İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu ve şikayet edilen alacaklı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri Şikayetçi borçlu istinaf başvurusunda; şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmekle birlikte 3.712,48 Euro tutarındaki alacak kalemine ve borçlunun vergi numarasının yanlış yazıldığına ilişkin iddialarının İlk Derece Mahkemesince incelenmediğini ve usulüne uygun hesap kat ihtarnamesi tebliği bulunmadığından icra emrinin değil takibin iptali gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
A.Ş. lehine verilen rehin 13.01.2009 tarihinde trafik kaydına işlenmiş olmakla menkul rehni, şikayet olunanın alacaklı olduğu ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/3521 Esas sayılı dosyasında takibin kesinleştiği 25.08.2010 tarihinden evvel kurulduğundan şikayet olunan 3. şahsın iyiniyetinin ortadan kalkacağı ve böylece öncelikli olarak menkul rehni alacaklısına ödeme yapılması gerektiği bu sebeple birinci sırada asıl dosyada şikayetçinin .../... alacağının yer alamayacağı belirtilerek, asıl dosyada şikayetin reddine, birleşen dosyada şikayetin kabulüne, ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/3521 Esas sayılı dosyasında yapılan sıra cetvelinin iptali ile şikayetçi T. ... A.Ş.'nin ... 3. İcra Müdürlüğü'nün 2011/1264 Esas sayılı dosyasındaki rehinli alacağı birinci sırada olacak şekilde sıra cetvelinin yeniden düzenlenmesine, karar verilmiştir. Kararı, birleşen dosyada şikayet olunan ... End. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya şikayetin bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Şikayetçi vekili, müvekkilinin alacağının tahsili için takip yapıldığını, takibin 24.05.2011 tarihinde kesinleştiğini, 15.07.2011 tarihinde borçlunun aracına haciz konulduğunu, 04.05.2012 tarihinde aracın satıldığını, elde edilen paranın şikayet olunan vergi dairesine ödenmesine karar verildiğini, şirket müdürü olan borçlunun şirketin vergi borcundan sorumlu olması için şartların oluşmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile davalıya ayrılan paranın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, şikayetin reddini istemiştir....
İcra Müdürlüğü’nün 2006/10172 Esas sayılı dosyasındaki alacağı nedeniyle borçlunun taşınmazına haczedildiğini, satışı sonrası düzenlenen sıra cetvelinde dağıtıma konu tüm paranın artan satış avansı da eklenerek şikayet olunana ait ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2006/10527 sayılı dosyasına ödenmesine karar verildiğini, ancak satış tarihi itibariyle şikayet olunanın haciz ve takibinin düştüğünü, şikayet olunanın, takibini yenilemeksizin sadece haciz yenileme talebinde bulunduğunu ileri sürerek, şikayet olunanın 2006/10527 sayılı takip dosyasının sıra cetvelinden çıkartılarak satış bedelinin müvekkilinin dosyasına aktarılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, takip talebinin yenilenmesine gerek olmaksızın haczin yenilenmesinin istenebileceğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir....
Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. 1) Şikayet, sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. İİK'nın 142/1. hükmüne göre, "cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise sıraya dair şikayetlerin icra mahkemesine yapılacağı öngörülmüştür. Anılan hükümde yer alan "alakadarlar" ifadesi, kural olarak borçluyu değil, şikayet eden alacaklıdan sıra itibarıyla önce olan alacaklıları ifade eder. Şikayet, kural olarak şikayet edene göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara yöneltilmelidir. Sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılar da yargılamaya dahil edilmeli, onlar hakkında da hüküm kurulmalıdır. Takibi yapan icra müdürlüğünün incelenen şikayet bakımından pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır....
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları ve dosya kapsamına göre; şikayet olunan banka haczinin takibin kesinleşmesiyle kesin hacze dönüştüğü, banka alacağının yazılmamış ve borçlu şirketin adının yanlış yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığı, alacaklı bankanın 2001 yılında tasfiye sürecine girdiği, banka adına yapılan tahsilatların hazineye aktarıldığı, bu nedenle kamu alacağı niteliğinde olduğu, ayrıca TMSF bünyesinde tahsili yapılan alacaklarla ilgili imtiyazlar tanındığı, 5411 sayılı Kanun gereğince banka alacağının da 6183 sayılı Kanun kapsamında imtiyazlı alacaklar arasında olduğu, banka haczinin şikayetçi idare haczinden önce olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine, banka alacak tutarının ve borçlusunun icra müdürlüğünce yazılması suretiyle sıra cetvelinin düzeltilmesine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. 1-Şikayet, haciz sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir....
ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçesinde; tebligat gönderilen adresin borçlunun mernis adresi olmaması nedeniyle ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, takipten 15.10.2021 tarihinde haberdar olduğunu, takip konusu senetlerdeki imzaların borçluya ait olmadığını ve borca da itirazı bulunduğunu ileri sürerek, takibin iptali ile takip konusu alacak üzerinden en az % 20 oranında tazminata hükmedilmesini ve uygulanan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı cevap dilekçesinde; ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun ve takibin kesinleşmesi üzerine uygulanan hacizlerin de yerinde olduğunu, takip konusu senetlerdeki imzaların borçluya ait olduğunu ileri sürerek şikayet ve itirazların reddi ile borçlu aleyhine en az % 20 oranında tazminata ve % 10 oranında para cezasına hükmedilmesini istemiştir. III....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Müşteki kurumun, Borçlu şirket aleyhine 24.01.2014 tarihinde ilamsız icra yolu ile takibe giriştiği, borçlu şirketin 12.02.2014 tarinde borca itiraz ettiği ve takibin durduğu, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açıldığı ve mahkemece itirazın iptaline karar verildiği, kararın şikayet tarihinden önce 24.03.2015 tarihinde kesinleştiği, itirazın iptali ile birlikte takibin kaldığı yerden devam edeceği anlaşılmakla, dosya kapsamına göre sübut bulan ticareti terk eyleminden dolayı sanıkların ayrı ayrı mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile sanıkların beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş ve müşteki vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye kısmen uygun olarak, BOZULMASINA, yargılamanın bozma...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Takibin taliki veya iptali Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekilinin şikayet nedenleri arasında alacaklı tarafından aynı ilama dayalı asıl alacak ile yargılama gideri ve vekalet ücreti alacaklarının iki ayrı takibe konu edilmesinin dürüstlük ilkesine aykırı olması nedeniyle takibin iptali yönünde de şikayeti bulunduğu halde, Mahkemece, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Borçlunun, takip dayanağı senetlerin sözleşme nedeniyle verildiğine yönelik başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, mahkemece borca itirazın kabulü ile İİK'nun 169/a maddesi gereğince takibin muteriz borçlu yönünden durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın Dairemizce düzeltilerek onanması yerine, maddi hataya dayalı olarak bu husus düzeltilmeden onandığı ve Dairemizin 19.02.2015 tarih ve 2014/26214 Esas ve 2015/3199 Karar sayılı bozma ilamında takibin iptali yönünde bir saptama da yapılmadığı anlaşılmakla, bu durum borçlu lehine usuli kazanılmış hak da oluşturmayacağından, alacaklının karar düzeltme isteminin kısmen kabulü gerekmiştir....