evrak işlem kütüklerine göre borçlu Ayşe Görgün'ün vatandaş portal üzerinden 08/02/2021 tarihi ve sonrasında ilgili evrakı okuduğu ve takipten haberdar olduğu anlaşılmıştır.” demek suretiyle borçlunun beyan ettiği tarih ile bağlı kalınmaması gerektiği ve dosyayı daha önce uyaptan inceleyip incelemediği araştırılmalıdır şeklinde karar verdiğini, dolaysıyla mahkemece tebligatın usulsüz kabul edilmesi durumunda dahi şikayetin İİK 16.madde gereği öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük yasal süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenebilmesi adına Uyap evrak işlem kütüklerinin incelenmesi gerekmekte olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemenizin ödeme emri tebligatını usulsüz kabul ettiği takdirde davalı kurum aleyhine yargılama giderlerine hükmetmemek gerektiğini, işbu şikayet konusu, usulsüz tebliğ işlemine dayanmakta olup salt tebliğ memurunun eyleminden kaynaklanmakta olduğunu, bu sebeple, davalı müvekkilin kendisi aleyhine dava açılmasına kusuruyla sebebiyet verdiğinin kabulü mümkün...
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, 02/09/2021 tarihinde icra dosyasına itiraz ettiklerini, icra müdürlüğünün 03/09/2021 tarihli kararı ile itirazlarını reddettiğini, bu kararın kaldırılması gerektiğini, ödeme emrinin muhtara tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, müdürlükçe usulüne uygun bir tebliğ işlemi yapılmadan TK21/2.maddeye göre yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkilinin kapısına ayrıca 2 nolu haber kağıdının yapıştırılmadığını, müvekkilinin icra takibinden diğer takip borçlusu Cemal İzol'a ödeme emrinin tebliği ile haberdar olduklarını, bu nedenle öğrenme tarihinin 02/09/2021 olarak kabulü gerektiğini, icra dosyasına yapmış oldukları itirazın süresinde olduğunu söyleyerek ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğünün tespiti ile icra dosyasına vaki itirazın reddine dair 03/09/2021 tarihli müdürlük kararının kaldırılmasını istemiştir....
Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde, davacıya ait ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini iddia etmiş ise de, öncelikle usulsüz tebligat şikayetinin süresinde olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Davacı hakkında yürütülen takip sırasında kıymet takdir raporunun 05/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde davacı vekili tarafından kıymet taktir raporunun tebligatı hususunda herhangi bir usulsüz tebliğ iddiasının bulunmadığı, İİK 16. maddesi gereğince usulsüz tebligat şikayetinin en geç 05/02/2019 tarihinden itibaren 7 günlük yasal sürede mahkememizde ileri sürülmediği, davanın ise 09/09/2019 tarihinde açıldığı anlaşıldığından usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. " şeklindeki gerekçelerle davacının usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmiştir....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun ileri sürülmesi "şikayet" niteliğinde olup, İİK'nun 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda; borçluya örnek 7 ödeme emrinin 08.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 16.12.2015 tarihinde takip dosyasına vekalet sunduğu, aynı tarihte de icra müdürlüğüne sunulan itiraz dilekçesi ile takipten 14.12.2015 tarihinde haberdar olunduğunun bildirildiği, ancak icra mahkemesine başvurunun 21.07.2016 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Bu durumda, usulsüz tebligat şikayetinin İİK'nun 16/l. maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece; şikayetin süre aşımından reddi gerekirken, istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davalı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, davacının icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği, borçtan fazla taşınmazın satışının amaçlandığı, takibin kanuna aykırı yapıldığını ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptalini talep ettiği mahkemece talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece verilen hükümde usulsüz tebligat şikayeti ret edildiği halde, diğer taleplerin süresinde olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi hatalı olup, hükümde çelişki yaratılmıştır. Zira usulsüz tebligat şikayetinin ret edilmesi ile itiraz ve şikayet süresi şeklen yapılan tebligat ile başlatılacaktır. Öte yandan, dosya içerisinde icra emrinin tebliğine ilişkin evrak görülmemiş olup, PTT sisteminden yapılan sorgulamada tebliğ tarihinin 10/02/2020 olarak görüldüğü, oysa gerekçeli kararda bu tarihin 11/02/2020 olarak yazıldığı, bunun çelişkili olduğu görülmektedir....
İcra Müdürlüğünün 2021/59 Esas sayılı dosyasından gönderilen icra emrinin 01.02.2021 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, ancak bu tebliğ işleminin hangi komşunun beyanının alındığının, adının yazılmaması nedeniyle usulüne uygun olmadığı, şikayetçi vekilinin şikayet tarihinin ise 04.05.2021 tarihi olduğu, şikayetçi vekilinin şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin 19.02.2021 tarihi olduğunu beyan ettiği, 7 günlük süre geçtikten sonra şikayetin yapıldığı anlaşılmakla şikayetin süre aşımından reddine karar vermiştir. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, bu durumun mahkemece de kabul edildiğini, icra müdürlüğünde tebliğ alınan icra emrinin ardından İcra Hukuk Mahkemesi’ne ödemiş olduğu nafakalar olması nedeniyle takibin geri bırakılması ve iptali istemiyle 24.02.2021 tarihinde dava açıldığını, ancak bu talebin Anadolu 2....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki genel haciz yoluyla ilamsız takipte ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayet sebebiyle yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulüne, ödeme emri tebliğinin usulsüz yapılmış olması sebebiyle tebliğ tarihi olarak gösterilen 15.03.2021 tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 23.03.2021 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Kararın karşı taraf alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı karşı taraf alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
nın 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de açıkça şikayet dilekçesinde ileri sürülmesi kaydı ile borçluya satış ilanı tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olarak kabul edilmektedir. Dava dilekçesinin incelenmesinde; davacı tarafça açıkça davacıya satış ilanının usule uygun biçimde tebliğ edilmediği ileri sürülmemektedir. Her ne kadar davacı tarafça istinaf dilekçesinde TK’ nun 21.maddesine göre yapılan tebligatın usule aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, usule aykırı olduğu iddia edilen tebligatın davacıya yapılan satış ilanı tebligatı olduğu açıkça belirtilmediği gibi bu iddia ilk derece mahkemesinde de ileri sürülmemiştir....
Davacı alacaklı bu sözleşmeye dayanarak kira alacağının tahsili için tahliye istekli olarak davalı aleyhine icra takibi başlatmış olup, davalı borçluya gönderilen ödeme emri 03/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu vekili usulsüz tebligat nedeniyle takibe itiraz edemediklerini belirterek usulsüz tebligatın iptali için İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/364 esasında şikayete gidildiğini ve dava açtıklarını bildirmiştir. Dairemizce 09.12.2015 tarihli geri çevirme kararı ile İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/364 esas sayılı şikayet davası sonucunda verilen kararın kesinleşmiş onaylı bir örneğinin dosya içerisine alındıktan sonra gönderilmesi için dosya geri çevrilmiş ancak anılan dosya hakkında henüz karar verilmediği anlaşılmıştır....
DAVA Şikayet eden üçüncü kişi vekili dilekçesinde; 89/1 haciz ihbarnamesinin şirket çalışanı olmayan ... isimli kişiye usulsüz tebliğ edildiğini, 89/1 haciz ihbarnamesi usulüne uygun olmadığı nedenle 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin gönderilemeyeceğini ileri sürerek 89/1 haciz ihbarnamesinin öğrenme tarihinin 09.07.2019 olarak düzeltilmesini ve hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin şirket çalışanlarına usulüne uygun tebliğ edildiğini beyan ederek şikayetin reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; şikayet edene gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ evrakında adı geçen ... isimli şahsın Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yazılan müzekkere cevabı ile Kolluk araştırması neticesine göre şirket çalışanı olmadığı tespit edildiğinden tebligatın usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne, ... 3....