Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/495 KARAR NO : 2020/2608 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK M TARİHİ : 14/11/2019 NUMARASI : 2019/201 ESAS 2019/539 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 5. İcra Müdürlüğü'nün 2018/6765 E sayılı takip dosyası ile davacı aleyhine icra takibi yapıldığını, takibe konu çekin iptal edildiğini ve kesinleştiğini, davacının davalı alacaklıya borcu bulunmadığını belirterek takibe konu çekin iptal olması nedeniyle takibin iptaline, davacının bir borcu bulunmaması nedeniyle borca, takibe itiraz nedeniyle takibin iptaline ve ödeme emrinin iptalini talep etmiştir....

Karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunarak, davacı aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesinin 2021/227 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davacıya 15/01/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı vekilince icra dosyasına itiraz edildiğini, Gene İcra Müdürlüğü yapılan itirazı borçlu şirket yönünden kabul edip , davacı yönünden ise süresinden sonra yapılan itirazın reddine karar verdiğini, davacının tebligatın usulsüz olduğunu, tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerektiğini, takibe süresinde itiraz etmiş olduklarının tespitini talep ettiğini, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, mahkemece verilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, davacının usulsüz tebligata mı yoksa icra dairesinin kararına karşı memur muamelesini mi şikayet yoluna gittiğinin açık olmadığını, cevap dilekçesinde bu durumu dile getirmelerine rağmen mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, davacıya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, tebligattan...

İcra İflas Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca icra dairelerinin işlemlerine yönelik şikayet ve itirazları bu dairenin bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi incelemekle yetkilidir. Bu yetki kuralı kamu düzenine yönelik olup, kesin niteliktedir. Somut olayda, Sarayköy İcra Müdürlüğünde başlatılan ilamsız icra takibine karşı borçlu, İcra Dairesinin yetkisine, borca ve imzaya itiraz etmiştir. İİK.nun 4. maddesine göre her İcra Mahkemesi kendisine bağlı icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik itiraz ve şikayetleri incelemekle yetkili olduğundan uyuşmazlığın Sarayköy İcra Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Sarayköy İcra Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 11.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şikayet dilekçesinde takibi 17.6.2019 tarihinde öğrendiklerini ifade ettiğini ve kendilerince yasal süresi içinde 24.06.2019 tarihinde şikayette bulunduklarını, ayrıca 24.06.2019 tarihinde icra dosyasına da usulen geçersiz olan borca itiraz dilekçesi ibraz ettiklerini, itiraz dilekçesinde de icra takibini aynı gün 24.06.2019 tarihinde öğrendiklerini ifade ettiklerini, davacının bu şekildeki çelişkili tutumunun kötü niyetli hareket ederek kendilerince haksız menfaat elde etmek gayesinde olduklarını gösterdiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir....

    İhtiyati tedbir HMK'nun 389- 399. maddelerinde düzenlenmiş olup, bunun dışında özel düzenleme içeren yasalarda da tedbire ilişkin düzenlenme bulunmakta olup icra takibinde şikayet yargılamasında (İİK'nun madde 22), istihkak prosedüründe (İİK madde 91), menfi tespit davasında (İİK madde 72), kambiyo senedlerine özgü haciz yolu ile takipte itiraz üzerine icra mahkemesinin (İİK 169a/2), ilamlı icra takibinde Yargıtay'ın tehir-i icra (İİK 36), kararı ile durdurulmasını sağlayan önlemler ile iflasın önlenmesi (İİK 179), icra ve iflas hukukuna özgü geçici hukuki korumalar olup teknik anlamda ihtiyati tedbir değildir. İİK.nın 169/a-2 maddesi uyarınca, borca itiraz halinde icra mahkemesince, itirazla ilgili karara kadar takibin geçici olarak durdurulmasına ilişkin tedbir kararı verilebileceği anlaşılmaktadır....

    DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat, icra memur işlemini şikayet, İİK'nın 58 ve 62. maddeleri uyarınca borca itiraza ilişkindir. Açıkça itiraz ve şikayetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi itiraz ve şikayeti konusuz kılmaz. Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2011/12- 177 Esas, 2011/300 Karar sayılı 11.05.2011 tarihli kararı) Somut olayda, davacı açıkça şikayetten vazgeçtiğini bildirmediğinden ilk derece mahkemesince esasa ilişkin değerlendirme yapılarak davacının taleplerine göre hüküm kurulması gerekirken borçlu adına kayıtlı taşınmazın ihalede satıldığı ve ihalenin kesinleştiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetli değildir....

    GEREKÇE; Uyuşmazlık; icra memur muamelesini şikayet niteliğindedir. Adana 5. İcra Müdürlüğü'nün 2016/15325 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; icra müdürlüğünün 24/03/2021 tarihli kararı ile ihtiyati haciz ile satış yapılamayacağı gerekçesi ile alacaklı vekilinin satış talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. İİK'nun 364/3. Maddesi gereğince, temyiz, satıştan başka icra muamelelerini durdurmaz. Ancak söz konusu madde hükmü, icra mahkemesince verilen takip hukukuna müteallik kararların temyizi hakkında olup, itirazın iptaline ilişkin davanın genel mahkemelerde görülmesi ve karara bağlanması nedeniyle bu madde kapsamında olmadığının kabulü gerekir. İİK'nun 67. Maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasının kabulü halinde alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir....

    İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 31/03/2020 NUMARASI : 2020/13 ESAS, 2020/443 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, alacaklı tarafından İstanbul 10....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ilk önce toplam örnek no: 7 ödeme emri gönderildiği ve borçlu asili bu ödeme emrinde işlemiş faize itiraz ettiğini, fakat fatura miktarına ve asıl alacağa itiraz etmediğini, kabul ettiğini, yapılan kısmi itiraz uyarınca borçlunun banka hesaplarına haciz kaydı işlendiğini, sonrasında, işlemiş faiz tutarı yanlış hesaplandığından ek takip talebi hazırlandığını, ardından ise feragat harcı istenmediğini, yapılan işlemde sorun bulunmadığını, davacının 08/07/2021 tarihli borca itirazında fatura bedeli talebine itiraz etmediğini, fakat 01/10/2021 tarihli borca itirazında ise fatura bedellerine de itiraz ettiğini, bu sebeple yapılan borca itirazın kötüniyetli olduğunu belirtmiştir. Mahkemece; davacıya icra dosyası kapsamında ilk ödeme emri tebliğ işleminden sonra alacaklının 21/09/2021 tarihli talebi üzerine ikinci ödeme emrinin tebliğ edildiği görülmektedir....

    Bu durumda, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmiş olması fuzuli bir işlem olup, yanlış merciye yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmaz. Borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususlar, İİK'nun 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinde bildirilmelidir. O halde, takibin şekline göre, borçlunun icra dairesi yerine icra mahkemesine başvurusu hukuki sonuç doğurmayacağından, başvurunun bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek, kararın gerekçesindeki yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK'nun 355 ve 353- (1) b) 2) maddeleri gereğince mahkeme kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    UYAP Entegrasyonu