yapılan meskeniyet şikayeti yasal süresinde değildir."...
Ayrıca İcra Mahkemesi'nce verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen İcra Mahkemesi kararı kesinleşmesi koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil eder. Somut olayda icra emrinde faizin yasal faiz olması gerektiğini karara bağlayan tarafları ve konusu aynı olan Maden İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2011/5-12 esas ve karar sayılı kararı kesinleşmiş olup aynı takip dosyası üzerinden artık Anayasa'nın 46. maddesine göre ek faiz talep edilemez. Mahkemece bu ilkeler ışığında şikayet değerlendirilip sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir....
Dairemizin kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada, davalı şirketin Manisa Ticaret Sicili Müdürlüğünde 00001 mersis numarası ile kayıtlı olduğu ve ticaret sicilden terkin edilmediği belirlendiğinden, davalının aktif takip ehliyetine sahip olduğu belirlenmiştir. İİK'nın 82/1. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, İİK'nın 16/1 maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre, öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlar. Davaya konu taşınmazın haczine ilişkin 103 davetiyesi davacı vekiline 13/07/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup, 09/02/2021 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı anlaşılmaktadır. Meskeniyet iddiasına ilişkin yargılamanın devamı sırasında icra müdürlüğünün 2404/2021 tarihli kararı ile dosya infazen kapatıldığından, haczin kaldırılmasına karar verilmiştir....
Ancak takip öncesi gönderilen ihtarnamede adres olarak Kozyatağı Mah. Bayar Cad. No:57/17 yazmakta olup hesap kat ihtarı bu adrese gönderilmiş ve evrak bila ikmal dönmüştür. Bu husus iade sonrası yapılan yargılamada istenilen Noter evraklarıyla da teyit edilmektedir. Davalı alacaklı İİK 68.maddeyi referans alarak kararın kaldırılmasını istemektedir. Davacıya takip öncesi bir hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilmediği tartışmasızdır. İİK 150/ı maddesi gereğince takip yapılabilmesi için davacının usulüne uygun temerrüte düşürülmesi takip şartı olup bu husus kamu düzeniyle ilgilidir. Somut olayda kredi sözleşmesinde bildirilen adres ile hesap kat ihtarının tebliğe çıkarıldığı adresin tam olarak uyuştuğundan söz edilemeyeceği açıktır. İİK 68/b maddesinin uygulama alanı bulabilmesi için her iki adresinde tam olarak örtüşmesi gerekir. Zira doğru adrese gönderilen yani ..''54/17..'' ye gönderilen gerek icra emri gerekse kıymet takdir raporu bizzat tebliğ edilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; meskeniyet iddiasında bulunma hakkı, sadece takip borçlusuna ait olup takipte taraf sıfatı bulunmayan davacı 3. kişi haczedilmezlik iddiasında bulunamayacağından, aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet eden vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri İstinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, şikayet eden-3.kişinin davadışı borçlu eşe ait taşınmazın haline münasip evi olduğundan bahisle haczedilemeyeceğine dair meskeniyet şikayeti olup, haczin kaldırılmasına karar verilmesi istemine ilişkindir. 2....
İcra kefillerinin taahhüdü, kambiyo taahhüdü niteliğinde bulunmadığından, onlar bakımından uygulanacak zamanaşımı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipteki dayanak belge için TTK'nun ilgili hükümleri gereğince uygulanması gereken zamanaşımı süresi değildir. İcra kefilinin borcunun icra kefaletinden kaynaklandığı, icra kefaletinin ise İİK'nun 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup, bu gibi hallerde İİK'nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı tabiidir. O halde, mahkemece, yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler doğrultusunda 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden soraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Şikayet hakkı geri alınmamış ise dava devam eder (ONURSAL Sami, Kamu Davasına Müdahale, İstanbul, 1968’den aktaran CENTEL Nur/ZAFER Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul, 2010, s. 810) CMK'nın 243. maddesinde yer alan “Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.” şeklindeki düzenleme ise; katılma kararından sonraki bir süreçte katılanın şikayetinden vazgeçmesi veya ölmesi halinde katılmanın hükümsüz kalacağına ilişkindir. Ayrıca mirasçıların da katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilecekleri öngörülmüştür. Görüldüğü üzere bu düzenlemeyle şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olan şikayet hakkının ölümle sona ermeyeceği, ancak şikayetçinin ölüm halinin katılma kararını hükümsüz hale getireceği ifade edilmektedir....
Şikayet hakkını kullanma konusunda asıl olanın vekalet verenin iradesi olduğu yönündeki ilke ışığında somut olaya gelince; Dosya içerisinde mevcut olan ve The Polo / Lauren Company L.P. yetkilisi tarafından ... irtibat bürosu yetkilisi ...’e verilen asıl vekaletname içeriğinde “Bir gümrük davasını ya da diğer davaları takip etme anlaşması vaka bazında mektup, faks veya e-posta iletişimi ile yapılacaktır.” şeklindeki kısıtlamanın bulunması ve Dairemizin 05.11.2019 tarihli tevdii kararı sonrası katılan firma vekili tarafından dosyaya ibraz edilen 24.12.2019 havale tarihli dilekçe ekinde bulunan mail çıktılarının, sanık hakkında şikayet tarihini kapsar şekilde marka sahibi firma yetkilisi tarafından verilmiş izni içermediği anlaşıldığından, sanık hakkında usulüne uygun ve geçerli bir şikayet bulunmadığı gözetilmeden davanın düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet KARAR Alacaklı tarafından ilk takip ilamsız takip olarak başlatılmış olup, devamında buna bağlı olarak yapılan her türlü itiraz ve şikayeti inceleme görevi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi'ne aittir.Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 nolu kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi'ne aittir. Ne var ki; Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi'nce görevsizlik kararı verildiği anlaşıldığından, hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleyecek Dairenin Yargıtay Başkanlar Kurulu'nca belirlenmek üzere dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 14.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kambiyo senedi vasfını taşımayan adi havale hükmündeki belge ile başlatılıp kesinleşen takipte, İİK'nun 71/2. maddesi gereğince işleyecek zamanaşımı süresi, TTK'nun 726. maddesine göre hesaplanamaz. Genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi kesinleştiğine göre, olayda uygulanması gereken 818 sayılı BK'nun 125. maddesi uyarınca, dayanak belge yönünden zamanaşımı süresi on yıl olup, somut olayda bu sürenin dolmadığı belirlenmiştir. O halde mahkemece, 818 sayılı BK'nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından istemin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile 3 yıl esas alınarak zaman aşımı itirazının reddi doğru olmamıştır. Kambiyo vasfı yönünden yapılan incelemede, borçluların icra mahkemesine başvuruları, İİK'nun 170/a maddesi kapsamında kambiyo hukuku bakımından şikayet niteliğinde olup, anılan şikayet İİK'nun 168/3. maddesi açık hükmüne göre 5 günlük süreye tâbidir....