Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sayılı kararında "…borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun, hangi kısma itiraz ettiğini ve miktarını açıkça belirtmesi gerekmektedir.” şeklinde ifade edilmiştir. Ancak borçlu itiraz dilekçesinde, "bankaya borcum vardır, banka ile uzlaşma yapmak için kendilerine müracaat ettim ama borcumu ödeyemedim. Borcumu kabul ediyorum, Vekalet ücreti ve faizlere itiraz ediyorum" ibarelerine yer vermiştir. Her ne kadar asıl borcun varlığı ikrar edilmişse de faize itiraz açıkça ifade olunduğundan, imzaya itiraz dışındaki diğer tüm itirazların borca itiraz niteliğinde olduğu (m. 60, II, b. 3, c. 3; m. 60, II, b. 4) kabul edildiğinden bahisle faize itirazın geçerli bir borca itiraz olduğu değerlendirilmekle; halihazırda belirli olan vekalet ücretinin ise miktarı kısmi itirazda açıkça belirtilmediğinden bu yönüyle itiraz edilmemiş sayılması gerektiği anlaşılmakla davanın kısmen kabul kısmen reddine" dair karar verildiği görülmüştür....

İcra Hukuk mahkemesi'nin 25/04/2021 gün, 2019/723 Esas ve 2021/989 Karar sayılı ilamının ortadan kaldırılmasına, dosyanın HMK 353/1- a-6 maddesi gereğince istinaf sebepleri ve gerekçeleri ile sınırlı olarak yeniden yargılama yapılarak hüküm inşa edilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine" karar verildiği, ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda "Davacı T2 yönünden; Usulsüz Tebligat Şikayetinin REDDİNE, Borca itiraz, imzaya itiraz, faize itiraz, şikayet ve kambiyo şikayetinin süreaşımı nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE, 2- Diğer davacılar T4 T1 T3 yönünden; Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜNE, İstanbul 11. İcra Müdürlüğü'nün 2019/15327 E. sayılı dosyasında davacı- borçlulular adına gönderilen takibe konu ödeme emri tebliğ tarihinin 20/05/2019 tarihi olarak DÜZELTİLMESİNE, Borca itiraz, imzaya itiraz, faize itiraz, kambiyo şikayetinin süreaşımı nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE, Şikayetin KABULÜNE, İstanbul 11....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, borçlu tarafından yapılan itiraz bir bütün olarak değerlendirildiğinde açıkça tüm borca ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz dilekçesi içerisinde geçen " takipte talep edilen alacak miktarı kadar borcu bulunmadığı" şeklindeki cümle her ne kadar tereddüt oluşturmuş ise de itiraz dilekçesinin bir bütün olduğu ve dilekçe içinde borcun ve ferilerinin tümüne itiraz edildiğinin belirtilmesi karşısında borçlu lehine değerlendirme yapılarak kısmı itiraz olarak değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı, borçlunun sunmuş olduğu itirazın borcun tümüne yönelik olduğu dolayısıyla icra müdürlüğünce verilen takibe itirazın durdurulması kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla şikayetinin reddine karar verilmiştir....

İİK 170/a maddesine göre alacaklının kambiyo senedine mahsus takip yapma hakkı olmadığı, şikayet yoluyla ileri sürülebileceği gibi süresinde yapılan şikayet ve itiraz üzerine bu husus doğrudan doğruya gözetilerek takip iptal edilebilir. Meğer ki imza inkarı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş olsun. Bonodaki imzaya itiraz getirilmemiş olması borcun ikrar edildiği anlamına da gelmez. Bononun bağlandığı şart gerçekleştiği düşüncesiyle takip yapan davalının başlı başına bu sebeple ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğu söylenemez. Buna dair başkaca delil getirilmemiştir. Kaldı ki dava şikayet olarak getirildiğinden ve sonuçlandırıldığından tazminata yer yoktur... '' şeklindeki gerekçe ile "davanın kabulüne, takibin davacı yönünden iptaline, davalının ağır kusur veya kötüniyeti ispatlanmadığından ve dava şikayet olarak sonuçlandırıldığından kötüniyet tazminatına yer olmadığına" karar verilmiştir....

başlattığı dönemde sürekli hastanede olması ve itiraz hakkının olmaması nedeni ile gecikmiş itirazın kabul edilmesini, takipte borçlunun yerleşim yeri Konya İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, alacaklıya borcu bulunmadığını, takibe dayanak sözleşmede yazılı taşınmazın alacaklıya devredildiğini, dayanak sözleşmedeki imzanın murise ait olmadığını belirterek tebliğ tarihinin 12/10/2020 olarak düzeltilmesini yetkiye borca ve imzaya itirazının kabulü ile hacizlerin kaldırılmasını aksi halde gecikmiş itirazın kabulünü istemiştir....

ve borca itirazlarının süresinde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir....

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169/a. maddesi uyarınca borca itiraz istemine ilişkindir....

Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, mahkemenin gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, muris 18/01/2017 tarihinde öldükten sonra müvekkili hakkında 08/05/2017 tarihinde takip başlatıldığını, başlatılan icra takibine itiraz süresi içerisinde müvekkilinin elinde mirasın reddi kararının bulunmadığını, müvekkilinin yasal sürede mirasın reddi davası açtığını ve mirasın reddine karar verildiğini ancak kararın 13/04/2018 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin mirasın reddi kararını beklerken mirası reddettiğinden bahisle takibe itiraz etmesinin beklenemeyeceğini, müvekkilinin mirasın reddi kararı kesinleştikten sonra müracaata bulunabildiğini, İİK'nun 53. ve 16. maddeleri ile sundukları Yargıtay kararı uyarınca borçlunun talebinin borca itiraz olarak değerlendirilmemesinin gerektiğini ve borçlunun her zaman takibin iptalini sağlayabileceğinin kabul olunması gerektiğini, müvekkilinin itirazının borca itiraz değil süresiz şikayet olarak kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi...

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacılar aleyhine bir adet bonodan dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacı tarafın takibe konu bono örneğinin ödeme emri ile birlikte tebliğ edilmediği ve bononun teminat amacıyla verildiğini söyleyerek takibin ve ödeme emrinin iptalini talep ettikleri, davacılara çıkartılan ödeme emri tebligat parçaları üzerinde ödeme emri ve eklentilerinin bulunduğunun yazılı olduğu, aksinin davacılar tarafından ispat edilemediği, ayrıca takip dayanağı senedin teminat amaçlı verildiği ileri sürülmüş ise de ; senedin teminat senedi olduğunun, anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğu iddialarının ve sair borca itiraz nedenlerinin İİK'nın169/a maddesi uyarınca ispat edilmesi gerektiği, borçlunun İİK'nın 169/a maddesinde sayılı belgelerden biri ile iddiasını ispat edemediği, borçlu tarafından ileri sürülen borca itiraz nedenlerinin menfi tespit davasının konusu olup dar yetkili icra mahkemesince dikkate alınamayacağından...

İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacının borçlu Mustafa Toprak'ın mirasçısı olduğu, şikayet tarihi itibariyle şikayetçiye yöneltilmiş bir takip ya da tebliğ işleminin bulunmadığı, borçlu ölü olduğundan şikayetçinin bu aşamada vasi olarak borca itiraz etmesinin mümkün olmayacağı, şikayetçinin takip işleminde taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir....

UYAP Entegrasyonu