olmadığı gibi daha sonra da yapılan bu işleme muvafakat etmediğini, müvekkilinin daha sonra evin üzerine ipotek konulduğunu Samsun 5.Noterliğinin 07/03/2017 tarih ve 3789 yevmiye nolu ihtarnamesinin ortak ikametgaha gönderilmesi ile öğrendiğini, ipotek koyulan gayrimenkulün aile konutu vasfında ve aile konutu olarak yıllardır kullandığını, aile konutu vasfındaki gayrimenkulde ipotek koyulurken müvekkilinin muvafakatinin alınsı gerekirken muvafakati alınmadan yapılan ipotek tesisi işleminin kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin eşi ve çocuklarının aile konutu olan Samsun ili, Atakum ilçesi, Atakum Mah., 94 ada, 20 parsel sayılı taşınmazın 22 numaralı bağımsız bölümü üzerine müvekkilinin muvafakati olmadan davalı kooperatif lehine diğer davalı eş tarafından tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına, bağımsız bölüm üzerine aile konutu şerhi işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dava, aile konutundan kaynaklı ipoteğin kaldırılması, tapu iptal tescil ve aile konutu şerhi konulması davasıdır. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine, aile konutu şerhi konulmasına, taşınmazın davalı banka adına olan tapu kaydının iptali ile davalı T5 adına tapuya kayıt ve tesciline kayıt verilmiş, davalı banka tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh "kurucu” değil “açıklayıcı" şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sırınlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir....
HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; İlk derece mahkemesince dava konusu taşınmazın Davalı Lokman adına olan tapusunun iptaline ve davalı Mustafa adına tesciline karar verildiği halde davalı Lokman'ın kararı istinaf etmediği görülmüştür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz”. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahî aile konutudur....
İpoteğin eş rızası alınmadan tesis edildiği yönündeki davalarda öncelikle ipoteğin tesis edildiği tarihte o taşınmazın aile konutu olarak kullanılıp kullanılmadığının tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerekir. İpoteğin tesis edildiği tarihte davacı ve davalı eşin mernis adreslerinin bu taşınmaz olup olmadığının araştırılması, bu taşınmaz değilse bile bu konutta fiilen yaşamış olup olmadıkları, bu taşınmazın ipotek tarihindeki durumunun tespiti ve tarafların bildirdikleri tanıkların keşif mahallinde dinlenerek ipotek tarihinde aile konutu olup olmadığının ipoteğin tesis edildiği tarihte aile konutu olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi zorunludur....
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “direnme gerekçesinde" açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Kanunu madde 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "Konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahî aile konutudur....
a yapılan satış ve devir işleminin iptali ile taşınmazın önceki malik eş adına tescil istemine ilişkin davasının incelenmesinde;satış işleminin yapıldığı 09.03.2018 tarihinde davaya konu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı ve devir yapılırkan davacı eşin rızasının alınmadığı, dava konusu taşınmaz yönünden diğer eşin açık rızası alınmadan yapılan 09.03.2018 tarihli satış ve devir işleminin 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesine aykırı olması nedeniyle iptali ile taşınmazın davalı eski malik ... adına tesciline; davacının üçüncü talebi taşınmaza aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davasının incelenmesinde; davacının, aile konutu şerhi konulması davasının dinlenilebilmesi için, tapu iptal tescil davasının kesinleşmesi gerektiği, aksi takdirde aile konutu şerhi konulması davasının incelenmesi hukuken mümkün olmadığı, o halde aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davanın, tapu iptali ve tescil davasından tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilmesi, tapu iptali ve tescil dosyasının bekletici...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte, borçlunun eşi olan üçüncü kişinin, satışa konu taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunduğunu bu nedenle taşınmaz üzerine muvafakati olmadan konulan ipoteğin geçersiz olduğunu ileri sürerek satışın durdurulması ve ipoteğin fekki talebi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır. T.M.K. nun 194.maddesi; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmünü içermektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Üzerindeki İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerine, davacının rızası alınmaksızın davalı banka (daha sonra davalı bankanın temliki nedeniyle davalı taraf ... olmuştur) lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkin olup, mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde ipotekten önce aile konutu şerhinin bulunmadığı, ipotek alacaklısı bankanın kötüniyetli olduğunun ispatlanmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Dava konusu taşınmazın ipotek tarihi itibariyle aile konutu olduğu, taşınmaz üzerinde hak sahibi tarafından, Türk Medeni Kanununun l94/1. maddesi gereğince davacı eşin açık rızası alınmadan, ......
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı Turan Yıldırım vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme gerekçeli kararında; davacı eşine evin üzerine ipotek konulmasına açık rıza verdiği hususunun ispat edilemediği anlaşıldığını şeklinde yazıldığını, tanıklar davalı Turan'ın iyiniyetli olduğundan bahsetmişlerse de davalının iyiniyet iddiası dinlenmediğini, aile konutu olduğu davacı tarafından ispat edilen taşınmazın üzerine davalı lehine konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilerek hüküm kurulduğu şeklinde kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, aile konutu şerhi bu tesisten çok sonra 11.10.2017 tarihinde davacı tarafından konulduğunu, davalı müvekkilinin ipotek tesisi söz konusu taşınmazda her hangi bir aile konutu şerhi bulunmadığından bu taşınmazın aile konutu olduğuna dair herhangi bir bilgisinin bulunmadığını, verilen mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazda ipotek tesis edilirken aile konutu şerhinin bulunmaması, müvekkilinin bir banka veya kurum...