Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her ne kadar borçlu icra mahkemesine gecikmiş itiraz olarak başvurmuş ise de, itiraz dilekçesi içeriğine ve talebin ileri sürülüş şekline göre başvurunun usulsüz tebligat şikayeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca; borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Borçlu şikayet dilekçesinde; öğrenme tarihinin 02.04.2015 tarihi olduğunu, bir başka anlatımla tebligattan anılan tarihte haberdar olduğunu bildirmiş, icra mahkemesine ise bu tarihten itibaren İİK.nun 16/ 1. maddesinde belirtilen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 10.04.2015 tarihinde başvurmuştur. Bu durumda, mahkemece, şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının onanması gerekmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 13.05.2014 tarih, 2014/11627 E-14182 K. sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu şirket aleyhine başlatılan genel haciz yoluyla icra takibinde, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti mahkemece istemin reddine karar verildiği, borçlunun temyiz talebi üzerine de Dairece şikayete konu ödeme emri usulüne uygun tebliğ edilmemişse de, borçlu şirket yetkilisi tarafından 08.10.2009 tarihinde, icra takibine ilişkin bir taahhütname imzalandığı, usulsüz tebliğden en geç bu tarihte haberdar olunduğu, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede şikayet yoluna başvurulmadığından...

      Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatm usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" olup, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12- 258 E. - 91/344 K. sayılı karan). Somut olayda: Şikayete konu takip dosyasının incelenmesinde; şikayetçinin şikayet dilekçesinde usulsüz olduğunu belirttiği ödeme emri tebliğ işleminden sonra kendisine 12.09.2019 tarihinde "Borç Muhtırası" tebliğ edildiği görülmektedir. Şikayetçinin ise borç muhtırasına yönelik tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair bir iddia ve şikayeti olmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin en geç 12.09.2019 tarihinde takipten ve tebliğlerden haberdar olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla şikayetçinin, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair 04.01.2021 tarihinde mahkememize yaptığı başvuru 7 günlük sürede değildir....

      Takibe dayanak belgelenin tebliğ edilmediği şikayeti yönünden yapılan incelemede; İş bu şikayet tebliğ tarihinden itibarin yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiğinden ve usulsüz tebliğ şikayeti kabul edilmediğine göre, şikayetin tebliğ tarihi olan 05/10/2020 tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde yapılmadığı anlaşıldığından, buna ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir. Bu nedenle istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Ne var ki, mahkemece bu şikayete ilişkin olumlu olumsuz hüküm kurulmamış olması HMK'nın 297/2 maddesine aykırıdır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, resen gözetilmesi gerekmektedir. Tüm bu tespitler ve izahatlar ışığında, neticeten şikayetin reddi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değil ise de, kamu düzenine aykırılık gözetilerek, Yargıtay 12....

      GEREKÇE : Usulsüz tebliğ şikayeti yönünden yapılan değerlendirmede, Davacı Ercan Yıldırım yönünden; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” denilmekte olup Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, tebliğ memurunca muhatabın o sırada orada bulunmadığının belirlendiği, aynı konutta beraber oturan kişi olan eşe yapılan ödeme emri tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine uygun olduğu görülmüştür ( Yargıtay 12....

      Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Davacılar şikayetinde ödeme emri usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takip dayanağı belgenin ödeme emri ekinde gönderilmemesi nedeniyle ödeme emrinin iptalini istemiş; Mahkemece ödeme emri usulsüz tebliğ şikayeti değerlendirilmeden, şikayet süresinde yapıldığı kabul edilerek takip dayanağı belgenin ödeme emri ekinde gönderilmediği gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. İİK.nun 58.maddesi gereğince; "alacak belgeye dayanmakta ise belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında, icra dairesine tevdii mecburidir." Keza HGK.nun 23.5.2011 tarih, 2001/12- 428 E 2001/426 K.sayılı ilamında belirtildiği üzere, takip dayanağı belgenin ödeme emri ekinde borçluya tebliğinde zorunluluk vardır....

      İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/06/2020 NUMARASI : 2020/57 ESAS, 2020/88 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Taraflar arasında görülen usulsüz tebliğ şikayeti davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine kambiyo senedine mahsus yolla icra takibi yapıldığını, müvekkili T2 beyin ameliyatı olması sebebi ile yapılan tebligattan habersiz olduğunu, bu nedenle usulsüz tebligat yapılmış olduğunu, takipten 10/02/2020 tarihinde haberdar olduklarını, bu tarihin öğrenme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden, tebliğ tarihinin 103 davetiyesini öğrenme tarihi olan 10/02/2020 olarak ve ayrıca usulsüz tebligata ilişkin itirazlarının kabul edilmesini talep ve dava etmiştir....

      tebligatının usulsüz yapıldığından bahisle ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı 3.kişi şirket vekilinin Adana 11.İcra Dairesinin 2017/5692 esas sayılı sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde haciz ihbarnamelerinden 13/01/2021 tarihinde haberdar olduklarını beyan ettiğinden davacının en geç 13/01/2021 tarihi itibariyle haciz ihbarnamelerinden haberdar olduğunun kabulü gerektiği, davanın usulsüz tebligat nedeni ile şikayet mahiyetinde olup süreye tabi olduğu, 13/01/2021 tarihinde takipten ve haciz ihbarnamesi tebliğinden haberdar olduğu, buna karşın dava tarihinin 26/01/2021 olmakla, davacının usulsüz tebligata ilişkin davasının yasal süre içerisinde açmadığı anlaşıldığı, keza icra dosyası kapsamında haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi hususunda bir ilam ibraz edilmediği, usulsüz tebliğ ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi hususunda mahkeme ilamı ibraz edilmediği sürece bu hususun resen nazara alınamayacağı, icra dosyası kapsamında haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihleri itibariyle yasal süresi içerisinde...

        Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ödeme emrinin şikayet eden borçluya “İncilipınar Mah. 1236/1 Sokak No:4/2 Merkez ...” adresinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 06.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet edenin adres kayıt sistemindeki adresinin 03.04.2009 tarihinden beri “İncilipınar Mah. 1236/1 Sokak No:6/2 Merkez ...” adresi olduğu görülmekle ödeme emri tebliğ edilen adresin, borçlunun adres kayıt sistemindeki adresi olmayıp tebliğ işleminin usulsüz olduğu, şikayet eden borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi yeterli olup ödeme emri tebliğ edilen adresin borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı olan adres olmadığının ayrıca ileri sürülmesi gerekmediği, şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihinin aksi karşı tarafça yazılı belge ile ispatlanamadığından şikayetin süresinde olduğu anlaşılmakla, şikayet eden borçlu takibin durdurulmasını ve hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş ise de, takip...

          UYAP Entegrasyonu