İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/11/2019 NUMARASI : 2019/794 ESAS - 2019/1009 KARAR DAVA KONUSU : Yetkiye, İmzaya ve Borca İtiraz KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, yetkili icra müdürlüğünün Büyükçekmece İcra Müdürlüğü olduğunu, takibe dayanak çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, borcun bulunmadığını beyan ederek takibin iptali ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir....
Diğer taraftan İİK'nın 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi süresinde yapılan şikayet veya itiraz halinde takibin dayanağı olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olup olmadığını veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip olup olmadığı hususunu resen incelemek zorundadır. Somut durumda takip dayanağı senet metninde "bono" veya "emre muharrer senet" ibarelerinden biri yer almadığından bono niteliği taşımadığı görülmektedir. Bu durum karşısında ilk derece mahkemesince İİK'nın 170/a maddesi gereğince süresinde açılan imzaya ve borca itiraz davasında dayanak senedin bono niteliğinde olmadığının tespiti ile takibin iptali kararında HMK'nın 26. maddesine ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır....
İİK'nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak itiraz edilmesi mümkün değildir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlunun itirazı senette ki imzanın borçluya ait olmadığına yöneliktir.İmza itirazı İİK 265. maddesinde düzenlenen itiraz nedenlerinden değildir. İhtiyati hacze itiraz aşamasında imzaya itiraz nedeniyle inceleme yaptırılamayacağı gibi , icra hukuk mahkemesinde açılan borca ve imzaya itiraza ilişkin davanın sonucunun da beklenilmesi mümkün bulunmamaktadır. İmzaya itiraz ancak borçlu tarafça açılacak menfi tespit davasında ileri sürülebilecek niteliktedir. Takas mahsup hakkındaki maddi hukuka dayalı isteklerin de icra takibine karşılık şikayet yoluna başvurulması mümkün olup,yine ihtiyati hacze itiraz sebebi değildir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2021/16013 Esas sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı şirket tarafından davacı borçlu T2 ve T1 ile dava dışı Hüseyin Girbiz ve Adi Ortaklık aleyhine kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı borçluların imzaya, borca, yetkiye, faiz ve ferilerine itiraz ederek iş bu davayı süresi içerisinde açtığı anlaşılmıştır....
İİK.nun 170. maddesinde ise imzaya itiraz düzenlenmiş olup, anılan madde gereğince imzaya itirazın da duruşma açılarak incelenmesi zorunludur. Somut olayda başvuru, borca ve imzaya itiraz niteliğinde olup, anılan maddeler gereğince mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilemez. O halde mahkemece, duruşma açılarak ve varsa tarafların gösterecekleri deliller toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinde yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/01/2020 NUMARASI : 2018/879 ESAS 2020/63 KARAR DAVA KONUSU : Yetkiye, Borca, Faiza ve İmzaya İtiraz KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. DAVA : Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde bildirdiği diğer sebeplerle birlikte aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü takiplerde, vekil edenin adresinin İkizçay Mah AtatürkCad No: 68 İç Kapı No: 4 Edremit/Balıkesir olduğunu, borçlunun yerleşim yeri sayılan yerdeki icra dairesinin genel yetkili icra dairesi olduğunu, İzmir İcra Müdürlüklerinin yetkisiz olduğunu belirterek yetkiye, imzaya, borca, işlemiş faize ve faiz oranına itiraz ederek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İzmir 7....
YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın süresinde olmadığını, davacılar vekilinin takip dosyasına daha önce vekalet sunarak, 23/09/2019 tarihinde borca itiraz talebini icra müdürlüğüne yaptığını, itiraz mercii İcra Mahkemesi olduğundan itirazın reddedildiğini, borçluların İcra Müdürlüğüne yaptığı itirazda, imzaya itiraz etmediklerini, borca ve imzaya itirazın 5 günlük yasal süreden sonra yapıldığını, davacıların iddialarının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddi ile %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve %10'dan aşağı olmamak üzere para cezasına hükmedilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacıların davasının reddine karar verilmiştir....
Dava dilekçesinde anlatımlardan anlaşıldığı üzere davacının açıkça imzaya itiraz ettiği, İlk Derece mahkemesince imzaya itiraza ilişkin yargılama yapıldığı, bilirkişi incelemesi yapılarak imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği ve davanın kabul edildiği görülmektedir. Bu haliyle davadaki talep itiraz niteliğinde olduğu halde İlk Derece Mahkemesince -imzaya itirazın kabulü halinde takibin durdurulması kararı verilmesi doğru ise de- kararda davanın şikayet olarak nitelendirilmesinin İİK.nun 168/4. ve 170. Maddelerine uygun olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır. İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK'nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır....
Ancak, davacı ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüş ise, imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddedilebilmesi için öncelikle davacının usulsüz tebliğ şikayeti ön sorun olarak incelenmeli, tebliğin usulüne uygun olduğu tespit edildiği takdirde usulsüz tebliğ şikayeti ve dava süre yönünden reddedilmelidir. Tebliğin usulüne uygun olmadığı ve davanın TK'nın 32. maddesi uyarınca öğrenmeden itibaren yasal süresi içerisinde açıldığının tespit edilmesi halinde ise, ödeme emrinin tebliğ tarihi düzeltilerek davacının imzaya ve borca itirazları değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmelidir....
gereğince zorunlu unsurları bulunan bonoya dayalı yapılan kambiyo takibinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmekle davacının şikayetinin borca ve imzaya itirazının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....