Bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır. Bir başka ifadeyle, meskeniyet şikayeti, şahsi hak niteliğinde olup, iddiada bulunan kişinin ihtiyacı ve haczedilen meskenin bu şahsın haline münasip olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir. Somut olayda, borçlu ...’ın haczedilmezlik şikayetinde bulunduktan sonra öldüğü dosyada mübrez nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır. Mirasçılarının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam etmesi olanaklı değildir. O halde, mahkemece şikayetçi borçlunun ölümü nedeniyle meskeniyet iddiasının dayanağı kalmadığından istemin vefat eden borçlu yönünden reddi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlulardan ...'ın temyiz isteminin kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18....
İİK'nın 82/1- 4. ve 12. maddelerine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekir. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp düşmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu açıklamalar ışığında, İİK’nın 106-110. maddeleri uyarınca haczin düşüp düşmediği belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır....
Somut olayda, Sivas 3.İcra Müdürlüğünün 2009/4478 Esas sayılı takip dosyasında şikayet konusu taşınmaz üzerine 08.12.2020 tarihinde şikayet konusu haczin konulduğu, haciz tarihi itibariyle İİK'nın 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, şikayet tarihi olan 02.08.2021 tarihi itibarı ile haczin ayakta ve geçerli olduğu; ancak yargılama sırasında alacaklının, bir yıllık sürede dava konusu taşınmaza ilişkin satış talep etmediği, bu nedenle bu dosyadan taşınmaza tatbik edilen haczin İİK'nın 110/1. maddesi uyarınca düştüğü anlaşılmıştır....
Bu nedenle mahkemece Yozgat İcra Müdürlüğünün 2022/7325 Esas sayılı takip dosyasında davacı borçlunun katılma alacağı borcu nedeniyle haczedilmezlik şikayet hakkının bulunmaması nedeniyle yine Yozgat İcra Müdürlüğünün 2022/7327 Esas sayılı takip dosyasında ise ispatlanamayan davanın reddine ilişkin kararın yerinde olduğu anlaşılmakla usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayet edenin bu şikayet bakımından hukuki yararının bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmesini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...şikayet, icra (ve iflas) dairelerinin kanuna aykırı olan veya hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin düzeltilmesi veya yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesi için başvurulan bir kanun yoludur. Şikayet ve şartları İİK'nun 16. maddesinde düzenlenmiştir. Şikayet, icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı başvurulan kendine özgü bir kanun yolu olup, bir dava değildir. Bu nedenle şikayette davacı ve davalı terimlerinin yeri yoktur. Şikayette iki taraf vardır: 1)Şikayet eden, 2)Şikayet olunan (karşı taraf). İcra müdürünün bir işleminden zarar gördüğünü bildiren her ilgili, o işlem hakkında şikayet yoluna başvurabilir....
No:13/B Kocasinan/Kayseri adresinde yapılan haciz sırasında şikayetçi borçlu T1 ile diğer borçlu lehine haczedilmezlik şikayetinde bulunulan Şule Selvi'nin haciz mahallinde hazır bulunduğu ve tutanağı imzaladıkları, haczedilen şikayet konusu malların Şule Selvi'ye yediemin olarak teslim edildiği, ancak kendisinin herhangi bir istihkak iddiası ve haczedilmezlik şikayetinde bulunmadığı görüldüğünden mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, İİK'nun 82 ve İİK'nun 16/1 maddesi gereğince haczedilmezlik şikayetinin 7 günlük süreye tabi olduğu da görülmekle birlikte husumetin öncelikli olarak nazara alınarak şikayetçinin aktif husumet yokluğu nedeniyle şikayetinin reddine karar verilmesinde dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine...
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; takip dosyasında yapılan haciz sırasında şikayetçi borçlu ... ile diğer borçlu lehine haczedilmezlik şikayetinde bulunulan ...'nin haciz mahallinde hazır bulunduğu ve tutanağı imzaladıkları, haczedilen şikayet konusu malların ...'...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "Dava icra memurunun muamelesini şikayet davasıdır. İcra ve İflas Kanunun 16. Maddesi gereğince kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir. Uyuşmazlık; borçlu Belediyenin tapuda adına kayıtlı taşınmazlara haciz konulması yönündeki icra müdürlüğü işleminin iptali talebine ilişkindir....
Bu yasal düzenleme karşısında, Şikayet tarihindeki haklılık durumu esas alındığında, davacı taraf iddiasında haklı bulunmadığından davacı vekilinin, müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı yönündeki istinaf istemi doğru görülmemiştir. Ancak, şikayet tarihinden sonra takipten feragat edildiğinden, davanın konusu kalmamış olup Mahkemece konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edilmesi gerekirken, şikayetin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden, davacının istinaf isteminin kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, konusuz kalan dava/şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yukarıda açıklandığı üzere davacı davasında haklı olmadığından davacı aleyhine maktu vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir....
Yargıtay görüşüne göre de borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı ) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır. (Yargıtay 34 XX 611.05.2016 tarih 2016/7766- 13560 E-K sayılı kararı ) Hal böyle olunca TMK 194 maddeye dayanarak aile konutu ile alakalı tasarruf işlemlerinde eşin izninin alınması gerektiğini düzenleyen maddeyi, icra işlemlerinde dava hakkının dayanağı olarak göstermek icra hukukunun özüne ve ruhuna aykırıdır. Şikayet, şahsi hak niteliğinde olup, borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır....