Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/504 esas ve 2019/219 karar sayılı kararı ile davacının itfa edilmediğinden söz ettiği 9.100- TL'nin 10.600- TL olarak itfa edildiğini, takipten sonra ödediği 8.992- TL'nin de 4.500- TL'sinin itfa edildiğini, bu nedenle davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, icra müdürlüğünce 25.04.2019 tarihinde yapılan kapak hesabında davacının bu davada bahsettiği tüm ödemelerin dikkate alındığını, İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararında 25.07.2017, 10.08.2017, 16.09.2017 tarihinde yapılan 4.500- TL'lik ödeme mahsup edildiği halde icra müdürlüğünde 19.04.2019 tarihinde açtıkları talepte sehven aynı aylara ilişkin ödemelerin iki kez mahsubunu talep ettiklerini, sehven yapılan bu talebin mahkemece dikkate alınmasını talep ettiklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

Senedin teminat senedi olduğu iddiası ile ilgili olarak;HGK'nun 14.3.2001 tarih ve 2001/12- 233 sayılı kararı ile 20.6.2001 tarih ve 2001/112- 496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. İİK'nun 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir.Senetlerin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğunun senet üzerine yazılmak suretiyle ya da takip dayanağı senede açık atıf yapan İİK'nın 169/a-1. maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatlanamadığı anlaşıldığından davacının bu yöndeki davasının reddine karar vermek gerekmiştir. İtfa itirazına ilişkin olarak;İİK'nun 169/a-1....

İİK'nun 33. maddesinde "İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır." hükmü yer almaktadır. Borçlunun ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği anlaşıldığından mahkemenin red kararı vermesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yukarıda belirtilen nedenlerle; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm hukuka uygun bulunmuştur....

    DEĞERLENDİRME : Dava, İİK'nın 33/1. maddesi uyarınca icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa nedeniyle icranın geri bırakılması ismidir. İİK'nın 33/1. maddesinde, icra emrinin tebliği üzerine borçlu 7 gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verileceği düzenlenmiştir. HMK'nın 73, 81, 82, 83., Avukatlık Kanunu'nun 41., Tebligat Kanunu'nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır....

    Borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü, takip konusu senedin tamamen sahte olarak mı yoksa başka bir evrak imzalatılmak suretiyle imzalatıldığının belli olmadığı yönündeki iddiası, dolandırıcılık suçuna ilişkin olup, bu iddia dar yetkili icra mahkemesinde incelenemez. O halde, mahkemece imzaya itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken, düzeltilerek onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 19/12/2016 tarih ve 2016/8423 Esas - 2016/25614 Karar sayılı onama ilâmının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İcra Müdürlüğünün 2017/7042 Esas sayılı dosya borcunun taksitli ticari krediden kaynaklı 123.126,81 TL'lik kısım ve çek depo bedelinden kaynaklı 23.550,00 TL'lik kısım yönünden itfa nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği, alacaklının istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği görülmektedir. İİK'nun 149/a maddesi göndermesiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde de uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/2. maddesinde; ''İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir'' hükmüne yer verilmiştir....

        Maddesi gereğince itfa nedeniyle iflasın kaldırılması için 16/06/2020 tarihli dilekçe ile yapılan başvuru üzerine mahkemece davanın harca tabi olarak açılması gerektiğine hükmedildiğini, ara karardan dönülmesi talebinin de reddedildiğini, bu nedenle ayrı bir dava olarak dava açıldığını belirtmiş ve itfa sebebiyle HMK 182. Maddesi gereğince iflas kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. KABUL VE GEREKÇE : Dava, iflasın kaldırılması istemine ilişkin olup, talebin yasal dayanağı İİK. 182. maddesidir. Eldeki davada, davacı şirket hakkında Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin ... karar sayılı ilamı ile iflas kararı verildiği ve iflasın 23/12/2010 günü saat: 11:58 itibariyle açılmasına hükmedildiği, müflis şirketin tasfiye işlemlerinin Ankara .......

          Bu bakımdan icra mahkemesinde görülen şikayet dosyası da İİK 364. maddesi anlamında satışa engel bir dava olarak değerlendirilmediğinden icra emri iptali hakkında görülen davada karar kesinleşmeden satış yapılamayacağı iddiası yerinde değildir. İcra emri tebliğinin somut dosyada borçluya yeni bir itiraz hakkı tanımaması nedeniyle takip kesinleştiğinden icra dosyasından yapılan işlemler ve hacizlerin geçersizliği iddiası da süresinde olmayıp yerinde görülmemiştir. Şikayetçi tarafça borcun ödendiği yönünde itiraz ileri sürülmüş ise de, takip dayanağı ilama ilişkin kesinleşmiş bir yargı kararı mevcut olmadığından müdürlükçe satış işlemlerine devam edilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır....

          Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurarak, dayanak belgenin başlığında yer alan talimat, vekilin bir makbuz veya ibranameyi düzenlenmesine ilişkin talimat olmayıp, asilin imzaladığı ibranameyi icra takip dosyası ibrazına yönelik vekiline verilen talimat olduğunu, dayanak belge hakkında sahtelik iddiası bulunmadığını, belgenin kesin delil oluşturan geçerli ve kesin bir itfa ve ibra belgesi niteliği taşıdığını, belge başlığını ''avukatıma talimatımdır'' ibaresinin işçi olan müvekkilinin yanıltıcı olduğunu, ödenmediği iddiası ile senede karşı senetle ispat etmesi gerektiğini, dosya alacaklısının yapılan ödemeden sonra dosya borçlusu ile kandırmasının söz konusu olduğunu, ödenen bedelin istirdadı ile kötü niyet tazminatı hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dava, 2 adet bonoya dayalı kambiyo yolu ile takipten dolayı, borcun itfa ve ibra edildiğinden bahisle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. HMK'nun 355....

            CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin takibin geri bırakılmasını sağlayacak bir belgeye dayanmadığını, davadaki itfa iddiasının taraflar arasında akdedildiği ifade edilen tediye makbuzu isimli belgeye dayandırıldığını, bu belgenin ilamlı icranın geri bırakılmasına imkan sağlayan bir niteliğinin bulunmadığını, sunulan belgeler altındaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, belge itfa niteliğinde bir belge olmadığından mahkemece imza incelemesi yapılabilmesinin mümkün olmadığını, borçlunun ödeme iddiasını kabul etmediğini, işveren tarafından işçilere yapılacak ödemelerin banka aracılığı ile yapılmasının yasal bir zorunluluk olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

            UYAP Entegrasyonu