WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun ilam konusu borcun ödendiğine yönelik başvurusu İİK'nun 33/1. maddesine dayalı olarak yapılmış itfa itirazı niteliğindedir. Somut olayda; borçlu tarafından itfa hususunda delil olarak sunulan 16/05/2012 tarihli "Makbuz ve Anlaşma" başlıklı tutanakta, ilamla hükmedilen 50.000 USD'nin 40.000 USD'lik tutarının ödendiği, kalan 10.000 USD'nin alacaklının banka hesabına ödeneceğinin imza altına alındığı, mahkemece, dayanak ilamda hükmedilen tazminatın 40.000 USD'si yönünden itfa itirazının kabulü ile 10.000 USD yönünden reddine, takibin 10.000 USD üzerinden devamına karar verildiği görülmektedir....

    İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde, mahkemece itiraz kabul edilir. Öte yandan, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin, takip konusu borçla ilgili olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun itfa itirazına dayanak olarak sunduğu 11.02.2014, 12.02.2014 ve 13.03.2014 tarihli banka havale dekontlarında, takip dayanağı bonoya ilişkin kısmi ödeme yapıldığına dair herhangi bir atıf bulunmamaktadır. Bu durumda itfa itirazına dayanak olarak sunulan bu belgeler, İİK'nun 169/a-1. maddesinde sayılan belgelerden değildir....

      -KARAR- Davacı vekili, müvekkiline ticari ilişkiden kaynaklanan borcunu malen itfa ve tasfiye etmek isteyen davalı firmanın, bunun için bir borç itfa ve garanti sözleşmesi yapılarak borcun nakden ödenmesinin mümkün olmaması halinde şirket ortağı ve yetkilisi olan diğer davalıya ait taşınmazın ifa yerine davacıya devir ve temlikini teklif ettiğini, davacının bu teklifi kabul etmesi üzerine taraflar arasında sözleşme imzalandığını ancak sözleşmedeki sürede borcu nakden ödemediklerini, keşide edilen ihtarnameye rağmen sözleşmeye konu taşınmazın devir ve tesliminin yapılmadığını iddia ederek, davalı ...’na ait davaya konu dairenin sözleşme gereğince hükmen davacıya devir ve temlikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Şubesi ile davacı şirket arasında düzenlenen 31.3.1992 tarihli belgede, davacının, ...Asliye Ticaret Mahkemesinin ..., ..., ..., ...esas sayılı dava dosyalarında vaki itirazlarını geri alarak, 15.2.1996 tarihi itibarıyla faiz dahil olmak üzere 169.540.232.197.- lira tutarındaki borcu kabul etmekle birlikte, borcun vade ve taksitlerinde ödenmemesi halinde belirlenen tazminatı ve ödemeyi ve itfa planına uyulmaması durumunda da icra takiplerine devam olunmasını kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmıştır. Şu hale göre, borcun belli bir itfa planı çerçevesinde ödenmesine dair şekil ve şartların belirlenmesine ilişkin söz konusu belgenin, sözleşmede bulunabilecek ana unsurları ve tipik özellikleri ihtiva ettiği ve bu haliyle karşılıklı icap ve kabulün yazılı olarak gerçekleştiği anlaşılmakla, belgenin herhangi bir şeyi tespite yarayan tutanak değil, mukavelename olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır....

          Başvuru bu hali ile İİK'nun 71/1. maddesine dayalı itfa iddiası olup, anılan madde uyarınca borçlu, “takibin kesinleşmesinden sonraki devrede” borcun ve fer’ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini “her zaman” icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilebilmesi için itfa şikayetinin İİK'nun 71. maddesinde açıklanan nitelikte bir belge ile veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur....

          Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede 3 nedene dayalı olarak takibin talikini ya da iptalini isteyebileceğini, bunların İtfa, İmhal ve Zamanaşımı olduğunu, davanın, itfa nedenine dayalı olup itfa, hukukumuzda genel anlamda borcun sona emesi durumunu ifade eden bir kavram olduğunu, İbra sözleşmesinin ise alacaklı ile borçlunun karşılıklı irade beyanları ile borcu kısmen ya da tamamen sona erdirmesi olup itfa kavramının içinde yer aldığını, dava konusu somut olayda ise alacaklı vekili ile müvekkili arasında bir ibra sözleşmesi yapıldığı ve özetle ' tahsil harçları hariç 20.11.2018 tarihine kadar tüm dosya borcuna karşılık 6.000,00- TL ödenmesi şartıyla' davacı müvekkilinin ibra edildiği Gaziosmanpaşa 5.İcra Müd.'...

          Şeker Fabrikası A.Ş. tarafından iş bu alacağının tahsilinden vazgeçildiği, bu doğrultuda vazgeçilen alacak tutarının özel karşılık hesabına alındığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 324. maddesi uyarınca özel karşılık hesabına alınan miktarın ticari zararla mı yoksa mâli zararla mı itfa edilmesi gerektiği hususunda talep edilen özelgeye süresinde cevap verilmemiş olması nedeniyle söz konusu miktarın zararla itfa edilemediği ve gelir olarak kaydedildiği, bu nedenle 2016 hesap dönemine ilişkin olarak ihtirazı kayıtla kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği, davacı tarafından "geçmiş yıl zararlarının da itfa kapsamında olduğu, ancak özelge talebine süresinde cevap verilmeyerek bu imkanın ortadan kaldırıldığı"nın iddia edildiği, 213 sayılı Kanun'un 324. maddesine göre, sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacakların, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınacağı, bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak 3 (üç) yıl içinde zararla itfa edilmediği...

            İİK'nun 33/1. maddesine göre; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. Anılan hüküm gereğince, itfa veya imhal iddiası; yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde, icra geri bırakılır. Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 33/1. maddesine dayalı icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı olup, örnek 4-5 numaralı icra emrinin borçlu vekiline 30.09.2015 tarihinde tebliği üzerine borçlu vekilinin 07.10.2015 tarihinde, takibe konu borç hakkında kısmi itfa itirazında bulunduğu, dolayısıyla borçlunun İİK'nun 33/1. maddesi hükmüne göre yasal yedi günlük sürede icra mahkemesinde dile getirdiği iddianın, İİK.'...

              "İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra Mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır." 2. fıkrasında "İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir." 4. fıkrasında ise borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır." hükümlerine yer verilmiştir. Bu kapsamda eldeki uyuşmazlığa gelince; borçlunun İstanbul 5....

                Somut olayda, takip dosyasında icra emrinin borçlu vekiline 29.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin yukarıda anılan yasal (7) günlük süreyi geçirdikten sonra, 15.06.2015 tarihinde itfa itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır.O halde, mahkemece, itfa itirazının süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu