Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, tarafların 2007 tarihinde boşandıklarını, boşanma kararı ile bağlanan nafakanın yetersiz olduğunu ileri sürerek, kendisi için yoksulluk nafakasının aylık 500 TL'ye, müşterek çocuklar için de iştirak nafakasının aylık 400'er TL'ye yükseltilmesi istemiştir. Davalı yersiz açılan davanın reddini, karşı dava ile çocukların iştirak nafakalarının 125'er TL'ye indirilmesi istemiştir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulü, karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....

    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı erkek dava dilekçesi ile, davalı ile Lüleburgaz Aile Mahkemesinde 2017 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocukların velayetlerinin davalı anneye verildiğini, çocukların her biri için aylık 500,00- TL'den toplam 1.000,00- TL iştirak nafakası belirlendiğini, halihazırda iştirak nafakalarının ödeyemez duruma geldiğini belirterek iştirak nafakalarının ½ oranında indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

    Davada; aylık 150,00 TL olarak ödenen yoksulluk nafakasının 400,00 TL'ye; 100,00 TL olarak ödenen iştirak nafakasının 250,00 TL'ye çıkartılması istenilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile iştirak nafakasının 200,00 TL'ye; yoksulluk nafakasının ise 275,00 TL'ye çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; iştirak ve yoksulluk nafakalarının artırılması talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 176/....maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir....

      Hal böyle olunca mahkemece; iştirak nafakalarının kaldırılması olmadığı takdirde indirilmesi ve yoksulluk nafakasının kaldırılması taleplerine yönelik olan karşı davayı asıl dava olan iştirak nafakası artırım davasından ayırmak, yeni esasa kaydetmek, yargılamaya bu esas üzerinden devam etmek, taraf delillerinin değerlendirilmesi sonucu varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, davalı karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı karşı davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Davacı kadın vekili; hükmedilen iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı erkek vekili; kadının istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Dava; iştirak nafakalarının artırılması istemine ilişkindir. 6763 sayılı yasanın 41. maddesi ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/2. maddesi gereğince; miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Parasal sınırların arttırılmasına ilişkin 6763 sayılı Yasanın 44. maddesi ile değişik Ek-1. Maddesi uyarınca 01.01.2022 tarihi itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341. maddesindeki parasal sınır 8.000,00- TL olmuştur. Somut olayda; iştirak nafakasının arttırım isteminin reddedilen miktarı aylık 400,00 TL, yıllık ise 4.800,00 TL olup karar tarihi itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341. maddesi uyarınca kesin niteliktedir....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın kabulü ile müşterek çocuklar Seda Nur, Güray Ali ve Eylül Yüsra lehine takdir edilen aylık ayrı ayrı 250'şer TL olan iştirak nafakasının, ayrı ayrı aylık 1.250'şer TL artırımı ile, ayrı ayrı aylık 1.500'er TL'ye çıkarılmasına, söz konusu nafakaya her yıl TÜİK'in öngördüğü ÜFE oranında artış yapılmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece usulüne uygun bir yargılama yapılmadan, deliller toplanmadan davanın kabulüne karar verildiğini, fahiş oranda yapılan artırım ile düzenli işi ve geliri bulunmadığından mevcut nafakaları ödemesine, imkan bulunmadığını, ne kendisinin ne de karşı tarafın tanıklarının dahi dinlenmediğini, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE Davanın konusu iştirak nafakasının artırılması talebine yöneliktir....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuklar Hayrunnisa, Salih Nasuhi, Yusuf İslam için hükmolunan iştirak nafakalarının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 150,00'şer TL arttırılarak müşterek Hayrunnisa için aylık 550,00 TL'ye Salih Nasuhi ve Yusuf İslam için aylık 450,00'şer TL'ye yükseltilmesine, davacının yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davanın kısmen reddini, müşterek çocuklar lehine arttırılan nafaka miktarını, müvekkili lehine yoksulluk nafakasının arttırımına hükmedilmemesini istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası artırımına ilişkindir....

        Davada, önceki yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılması istenilmiş; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında önemli bir değişiklik olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Somut olayda, önceki nafaka artırım dava tarihi (2005) ile bu davanın açıldığı (2009) tarih arasında şartların değiştiğini kabule yeterli-bir yıldan fazla-süre geçmiştir. Dolayısı ile davacının ihtiyaçları arttığı gibi, ülkenin ekonomik koşullarında paranın alım gücünün de en azından enflasyon oranında değer kaybına uğramış olduğu bilinen bir gerçektir....

          Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada, boşanma ilamı ile hüküm altına alınmış olan yoksulluk ve iştirak nafakalarının yetersiz hale geldiği ileri sürülerek; nafakaların artırılması talep edilmiştir. Mahkemece; davalının ekonomik ve sosyal durum araştırmasının yapılamadığı, davacı tarafından da davalının ekonomik ve sosyal durum araştırmasına esas bir adresinin bildirilmediği, bu nedenle davanın kanıtlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece kısa kararda "davalı-karşı davacının iştirak nafakalarının artırılması talebinin reddine" karar verildiği halde, gerekçeli kararda bu talep yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamak suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. (HMK m. 298/2) Buna göre, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz/kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur....

              UYAP Entegrasyonu