Başvuru bu hali ile İİK.nun 71.maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazıdır. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bir diğer anlatımla takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı süreye tabi değildir. O halde mahkemece, öncelikle duruşma açılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra, borçlunun haricen ödemeye ilişkin olarak sunduğu 01.9.2013 tarihli belge alacaklıya gösterilip beyanı alındıktan sonra, sonucuna göre İİK'nun 71. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
. - 2012/6 K. sayılı kararına dayalı olarak ilamlı icra takibine başlandığı, ... 4-5 nolu icra emrinin borçluya 17.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal 7 günlük süreden sonra 28.11.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak, ilama konu borca ilişkin takip tarihinden önce kısmi ödemeler yaptığını ileri sürerek itfa itirazında bulunduğu, mahkemece, davanın kabulü ile fazla talep edilen nafaka ve kira alacağına ait 4.490-TL ile faiz alacağına ait 550,68-TL yönünden icra emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir. Başvuru bu hali ile İİK. nun 33/1.maddesine dayalı olarak icra emri tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazıdır. İİK'nun 33/1.maddesi uyarınca icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı 7 günlük süreye tabidir. Borçlunun icra emri tebliğinden sonra icra dosyasına yaptığı ödemeler ise icra müdürlüğünce yapılacak hesap tablosunda değerlendirilecek bir husustur....
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, nafaka borcunun ödendiği itirazı yanında icra emri tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin şikayette de bulunduğu halde, mahkemece; icra emri tebligatının usulsüz olup olmadığı hakkında bir değerlendirme yapılmadan davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.O halde mahkemece; öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayet incelenerek, tebligatın usulsüz olduğu ve buna ilişkin şikayetin de süresinde yapıldığı sonucuna varılması halinde, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilerek usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre itfa itirazının süresinde olması durumunda, borçlunun ödeme itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda, borçlunun şikayet dilekçesinde borcun ödendiğini ileri sürdüğü 16.7.2013 ve 22.7.2013 tarihleri, borçluya ödeme emri tebliğ tarihi olan 16.5.2013'ten ve dolayısıyla takibin kesinleştiği dönemden sonrasına ait olup, başvuru bu hali ile İİK'nun 71. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazıdır. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bir diğer anlatımla takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı süreye tabi değildir....
Borçlunun talebi; İİK'nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazına ilişkindir. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. O halde mahkemece, takip borçlusunca icra dairesine yapılan ödemeler değerlendirilerek, itfa itirazı yönünden, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi dikkate alınmak suretiyle, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılıp Yargıtay denetimine elverişli rapor aldırılarak, icra takip dosyasında fazla ödenen bir paranın olup olmadığı tespit edildikten sonra şartları oluşmuş ise icranın geri bırakılması ile varsa fazla ödemenin borçluya iade edilmesine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlu tarafından icra emri tebliğinden önce borcun zamanaşımına uğradığına ve itfa edildiğine dair itirazın 7 günlük süreye tâbi olduğu ve davanın süresinde açıldığı belirtilerek hüküm temyiz edilmiştir. İİK'nun 33/1. maddesinde; ''İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir'' hükmüne yer verilmiştir. Borçlunun başvurusu, bu hali ile İİK'nun 33/1. maddesine dayalı, icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa ve zamanaşımı itirazı olup, borçlu tarafından, icra emrinin tebliği üzerine yasal yedi günlük süre içinde icra mahkemesine başvurulmuştur.O halde, mahkemece, bu kapsamda inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, İİK'nun 71. maddesi değerlendirilerek, yanılgılı nitelendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İİK'nun 169. maddesine göre, borçlu, aynı Kanun'un 168/5. maddesi kapsamında, borçlu olmadığı, borcun itfa edildiği, mehil verildiği, alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki itirazlarını sebepleri ile birlikte ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine bildirir. Borçlunun bu başvurusu üzerine, icra mahkemesi, İİK.nun 169/a-1. maddesi gereğince itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. Somut olayda başvuru, takibin kesinleşmesinden önceki zamanaşımı itirazı niteliğinde olup, anılan madde gereğince mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilemez....
İlk derece mahkemesi; davacı/borçlunun saşvurusunun İİK'nın 33. maddesine dayalı takipten önceki dönemi ilişkin itfa itirazı olduğu, icra emrinin 13/08/2020 tarihinde tebliğ edilmesine karşın 06/11/2020 tarihinde davanın açıldığı, davanın süresinde olmadığı gerekçesi ile davanın süre yönünden reddine karar vermiştir. Davacı/borçlu vekili istinaf dilekçesinde; icra mahkemesine yapılan başvurunun süresiz şikayet kapsamında deerlendirilmesi gerektiğini, zamanaşımı için şikayet süresi olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İİK'nın 33/1. maddesinde "İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir..." düzenlemesine yer verilmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 71/1. maddesi uyarınca takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa nedeniyle takibin iptali istemine ilişkindir. Aydın İcra Müdürlüğünün 2019/44163 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından davacı hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takip olduğu, ödeme emrinin davacıya 13/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği ve davacının bir kısım mallarına haciz işlemi uygulandığı görülmüştür. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Takibin kesinleşmesinden sonraki itfa itirazı süresiz olarak ileri sürülebilir....
Somut olayda, borçluların itfa itirazında bulunduğu belgede takip dayanağı belgeye bir atıf olmadığı gibi, belgedeki imza da borçlu tarafından ikrar edilmemiştir. Bu nedenle itfa itirazının ispatlandığı kabul edilemez. O halde 5.0000 Euro'ya ilişkin itfa itirazının reddi yerine kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, borca itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmü yer almaktadır. Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca kabul edilen miktar ve fer'ileri için takibin durdurulması yerine, takibin iptali yönünde hüküm tesisi de doğru bulunmamıştır....