ATM'nin 19/04/2021 gün 2021/249 D.İş 2021/251 K.sayılı ihtiyatı haciz kararının 22/04/2021 tarihinde icra takibine konu edildiği, daha sonra 28/04/2021 tarihinde alacaklı tarafından ilamsız icra takibine geçildiği, borçlu tarafından 26/04/2021 tarihinde ihtiyati hacze itiraz dilekçesi ibraz edildiği, ödeme emrinin 18/05/2021 tarihinde tebliğ edildiği, yasal süresi içinde 24/05/2021 tarihinde itiraz dilekçesi ibraz edildiği, borçlu tarafından ödeme emri tebliğinden önce de 28/04/2021 tarihinde ihtiyati hacze ve borca itiraz ettiği görülmüştür. İİK 62.maddeye göre itiraz etmek isteyen borçlu itirazını ödeme emrinin tebliğinde itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/10/2022 NUMARASI : 2022/464 ESAS 2022/626 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Dairesi'nin 2022/37806 Esas sayılı dosyası ile taraflarınca ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine icra emri tebliğ edilmeden borçlu T3 tarafından 29/07/2022 tarihinde itiraz edildiğini, borçlunun henüz borcun içeriğini ve dayanak belgesini görmeden kötü niyetli bir şekilde borcu inkar ederek ödeme emrine itiraz ettiğini, borçluya ödeme emrinin 01/08/2022 tarihinde tebliğ edildiğini ve kanunda belirtilen 7 günlük itiraz süresi içerisinde borca itiraz etmediğini ve ödeme emri tebliğ öncesi yaptığı borca itirazın değerlendirilmemesi...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/11/2019 NUMARASI : 2019/698 ESAS 2019/1036 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)| İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhide İstanbul 20. İcra Müdürlüğünde takip başlatıldığını, müvekkilinin alacaklı görünen kuruma herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek borca itiraz etmiş, ödeme emrinde icra müdürlüğünün mührü ve ıslak imzasının eksik olması nedeniyle ödeme emrine itiraz etmiş, taraflar arasında yetkili icra müdürlüğü belirtilmediğinden ve müvekkilinin ikametgahının Ankara olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 05/04/2021 tarihli icra memur işleminin şikayet edildiğini ve bunun da süresinde olduğunu belirtmiş ise de, söz konusu memur işleminin de davacı borçlunun ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddiasıyla borca itiraz talebinin reddine ilişkin olup, şikayetin özünün de usulsüz ödeme emri tebligatının öğrenme tarihine göre düzeltilmesi ve buna göre borca itirazlarının süresinde kabul edilmesi istemi olduğundan, davacının, usulsüz tebligatı, icra dosyasına sunduğu borca itiraz dilekçesi ile öğrendiği kabul edilerek verilen kararda usulsüzlük bulunmamaktadır....
İcra dosyasında takip öncesi faiz istenilmemiş olup toplam kira alacağının hangi kira devresi ve ayına ait olduğu, kira artış farkının ne kadar olduğu itirazları ile faiz miktarı ve başlangıcının gösterilmediğini, davalı tarafından İstanbul 2 icra dairesinin 2020/18960 numaralı dosyasında da kira alacağı takibi yapıldığı, bundan dolayı mükerrer takip yapılması ihtimali, dolayısıyla derdestlik itirazı ise borca itiraz olup örnek 13 ödeme emrinin tebliği üzerinde müddeti içinde icra dairesine bildirilmelidir. Davacı vekilinin de icra dosyasına 07/9/2021 e imza tarihli dilekçesiyle itiraz ettiği görülmüştür. O halde borca itirazın mahkememize bildirilmesinde davacının hukuki bir yararı yoktur. Bu yöndeki itirazın ise usulden reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davacının İstanbul 24. İcra Müdürlüğü 2021/20685 Esas sayılı dosyasındaki memur muamelesi şikayetinin esastan, borca itirazının ise usulden ayrı ayrı reddine karar verildiği görülmüştür....
