Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, alacaklı tarafından başlatılan ilamsız takipte borçlu tarafından, ödeme emrinin tebliğ edildiği gün icra mahkemesine yapılan başvuruda, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmekle beraber, takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığı da ileri sürülmüştür. Borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususlar, İİK'nun 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup takibin şekline göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinde bildirilmelidir. Borçlunun ileri sürdüğü hususlar, icra mahkemesince ancak, alacaklının itirazın kaldırılmasına yönelik başvurusu halinde değerlendirilebilecektir. O halde, takibin şekline göre borçlunun icra dairesi yerine mahkemeye başvurusu sonuç doğurmayacağından, mahkemece istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....

    Borçlu şirketin icra mahkemesi'ne başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın kabulü halinde, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte olup, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 169/a-6. maddesinde; borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edileceği belirtilmiş olup, alacaklının takipte en azından ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, İİK’nun 169/a-6. maddesi uyarınca; itiraz dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Borçlu şirketin icra mahkemesi'ne başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın kabulü halinde, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte olup, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 169/a-6. maddesinde; borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edileceği belirtilmiş olup, alacaklının takipte en azından ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, İİK’nun 169/a-6. maddesi uyarınca; itiraz dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Davalı borçlu borca itiraz dilekçesinde borca itirazla birlikte yetki itirazında bulunmuştur. İcra Müdürlüğüne sunulan yetki itirazı konusunda mahkemece öncelikli olarak inceleme yapılıp karar verilmesi gerekir. İcra dairesinin yetkili olması itirazın iptali davalarında dava şartı olduğundan mahkemece bu itiraz konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması nedeniyle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169/a maddesine dayalı borca itiraz olup, İİK'nun 169/a-1 maddesi gereğince; borcun olmadığı veya itfa veya imhal edildiği resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre de, borcun olmadığı, itfa veya imhal edildiğine dair belgenin, takip konusu borç sebebiyle verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede takip dayanağı senede açıkça atıfta bulunulması zorunludur. Somut olayda, senetlerin tahsilatına ilişkin olarak borçlunun sunduğu dekontlarda, takip konusu senetlere açıkça atıf olduğu gibi, söz konusu dekontların düzenlendiği, alacaklı bankanın da kabulündedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhine fatura alacagından kaynaklanan alacak için genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, borçlunun yasal süresi içinde icra dairesine verdiği dilekçeyle borcu olmadığını belirterek borca itiraz ettiği ve itiraz üzerine takibin durduğu, alacaklı tarafından borca itirazın kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurulduğu anlaşılmaktadır....

              Borçlu ...’ın, takibe konu bonolarda keşideci olarak ismi geçen kişinin kendisi olmadığına ilişkin başvurusu, özü itibariyle, İİK.nun 169. maddesinde düzenlenen borca itiraz niteliğindedir. İİK.nun 168. maddesinin 4. ve 5. bentlerine göre, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesinde imzaya ve borca itiraz edebilir. Somut olayda borçluya, örnek 10 ödeme emrinin 15.07.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 5 günlük yasal süre geçtikten sonra (11.08.2014 tarihinde) icra mahkemesinde borca ve imzaya itiraz ettiği, ancak ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin bir iddiasının bulunmadığı görülmektedir....

                ın 29.08.2013 tarihinde İcra Mahkemesi'ne başvurarak imzaya ve borca itiraz ettikleri, Mahkemece, borçlu ...'ın imza itirazının kabulüne, borçlu ...'ın itirazı yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; borçlu ...'ın 29.08.2013 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, adı geçen borçlunun imza ve borca itirazından sonra 17.12.2013 tarihinde öldüğü, 18.03.2014 tarihli celsede borçlu ...'...

                  Takip dosyasının incelenmesinde; muteriz borçlulara 15/04/2014 tarihinde örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçluların, 20/04/2015 tarihinde, yasal sürede icra mahkemesine başvurarak borca itiraz ettikleri, dosya borcunun ise itiraz tarihinden sonra yapılan kapak hesabına göre, diğer borçlu ... tarafından 03/06/2015 günü itirazi kayıt ile ödendiği görülmektedir. Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (itirazın yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/12-177 esas, 2011/300 karar sayılı 11.05.2011 tarihli kararı) Açıkça davadan vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi davayı konusuz kılmaz. Kaldı ki, somut olayda, borçluların rızaen yaptığı bir ödeme bulunmayıp, takibe konu borç diğer borçlu ciranta tarafından ödenmiştir....

                    maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5.fıkrasında, “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, mahkemece, borçlunun borca itirazı kısmen kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile .......

                      UYAP Entegrasyonu