İcra Müdürlüğü'nün 2016/8887 Esas sayılı dosyası üzerinden ipotek alacaklıları ile iyilikle taşınmaz üzerindeki ipoteğin çözülemediğini, karşı tarafın tebligatı usulüne göre almasına rağmen ipoteği çözmekten kaçındığını, ipotek bedelinin ödenmesine rağmen gayrimenkul üzerindeki ipoteğin kalkmaması sonucu mahkemece karar verilerek ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı asil tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, davalı bankanın 25.03.2011 tarihinde ipotek tesis ettiği taşınmazı, ipotek ile birlikte 02.08.2011 tarihinde satın aldığını, kredi borcunun ödenerek kredinin kapatıldığını, ipoteğin fekki talebinin davalı banka tarafından kabul edilmediğini ileri sürerek, taşınmazı üzerindeki davalı bankanın ipoteğinin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ipoteğin sadece konut kredisinin teminatı olarak alınmış bir ipotek olmayıp borçlunun banka nezdinde doğmuş ve ileride doğması muhtemel tüm borçlarının teminatı olarak alınmış bir üst sınır ipoteği olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, ipotek bedeli 326,26 TL olarak güncelleştirilmiş, bu bedel depo ettirilerek ipoteğin terkinine karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Bilindiği üzere ipotek, kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan, sınırlı bir ayni haktır. Taraflar mevcut ipoteği iradeleriyle tapuda yapacakları işlem sonucu kaldırabilecekleri gibi, bir tarafın terkine rıza göstermemesi halinde ipotek bedelinin ödenmesi koşulu ile kaldırılmasını mahkemeden de isteyebilir. Somut olaya gelince; davalı yararına 01.06.1987 tarihinde tesis edilen kanuni ipotek, 5.400 TL bedellidir. İpoteğin, imar uygulaması sebebiyle davalının maliki olduğu taşınmazdan bir miktarın davacı taşınmazına ilavesi zaruretinden kaynaklandığı görülmektedir....
Takip dayanağı; 12.12.2007 tarih 27514 yevmiye nolu ipotek akit tablosu incelendiğinde "....12 aylık toplam 135.000TL ,borcunun teminatı olarak ... lehine 1.derecede, faizsiz olarak ve fekki bildirilinceye kadar süre ile" ipotek tesis edilmiş olduğu ve ipoteğin kesin borç ipoteği (karz ipoteği) olduğu anlaşılmıştır. İpotek akit tablosundaki “faizsiz olarak ve fekki bildirilinceye kadar süre ile” açıklaması, mevcut alacağa faiz istenebilmesinin bir bildirimle borçlunun temerrüde düşürülmesi gerektiği şartına bağlandığı anlamındadır. Zira, Borçlar Kanunu'nun 117/2.maddesinde yer alan borcun ifa edileceği gün (vade tarihi) sözleşmede yer almamıştır. Bu durumda, borçlunun temerrüdünün ne zaman gerçekleştiğinin saptanmasında Borçlar Kanunu'nun 117/2.maddesinin(818 Sayılı BK'nun 101/1.maddesi); “muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü dikkate alınmalıdır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : İpotek Bedelinin Güncellenmesi, Tahsili ve İpoteğin Fekki KARAR : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17/02/2021 tarih ve 2009/25 Esas, 2021/77 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü. İDDİA VE İSTEK: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; "İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, Tepekule Mahallesi, 31550 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olup, üzerinde 05/03/1986 tarihli davacı lehine 5.700 TL bedelli imar ipoteği bulunduğu, bu bedelin paranın alım gücünün düşmesi karşısında değerini yitirdiğini" iddia ederek, ipoteğin güncel bedelinin tespit, tahsili ile ipoteğin fekkine karar verilmesini istemiştir....
Tapu Sicil Müdürlüğüne hitaben yazılmış 30.07.2009 tarihli İpotek Fekki yazısını Tapu Sicil Müdürlüğüne göndererek ipoteği kaldırdığı, aynı taşınmazın sanık ...'...
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın husumet ehliyetinin bulunduğunu, müvekkili bankanın ipoteğin fekki için yapılması gereken tüm işlemleri yapmış olup, davalı bankann tarafından usulünce işlem yapılmamış ve davalı banka yatırılan paranın hesaptan çekilmesine sebep olduğunu, Müvekkili banka tarafından 23/06/2017 tarihinde davalı bankaya ipoteğin fekki hususunda yazı yazılmış ise de davalı bankanın ipotek fek taahhütlerinin 06/02/2017 tarihine kadar geçerli olduğundan bahisle ipoteği fek etmekten kaçındığını, davalı bankanın ipotek fek taahhüt yazısında açıkça "ödeme tarihinin gecikmesi durumunda kapama bakiyesi değişeceğinden güncel tutar için bankamızdan teyit almanızı rica ederiz" şeklinde ifade edilmiş olup açık bir şekilde 06/02/2017 tarihinden sonra ödeme olsa dahi ipoteğin fek edeceğinin beyan, kabül ve taahhüt edildiğini, buna müteakip davalının çekilen ihtarnameye rağmen ipoteği fek etmediğini beyan ederek, ilk derece Mahkemesince verilen...
Görüldüğü üzere, taraflar arasında düzenlenen kesin borç ipoteği, takip konusu taşınmaza 37.500,00 TL bedel yüklenerek “bila faiz ile fekki bildirilinceye kadar” ibareleri ile kurulmuştur. İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte kesin borç ipoteğine dayanılmış ise, eş söyleyişle, doğmuş bir alacağın temini için düzenlenen ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcunu ihtiva ediyorsa, başvurulacak yol, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip olup, bu durumda 2004 sayılı İİK’nun 149. maddesi gereğince borçluya ve taşınmaz sahibi üçüncü şahsa birer icra emri gönderilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 19.09.2012 tarih, 2012/12-708/579 sayılı ilamı)....
Diğer bir ifadeyle taraflar, anapara ipoteği ile güvence altına alabilecekleri miktarı belirli bir alacağı da üst sınır ipoteği ile güvence altına alabilirler. Bu durumda, miktarı belirli bir alacak için kurulmuş ipoteğin, anapara ipoteği mi yoksa üst sınır ipoteği mi olduğu sorunu ortaya çıkabilir. Sorunun çözümünde, tarafların ipotek sözleşmesinde kullanmış oldukları ibarelerden ve tarafların iradelerinin yorumlanmasına yardımcı nesnel ölçütlerden (faiz şartı gibi) yararlanılabilir. Tarafların iradelerinin açık olmaması hâlinde ipoteğin çeşidi güvence altına alınan alacağın miktarının belirli olup olmamasından hareketle belirlenmelidir. (Atilla Altop, Anapara İpoteği- Limit (Üst Sınır) İpoteği Ayrımının Uygulamaya Yansıyan Sonuçları, Aysel Çelikel’e Armağan, 1999- 2000, s. 37, 38). (Bknz....
Gerçekten, Türk Medeni Kanununun 875. maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alır. Alacaklı, ipoteğin fekki için anaparanın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebileceğinden, ipoteğin kaldırılmasına ancak anaparanın, gecikme faizinin, icra takibi yapılmışsa takip giderlerinin ödenmesi halinde karar verilebilir. Dava konusu ipotekler kesin borç (karz) ipoteği olmayıp imar uygulaması nedeniyle konulan kanuni ipotek olduğundan ve davada kanuni ipoteğin terkini talep edildiğinden terkin halinde ödenecek bedel davacının taşınmazına davalıya ait taşınmazdan imar parseli oluşturabilmek için kaç m² yer eklenmiş ise o miktardaki yerin dava tarihindeki rayiç değeri belirlenerek bu bedelin depo ettirilmesinden sonra ipoteğin kaldırılmasına karar verilecektir....