WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Asıl olan, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Buna göre, 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin de dar yorumlanması gerekip, maddede açıkça haczedilmezlik için "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşulunun kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir malın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir....

    GEREKÇE : İİK'nun 82. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekir. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine öncelikle İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır....

    HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeplerle; A) 1- Şikayet eden-borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK' nın 353/1- b.2 maddesi uyarınca Bitlis İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17/12/2019 tarih, 2019/47 Esas, 2019/54 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, ŞİKAYETİN REDDİNE, Şikayet eden-borçlunun borca itirazının ve takibin durdurulmasına ilişkin talebinin REDDİNE 2- Şikayet eden-borçlu Türk Kızılay Derneği Bitlis Şubesi harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 3- Davanın mahiyeti gereği yargılama giderlerinin şikayet eden üzerinde bırakılmasına, 4- Davanın mahiyeti gereği karşı taraf adına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5- Dosya arasında bulunan Bitlis İcra Müdürlüğü'nün 2019/2697E sayılı icra dosyasının müdürlüğe iadesine, 6- Karar kesinleştiğinde artan gider avansının talep halinde ilgilisine iadesine, B)1- Şikayet eden-borçlu Türk Kızılay Derneği Bitlis Şubesi harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 2-...

    Mahkemece; haczedilmezlik şikayeti bakımından kanunda öngörülen 7 günlük süre geçirildikten sonra başvuruda bulunulduğu gerekçesiyle, şikayetin süre yönünden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı üçüncü kişi şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme ise Hakime aittir (HMK.m.33). Üçüncü kişi vekilinin başvurusunun, dava dilekçesindeki açıklamalara göre, 07.12.2012 tarihinde haczedilen ve haciz tutanağının 1. ve 2. sırasında belirtilen makineler yönünden haczedilmezlik şikayeti olarak kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, üçüncü kişi vekilince şikayet başvurusu süresi içerisinde 11.12.2012 tarihinde eldeki başvurunun . İcra Mahkemesi kanalıyla (2012/98 muhabere no) yapıldığı ve aynı tarihte harcın yatırıldığı sabittir. Bu kapsamda, yazılı gerekçeyle başvurunun süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....

      Somut olayda, yapılan icra takibi sırasında davalı adına kayıtlı taşınmazların açık artırma suretiyle satıldığı; davalının, tebligat ile ilan usullerine uyulmadığı ve davacı icra müdürünün belirli kişilerle anlaşmalı olarak satışın gerçekleştirilmesini sağladığı savı ile davaya konu şikayet dilekçesini verdiği; ihalenin feshi davasının reddine ilişkin kararın tebligat usulsüzlüğü nedeniyle bozulduğu; diğer yandan, davacı hakkında yapılan soruşturma sırasında düzenlenen 13/09/2010 günlü tutanakta, beyanlarına başvurulan emlak alım satımı ile uğraşan bir kısım kişilerin şikayet konusunda duyumları olduklarını dile getirdikleri anlaşılmaktadır. Davaya konu olayın özellikleri ve gelişim biçimi göz önünde tutulduğunda, şikayet hakkının kullanması bakımından yeterli emarenin varlığı benimsenmelidir. Yukarıda belirtilen ilke ve saptanan olgular ışığında, davalı yönünden hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği kabul edilmeli ve dava reddedilmelidir....

        Ancak, icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında takibin esası ile ilgili itiraz ve şikayetlerini de ileri sürdüğü görüldüğünden, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararı kalmamıştır. Bu durumda icra emrinin iptali gerekmez. Mahkemece, yazılı gerekçelerle bu yöne ilişkin şikayetin reddi gerekirken kabulü doğru değildir. Borçlunun diğer şikayet nedenleri hakkında inceleme yapılmaması ise, temyiz edenin sıfatı nedeniyle bozma nedeni yapılmamıştır....

          Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlu vekili 07.04.2015 tarihli şikayet dilekçesinde ödeme emri tebliğ işleminden 25.03.2015 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiğine göre, usulsüz tebligat şikayetini de bu tarihten itibaren en geç 7 gün içinde icra mahkemesinde ileri sürmesi gerekmektedir....

            Borçluya gönderilen 13(51) örnek ihtarlı ödeme emri 07.09.2007 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine göre tebliğ edilmiştir. Süresi içinde itirazda bulunulmaması nedeniyle kesinleşen icra takibi nedeniyle İ.İ.K.'nun 269/a maddesine dayalı olarak açılan davanın yargılamasında mahkemece dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin davalıya tebliğ edildiği kabul edildiğine göre davalının bu tarih itibariyle varsa ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından 07.09.2007 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.30.03.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır....

              Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet olup tebliğ işleminin usulune uygun olması halinde şikayetin reddine,usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine mahkemece "davanın kabulüne”şeklinde karar verilmiş olup, hüküm kısmının şüphe ve tereddüde yer vermeyecek biçimde açık olmadığı ve dolayısıyla kararın infaz kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca hüküm altına alınan hususlar şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olarak belirtilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken "davanın kabulüne" şeklinde karar vermekle yetinilmesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenle bozulması gerekmiştir....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İİK'nın 82/1-12. maddesinde yer alan borçlunun haline uygun meskeninin haczedilemeyeceğine ilişkin haczedilmezlik şikayetinin haciz yoluyla yapılan takipler hakkında uygulanacağını, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibinde haciz safhası olmadığından haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağı bulunmadığını, somut olayda da şikayete konu taşınmaz üzerine davalı alacaklı banka lehine Efeler Tapu Müdürlüğü'nün 16.10.2014 tarih ve 20115 yevmiye nosu ile konulan ipoteğin paraya çevrilmesi için Aydın İcra Müdürlüğü'nün 2017/42137 esas sayılı dosyasıyla takip yapıldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet eden-borçlu vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. B....

                  UYAP Entegrasyonu