Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, öncelikle taraflar arasında görülen muris muvazaasına dayalı tapu iptal- tescil kararının kesinleşmesini bekledikten sonra eğer muvazaa iddiası kesinleştiği takdirde kötüniyetli zilyet olan davalı hakkında talep gibi murisin ölüm tarihi olan 29.06.2002 tarihinden itibaren, aksi halde yani muvazaa iddiasının kesinleşmediği durumda ise tapu iptal-tescil davasının dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği 18.07.2003 tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Asliye Ceza Mahkemesinde bu nedenle kamu davası açıldığını, yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu belirterek, dava konusu bağımsız bölümün tapusunun ve dava konusu aracın kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa iddiası kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava konusu taşınmazın ve aracın dava dışı ... tarafından davalıya devredildiği anlaşılmaktadır. Davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulamaz....

      Bilindiği üzere, pay oranında tapu iptal ve tescil istekli davalarda iptal edilecek olan tapu kaydı, davacıların veraset ilamındaki payı oranında olup, iptal edilen bu miktarın pay oranında tesciline karar verilmelidir. Bu nedenle tapu kaydının iptali ile gereği yokken talep aşılmak suretiyle davalı adına miras payı oranında yeniden tescil hükmü kurulması doğru olmamıştır. Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün ( 1. ) bendin hüküm yerinden tamamen çıkarılarak yerine (1.) bent olarak “...... İli ... İlçesi ......

        HUKUK DAİRESİ Dava, kesinleşmiş mahkeme kararı ile lehine tapu iptal- tescil kararı verilen taşınmazın kayıt maliki davalı tarafından diğer davalılara muvazaalı olarak devredildiği iddiasıyla açılan tapu iptal- tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davalılar arasındaki temliki tasarrufu mutlak muvazaa nedeniyle geçersiz olduğu kabul edilerek davacı lehine tapu iptal- tescil kararı verilmiş, aynı yöndeki gerekçe ile istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince reddedilmiştir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevsizlik ilamı ile Dairemize gönderilmiş olduğundan, 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasanın 21. maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60/3 maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine, 25/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

          Davalı adına kayıtlı mezkur taşınmazların tapu kaydının iptaline ve miras payları oranında müvekkiller adına tapuya tesciline, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; muvazaa nedenli tapu iptal davasında davacı T1 davacı sıfatının olmadığını, T1 T6'ın oğlu olmadığını, T1 Yakup Can'ın oğlu T6'ın torunu olduğunu, nüfusta yanlış tescil edildiğini dedesinin oğlu olarak göründüğünü, bu nedenle davanın davacı sıfatı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, iptali istenen taşınmazların gerçek bedelle tarafına satıldığını, herhangi bir muvazaanın söz konusu olmadığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddini savunmuştur....

          Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir....

            Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki açıklamalara göre dava niteliği itibari ile TBK'nun 19. Maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öteye gitmemektedir. İİK'nun 277. Maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeni ile hakları ihlal olunan ve zarar gören 3....

              Öte yandan, 1.4.1974 gün ve ½ sayılı İBK’nda sözü edilen muvazaa sebebine dayanan iptal davaları bir süreye tabi değildir. Muvazaa iddiaları zamanaşımına uğramaz. “...Muvazaa iddiasına dayalı davaların da zamanaşımına ve hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği yargısal uygulamayla benimsenmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 22.6.1983 gün ve 479/719 sayılı kararında da belirtildiği üzere muvazaa sebebinin ortadan kalkması veya bir zamanın geçmesi ile görünürdeki işlemin geçerli hale gelemeyeceği kuşkusuz bulunduğundan, muvazaa iddiası her zaman ileri sürülebilir. Bu nedenle muvazaa iddialarında zamanaşımı kabul edilmemiştir. Öyle ise yasanın kişilere tanıdığı bir hakkın kullanılması da kötü niyetle bağdaştırılamaz. Kaldı ki, işlemin muvazaalı olduğunun belirlenmesi durumunda işlemin tarafı olan kişiler iyi niyetli olamayacakları gibi süre geçmekle de iyi niyetli kabul edilmelerine yasal olanak bulunmamaktadır...”...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı ...’nin maliki olduğu 289 parsel sayılı taşınmazdaki payını 1961 yılında davalıların murisi Ayşe’ye satış göstermek suretiyle adına tescilini sağladığını, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, muvazaa koşullarının bulunmadığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazdaki temliki işlem nedeniyle muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                İlk Derece Mahkemesince, muvazaa iddiasının sabit olduğu ancak temlik tarihinde taşınmazın arsa niteliğinde olduğu, davalının taşınmazı müteahhide vererek inşaat yaptırdığı ve 1, 5, 6 ve 11 no'lu bağımsız bölümleri kendi adına tapuda tescil ettirdiği gerekçesi ile tapu iptal tescil isteminin reddine, taşınmazın dava tarihindeki arsa değeri olan 505.000,00 TL’den davacıların miras payına isabet eden 189.375,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş, kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2....

                  UYAP Entegrasyonu