GEREKÇE: Uyuşmazlık, genel haciz yoluyla yapılan ilamsız takipte borca itirazın kısmi itiraz niteliğinde olduğu iddiasına dayalı icra müdürlüğünce verilen takibin durdurulması kararının kaldırılması talebine ilişkindir. Silifke İcra Dairesinin 2018/4689 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı T1 tarafından borçlu T3 hakkında 31/10/2018 tarihinde genel haciz yoluyla 25.210,46 TL'nin tahsili için takip başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçluya 01/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 07/11/2018 tarihli dilekçesiyle "Alacaklının icra takibine konu ettiği ve dosyaya ibraz ettiği faturaya ait toplam borcumun miktarı bu kadar değildir. Bu borca itiraz ediyorum." şeklinde itiraz edildiği, icra müdürlüğünün 07/11/2018 tarihli kararı ile takibi durdurduğu, 14/10/2019 tarihinde şikayetin yapıldığı anlaşılmıştır. İİK'nun 62/4. maddesinde; "Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır....
İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı takip borçlusu hakkında İpsala İcra Müdürlüğünün 2020/40 Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, icra müdürlüğünce 08/02/2020 tarihli karar ile takibin faiz yönünden durdurulmasına karar verildiğini, bu kararın İİK 62.maddeye aykırı olduğunu, borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın miktarını açıkça göstermesi gerektiğini, aksi taktirde itiraz etmemiş sayılacağını, borçlunun itiraz dilekçesinde talep edilen alacağın ne miktarına itiraz ettiğini açıkça belirtmediğini, itirazın geçersiz olduğunu söyleyerek icra müdürlüğünün kararının kaldırılmasını istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Dava; kısmi itiraz üzerine, müdürlükçe verilen faiz yönünden takibin durdurulmasına dair memur işleminin şikayetine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Şikayetin KABULÜNE, Bulanık İcra Müdürlüğünün 2021/34 esas sayılı dosyasında davacının icra takibine itiraz tarihi olan 17.02.2021 tarihinde borca itiraz edildiğinden BORCA İTİRAZIN SÜRESİNDE YAPILDIĞININ KABULÜ İLE icra müdürlüğünün takibin kesinleşmesine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, Takibin DURDURULMASINA, İcra Müdürlüğünde konulan hacizlerin KALDIRILMASINA, karar verilmiştir....
İcra müdürlüğünün 2020/6895 esas sayılı dosyasına süresinde borca ve yetkiye itiraz edildiğini, borcun ödendiğini, icra müdürlüğü itirazları üzerine takibi durdurduğnu, duran takibe istinaden takibin devamı için yasalar itirazın iptali veya itirazın kaldırılması için alacaklıya başvuru hakkı tanıdığını, ancak alacaklının bu başvurular yerine şikayet yolu ile takibin devamını sağlamaya çalıştığını, davanın kötü niyetle açıldığını, icra Müdürlüğü 04.05.2021 tarihli kararı ile yetki yönünden takibi durdurduğunu, 13.10.2020 tarihinde borca itirazlarına istinaden takibi durdurduğunu, şikayet için yedi günlük yasal süreyi geçtiğini, şikayetin reddinin gerektiğini, Bursa İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu kabul edilse bile borca itiraz da olduğundan dolayı takibin devamının mümkün olmadığını, sadece yetki yönünden takibin devamının hiç bir fayda sağlamadığını, borca itiraz da mevcut iken takibin kanunun belirlediği yöntemler ile (itirazın iptali veya itirazın kaldırılması) devam etmesini sağlamak...
Sayılı dosyasından davacıya gönderilen ödeme emri davacı tarafından tebellüğ edildikten sonra, davacının borca itiraz dilekçesindeki kendi maddi hatasından ötürü, takibin durdurularak hacizlerin kaldırılması talebiyle birlikte memur muamelesini şikayet yoluna başvurduğunu, davanın açılabilmesi ve kabul edilebilmesi için İİK m.16'daki tanıma uygun olması gerektiğini, mahkeme kararının İİK m.16 hükmünü dikkate almadığını, davacı taraf dava dilekçesinde, borca itiraz dilekçesindeki maddi hatadan dolayı geçerli itirazda bulunamadığını, yani kendi kusuruyla itiraz edemediğini ikrar ettiğini, memur muamelesini şikayet davasının kabul olunabilmesi için, memurluğun bir hata yapmış olması gerektiğini, memurluğun hiçbir hata yapmadığı bir durumda, memur muamelesini şikayet etmenin mümkün olmadığını, hiç kimsenin kendi kusurundan faydalanamayacağını, mahkemenin vermiş olduğu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....