceği, yetkili icra müdürlüğünce çıkartılacak ödeme emrine karşı borçluların borca ve sair yönlere itiraz haklarının mevcut olduğu, ilk derece mahkemesince yetki itirazının kabulü halinde borca itirazın incelenmesinin mümkün olmadığı, borca itirazın dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesinden sonra yetkili icra mahkemesine yapılan itiraz üzerine incelenebileceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen karar bu gerekçelerle usul ve yasaya uygun olduğundan davacıların istinaf talebinin HMK 353/1/b/1 maddesi gereğince esastan reddine oybirliği ile karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- İstanbul 7....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Davacının açmış olduğu iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir kararının kaldırılması isteminin reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde ihtiyati tedbire itiraz eden-müdahil ... A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin madencilik sektöründe faaliyet yürüttüğünü, piyasanın daralması, maden sahasına ilişkin idari ve adli kararlar nedeniyle borca batık hale geldiğini, iyileştirme projesinin uygulanması halinde müvekkilinin borca batıklıktan kurtulacağını ileri sürerek, davacı aleyhine başlatılan ... takiplerinin durdurulması dahil olmak üzere ihtiyati tedbir kararı verilerek, davacı iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı lehine ihtiyati tedbir kararı verilmiş, bu karara itiraz eden ......

          ın yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda; borca ve imzaya itiraz ederek takibin durdurulması ve iptalini talep ettiği mahkemece borca itiraz nedenleri incelenerek davanın reddine karar verildiği görülmektedir.Borçlunun yasal süresi içinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda borca itirazlarının yanında ayrıca imzayada itiraz ettiği anlaşıldığından mahkemece imza itirazına ilişkin değerlendirme yapılmadan karar verilmesi doğru değildir.O halde mahkemece imza itirazının da esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ:Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            UYAP Entegrasyonu