Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

icra takibini öğrendiği tarihten sonra zamanı içerisinde haksız takibe itiraz ettiğini, dosyadan ne zaman feragat edildiğinden haberi olmadığını, mahkemenin yargılamaya devam ederek şikayet ve itiraz yönünden esas hakkında karar vermesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin vekalet ücreti ve masraflar konusunda kararı hukuka aykırı ve yanlış bir karar olduğunu, kötü niyet tazminatına, vekalet ücretine ve masraflar hakkında lehlerine bir karar verilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

tarihlerinin değiştirildiği ve davacı yerine başkası tarafından imza atıldığı olduğunu, bilirkişi raporunda ise hem tarihlerin, hem de imzanın davacıya ait olduğu kanaatine varıldığını, bilirkişi raporu ile davacının haksız ve hukuksuz şekilde imza itirazında bulunduğunun ve kötüniyetli davranarak yalnızca müvekkilinin alacağına ulaşmasını engelleme kastı ile davrandığının ortaya çıktığını, tazminat ve para cezasına hükmedilmemesinin usul ve yasa ile bağdaşmadığını, kısmen kabul, kısmen red kararı ile aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın tazminat ve para cezası yönünden kaldırılmasına, davanın imzaya ve borca itiraz açısından reddine, davacı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere tazminata ve %10'dan aşağı olmamak üzere para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

Takip dosyası incelendiğinde; alacaklılar T2 ve T1 tarafından, borçlular Hafsa Seca Beslekoğlu ve Hat Döner..A.Ş. aleyhine 17.01.2019 tarihinde protokole dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinde, T5 tarafından iki borçlu adına sunulan 23.01.2019 tarihli borca itiraz dilekçesinde borca ve fer'ilerine itiraz edildiği, ancak T5 icra dosyasına yalnızca borçlu Hafsa'ya ait vekaletnamesini sunduğu, borçlu şirkete ait vekaletname sunmadığı, 24.01.2019 tarihinde ise Av.Ahmet Saffet Usta tarafından borçlu Hat Döner..Şirketi adına borca, imzaya ve fer'ilerine itiraz dilekçesi sunulduğu, aynı gün borçlu şirkete ait vekaletnamenin de sunulduğu ve itirazlar üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı borçlu şirket vekili Av.Ahmet Saffet Usta, usulüne uygun olarak vekaletnamesini sunmak suretiyle süresinde borca, fer'ilerine ve imzaya itiraz ettiğinden, davalı vekilinin aksine geçerli bir itirazın varlığı söz konusudur....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “imzaya ve borca itiraz” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda; İstanbul 9. (İcra) Hukuk Mahkemesince imzaya yönelik itiraz bakımından; İİK'nın 68/a-5 maddesi gereğince itirazın geçici olarak kaldırılmasına, davalı yanın tazminat isteğinin reddine, borca ve ferilerine yönelik itiraz bakımından ise açılan davanın reddine, itiraza uğrayan alacağın %20'si oranındaki tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, para cezası isteğinin reddine dair verilen 14.08.2014 tarihli ve 2014/142 E., 2014/849 K. sayılı kararın borçlu tarafından imzaya itiraz yönünden temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 12....

    Somut olayda; davalının davacı aleyhine, alacağının tahsili için kambiyo takibine geçtiği, davacının dava dilekçesinde açıkça ödeme emri tebligatının usulsüz olması sebebi ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini ve borca, imzaya itirazının kabulünü talep ettiği halde, borçlunun isteminin gecikmiş itiraz talebi olarak değerlendirilmesi yerinde görülmemiştir. Borçlunun başvurusu, usulsüz tebligata dayalı, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak tavsif edilmelidir. Bu durumda usulsüz tebligata ilişkin şikayet değerlendirilerek sonucuna göre imzaya ve borca itirazlarının da değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nun 353/(1)-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın açıklanan hususlar yönünden yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir (Kuru, s. 783,799). İİK’nın 168. maddesinin 1. fıkrasının 4 ve 5. bentleri gereğince imzaya ve borca itirazın beş günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilir. 14. İcra ve İflas Kanunu’nun 19. maddesinde gün, ay ve yıl olarak belirtilen sürelerin nasıl hesaplanacağı düzenlenmiştir. Gün olarak belirtilen sürelerde ilk gün hesaba katılmaz. Resmî tatil günleri de süreye dahildir. Yani, sürenin içinde kalan resmî tatil günleri (örneğin Pazar günleri) de hesaba dahil edilir ve bundan dolayı süre uzatılmaz. Sürelerin hesaplanmasında, sürenin başlamasına rastlayan tatil günleri de hesaba katılır....

      Hukuk Dairesi'nin 2020/592 E.- 2021/1234 K. sayılı kaldırma ilamında borca ve faize yönelik itirazların incelenmesi konusunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği söylenmiş ise de, davalı alacaklının faizden feragat ettiği anlaşıldığından dosyanın bilirkişiye verilmediği gerekçesi ile davacının imzaya itirazının reddine, davacının faize ve borca yönelik itirazı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, takip durdurulmadığından tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir....

      Hakim, bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleplerle bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların tavsifleri ile bağlı değildir. Kanunları re'sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki neticei talepleri karara bağlamakla mükelleftir ( 4.6.1958 ve 15/6 sayılı İBK). İcra takibinin dayanağı yapılan senedin teminat olarak verildiği iddiası İİK'nun 168/5. ve İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itirazdır. Buna göre borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusu İİK'nun 169 ve 170. maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz niteliğinde olup icra mahkemesince borca itirazın İİK'nun 169/a, imzaya itirazın ise aynı Kanun'un 170. maddelerine göre incelenerek oluşacak sonuca göre ret ya da kabul kararlarından biri verilmelidir....

        Takip dosyasının incelenmesinde; muteriz borçluya 08/04/2014 tarihinde örnek ... nolu ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlunun, .../04/2014 tarihinde, yasal sürede icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, dosya borcunun ise 07.04.2014 tarihinde takibin diğer borçlusu .... ..... ve Tic.A.Ş tarafından ödendiği görülmektedir. Somut olayda, hakkında takibe başlanan ve itiraz eden borçlunun rızaen yaptığı bir ödeme bulunmayıp, takibe konu borç, diğer borçlu ciranta tarafından ödenmiştir. Diğer borçlu tarafından dosya borcunun ödenerek dosyanın infaz edilmiş olması, itiraz eden borçlu yönünden itirazın esasının incelenmesine engel değildir. O halde, mahkemece, borçlunun borca ve imzaya itirazlarının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile itirazlar hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Davacı tarafın iddiaları İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğundan, bu iddianın sözkonusu madde hükmü gereğince resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanması gerekmektedir. Davacı borçlu tarafça davalı alacaklıya borçlu olmadığının, İİK'nun 169/a maddesinde öngörülen belgelerden biri ile ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı tarafın bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. Davacı taraf, davalı ve vekili hakkında Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını ve yargılandıklarını belirtmiş iseler de; icra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu nedenle borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamaz....

          UYAP Entegrasyonu