Hukuk Dairesi davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK.nun 353/1-b-2.maddesine göre mahkeme kararının ORTADAN KALDIRILMASI ile davanın esası hakkında yeniden hüküm kurarak davanın REDDİNE karar vermiştir. ... Adliye Mahkemesi 24....
ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 23/11/2021 NUMARASI : 2019/342 ESAS, 2021/398 KARAR DAVA KONUSU : YOKSULLUK NAFAKASININ KALDIRILMASI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK' 353.maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2011 yılında evlendiklerini, bu evlilik birliğinin sağlanamaması sebebiyle boşanma ile neticelendiği, mahkeme müvekkilimizin davalıya aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ödemesine hükmedildiğini, mahkemece verilen karar gereği müvekkilinin düzenli olarak her ay yoksulluk nafakasını ekonomik sıkıntıya düşmesine rağmen ödemiş olduğunu, davalının bir kimseyi fuhuşa teşvik etmek, yaptırmak, aracılık etmek, yer temin etmek suçundan yargılandığını ve yargılama sonucunda...
Dava, iştirak nafakasının artırımı davasıdır. Dava dilekçesinde, çocuğun ilerde hazırlanacağı sınavlar için gideceği özel dershane ve alacağı özel derslerin ücretlerinin davalı baba tarafından karşılanmasına, davalı babanın 2 yıl boyunca ödemediği nafakanın faizi ile alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi de talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, nafakanın 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine ve her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir....
Hükme iştirak eden üye ...'un, 26.12.2020 tarihinde vefat etmesi nedeniyle imza eksikliğinin giderilemediğine dair 5271 sayılı CMK'nın 232/5. maddesine istinaden düşülen iş bu şerhin altı imzalanmıştır....
iştirak ve davacı asil için hükmolunan yoksulluk nafakasının hükümde belirtilen miktarlarda ve hakkaniyet ve adalet ilkeleri çerçevesinde artırılması gerekli olmuştur....
Mahkemece;"Asıl Dava iştirak nafakasının artırılması, Karşı dava ise iştirak nafakasının kaldırılmasından ibarettir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 330 ncu maddesine göre de"...Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur." Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
Borçlu vekilinin istinaf başvurusu ön inceleme duruşması sonunda tahkikat aşamasına geçilmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğu, ilk celsede sundukları mazeretin kabul edilmeyerek savunma haklarının kısıtlandığı, cevap dilekçesi sunmamaları nedeniyle vakıaların tamamının inkar edilmiş kabul edilmesi gerektiği, itiraz dilekçesinde bildirdikleri hususlar nedeniyle (yetki, alacağın sebebinin gösterilmemesi, alacağın belirsiz olması, iştirak nafakasının çocuğun reşit olması ile sona erdiği, borca ve ferilerine itiraz) kararın kaldırılmasını istemiştir. Tedbir nafakası ara kararı, ilam olmadığı gibi, İİK'nun 38. maddesi kapsamında ilam niteliğinde belge de sayılamaz. Bu nedenle de İİK'nun 34. maddesi hükmü, somut olayda uygulanamaz. Mahkemece tedbir nafakasına hükmedilmiş olup, iştirak nafakası değildir. Bu yönüyle borca itiraz yerinde değildir....
Maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; aynı Yasanın 322. maddesine göre hüküm fıkrasından ''zamanaşımı nedeniyle ORTADAN KALDIRILMASI'' kısmının çıkartılarak yerine "kamu davasının 5271 sayılı CMK.nun 223/8 maddeleri gereğince zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi" denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,14.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
verilen ortadan kaldırma kararının katılan vekili tarafından temyizi üzerine yapılan incelemede; Sanığın üzerine atılı dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2 maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı süresinin; suç tarihi olan 10.05.2001'den inceleme tarihine kadar dolması nedeniyle, 5271 sayılı CMK.nun 223/8 maddeleri gereğince kamu davasının düşmesine karar verilmesi yerine, 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 Sayılı CMUK'nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılıklar aynı kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; aynı Yasanın 322. maddesine göre hüküm fıkrasından "zamanaşımı nedeniyle ORTADAN KALDIRILMASI...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Hakaret HÜKÜMLER : Mahkumiyet, temyiz isteğinin reddi Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Anayasa Mahkemesi’nin 23.07.2009 tarih ve 2006/65-2009/114 sayılı iptal kararının yürürlüğe girdiği 07.10.2010 ile 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihleri arasında, adli para cezaları miktara bakılmaksızın temyize tabi bulunduğundan, Yerel Mahkemece verilen temyiz isteğinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz yerinde görüldüğünden, RET KARARININ KALDIRILMASI suretiyle temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi....