Mahkemece veraset belgesi verilmesinin nüfus kayıtlarıyla mümkün olduğu, miras bırakanın doğum ve ölüm tarihlerinin bilinmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru olmadığı gibi hükmün gerekçesi de yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 30.maddesinde doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde, gerçek durumun her türlü delille kanıtlanması mümkün olduğu belirtilmiştir. Bu olgu gözetildiğinde miras bırakanın nüfusta kayıtlı olmaması başlı başına irs ilişkisinin kurulamadığı sonucunu doğurmayacağından, davanın reddini gerektirmeyeceği kuşkusuzdur. Somut olayda davacı; miras bırakan ... kızı ...'un halası olduğunu ve bu kişinin nüfusta kaydının bulunmadığını, babası tarafından mirasçılık belgesinin alındığını, miras bırakana ait taşınmaz hissesi olduğunu belirtmiştir....
DAVA TÜRÜ :Nüfusta İrs ve Nesep Tashihi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle * davanın 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi gereğince açılıp hükme bağlandığının anlaşılmış bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.12.2006...
Ve 494 vd maddesi hükmünde bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. madde hükmünde de doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir....
nin nüfusa kaydı yaptırılmadan vefat ettiğini, murisin 774, 776, 308 ve 336 parsel sayılı taşınmazlarda tam veya hisseli olarak malik olduğunu, adı geçen taşınmazlardaki yazım yanlışlıkların giderilmesi amacıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/161 Esas sayılı tapuda isim tashihi davası açtıklarını belirterek nüfusa kayıt edilmeden ölen muris ...'nin mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı ile muris arasındaki irs bağının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre, başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur....
O halde, Medeni Yasanın 282. ve devamı maddeleri gereği ırs ve nesebe ilişkin uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Ümraniye 2. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17/07/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada Sakarya 1. Aile ile Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; davacının nüfus kaydının iptali ile annesinin kızlık hanesine ... adı ... ve ... adı ... olarak tescili istemine ilişkindir. Aile Mahkemesi; davanın nüfusta ... adı düzeltilmesi davası olduğu gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesi ise;davanın nesebe ilişkin bulunduğunu gerekçe göstererek görevsizlik kararı vermişlerdir....
Somut olayda davacı ...’nin , davalı ... . ile kardeş oldukları, davalılar ...ile ...’nin çocukları olan ve anılan davalılar üzerine kayıtlı bulunan davalı ... .’nin yanlışlıkla davacıların nüfusuna da kayıt edildiği belirtilip, davacılar üzerindeki mükerrer kaydın iptali ile davalılar üzerindeki kaydın bu şekilde düzeltilmesi istenmiştir. Dava bu niteliğiyle nesebe ilişkin olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medeni Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nin 21. ve 22. maddeleri gereğince Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 21.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacılar murisi ...'in verasete esas nüfus kayıt örneği ile davalılar ya da murislerinin davacıların murisi arasında irs ilişkisi bulunup bulunmadığını gösterir nüfus aile kayıt tablolarının nüfus müdürlüğünden getirtilerek dosyasının içerisine konulması, bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 11.04.2013 gününde oy birliği ile karar verildi....
Mahkemece verilen kararın deliller ve gerekçe bölümünde, dava konusu taşınmazın ... tarafından kullanıldığı ve kayıt maliki ... oğlu ... ile aralarında irs ilişkisinin bulunduğu, aynı zamanda buna ilişkin nüfus kayıtlarının bulunduğu belirtilmiş ise de dosya içerisinde yer alan belgelerden bu bağın kurulduğuna yönelik varılan sonuç doğru değildir. 3302 ada 64 parsel (eski 2301) sayılı taşınmaz başında bozma ilamı öncesi ve sonrası yapılan keşifte mahalli bilirkişiler, tapu kayıt malikini tanımadıklarını, taşınmazın fiilen ... ... torunu ... tarafından kullanıldığını beyan etmişlerdir. Dosya içerisine alınan ... oğlu 1913 doğumlu ... ... ...'a ait nüfus kaydı, jandarma paylaşım sisteminden alınan ... oğlu 1968 doğumlu ...'a ait kimlik bilgileri ile UYAP sisteminde yer alan nüfus kayıtları incelendiğinde; ...'ın ... ... ...'ın torunu olduğu ancak ... ... ... torunu ... ile tapu kayıt maliki ... oğlu ... arasında geçerli bir irs ilişkinin belirlenmediği anlaşılmaktadır....
in nüfus kütüğüne kayıtlı olup ortada nesebe ilişkin bir uyuşmazlığın bulunmadığına, küçük ...'in Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinden verilen 12.11.2010 günlü sağlık kurulu raporunda yedi yaşında olduğu bildirildiğine ve nüfus kaydından adı geçenin hastanede doğduğu anlaşıldığına göre; mahkemece, tüm kanıtları toplanıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....