"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması ve İhtiyati Tedbir Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava konusu taşınmazla ilgili ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibine ilişkin ... İcra Müdürlüğünün 2009/2448 esas sayılı takip dosyasının incelenmesi gerekli görüldüğünden eklenerek birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 20.03.2013(Çrş.)...
TMK’nın 193. maddesi dikkate alındığında kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi Türk Medeni Kanunu felsefesi içinde kabul edilmişken, aynı Kanunun 194. maddesi ile bu kurala istisna getirilmiş, aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması esası kabul edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, konutun aile konutu vasfı bulunduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir....
KARŞI OY YAZISI Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayanan aile konutu nedeniyle ipoteğin kaldırılması davalarında; davacı eş taşınmazın ipotek işlem tarihinde aile konutu olduğunu, davalı taraf( ipotek işleminin tarafı olan diğer eş ve onunla işleme girişen kişi veya tüzel kişilik) ise, işlem sırasında davacı eşin açık rızasının mevcut veya mevcut sayılması gerektiğini her türlü delille bu arada fiili karineyle de kanıtlama olanağına sahiptir. Davacı eş gösterdiği delillerle işlem tarihinde ipotek işlemine konu taşınmazın aile konutu olduğunu kanıtlamıştır. Kaldı ki, davalıların taşınmazın aile konutu olmadığı şeklinde bir itirazları da bulunmamaktadır. Davalı eş ve onunla ipotek işlemini yapan banka ise, davacının açık rızasının mevcut veya mevcut sayılması gerektiğini kanıtlayamamıştır. Davalı banka araştırmaya yönelik özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinden; Türk Medeni Kanununun 1023. maddesindeki iyiniyet korumasından yararlanamaz....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhi Konulması-İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz eden davalı .... temyiz dilekçesi ekinde ipoteğin kaldırıldığına dair bir takım belgeler sunmuştur. Dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılıp kaldırılmadığı, kaldırıldı ise hangi tarihte kaldırıldığını gösterecek şekilde tapu kaydının getirtilerek dosyaya eklenmesi için mahalli mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi.24.04.2014(Prş.) İşin müzakeresinden ve kararın oluşumundan sonra Başkan Vekili ...'ın, 28.04.2014 günü ölümü sebebiyle kararı imzalaması mümkün olmamıştır (...m.299).06.05.2014...
CEVAP Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının öncelikle taşınmazın aile konutu olduğunu ispat etmesi gerektiğini, taşınmaz üzerinde aile konutu şerhinin bulunmadığını, davanın hukuki dayanaktan yoksun ve iyi niyetten uzak olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davada davalılardan ... adına kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı ... lehine birinci ve ikinci derecede ipotek tesisi gerçekleştirildiği, davacı eş ...'nin açık rızasının alınmadığı, davaya konu taşınmazın davacı ... ile davalı ...'ın aile konutu olduğu ve aile konutu olarak kullanıldığı, davalılar tarafından davacı eş ...'...
Gerçekleşen bu durum karşısında aile konutu şerhi davasının açıldığı tarih itibarıyla davacı eşin dava açmakta haklı olduğu göz önüne alınarak aile konutu şerhi konulması davası yönünden; kendini vekil ile temsil ettiren davacı mirasçısı yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi ve davalı bankanın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu aile konutu şerhi konulması davasında davalı banka yararına yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi ... olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1....
İstinaf Sebepleri Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; ipotek tarihi itibari ile taşınmazın aile konutu olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, tapuda aile konutu şerhi olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, iyi niyetinin korunması gerektiğini, anılan taşınmazda birden fazla konut olduğunu ve tek bir aile konutu olmadığını, belediye kayıtlarında ve ruhsat planında bu durumun sabit olduğunu, taşınmazın iki ayrı mesken olarak kullanıldığını, iki giriş kapısı olduğunu, takipte taraf olmayan üçüncü kişinin, aile konutu şerhine dayanarak satışın durdurulması isteminde bulunmasına da yasal imkan bulunmadığını, Türk aile yapısına göre, bir eşin taşınmazını firmanın borçlarının güvencesini oluşturmak üzere ipotek vermesi halinde bundan diğer eşin haberdar olmaması hayatın olağan akışına da uygun olmadığını, taşınmazın satış işlemlerinin mahkemece tedbiren durdurulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, hükmün tamamı...
Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu nedenle, aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir. TMK’nın 193. madde hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış ise de TMK’nın 194. maddesi hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava konusu dairenin edinilme tarihi ile ipotek tesis tarihi arasında aile konutu olarak kullanıldığına ilişkin davacı tarafça delil gösterilmediği ve taşınmazın aile konutu niteliğinin ıspatlanmadığının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi...
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “direnme gerekçesinde” açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Kanunu 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur....