WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı Tasfiye Memuru vekili; tasfiye edilerek bilançosu sıfırlanan şirketin herhangi bir alacağının mevcut olmadığını, mevcut bulunmayan bir alacak için ipoteğin fekki hususunda şirketin ihyasının istenemeyeceğini, ipoteğin hükümsüz olduğunu, dolayısıyla davacıların şirketin ihyasını değil ipoteğin hükümsüzlüğünü talep etmelerinin gerektiğini, davanın usulune ve HMKya aykırı açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacılara miras yolu ile irsen intikal ettiği belirtilen taşınmazlara ilişkin tedavüllü tapu kaydı ve ipotek akit tablosuna göre dava dışı ......

    Şikayetçi ipotek borçlusu, mahkemenin 2013/78 Değişik İş sayılı dosyasında ipotek borçlusunun talebinin kabul edilerek ... İli Merkez Sebil Mahallesi 6026 Ada 3 Parsel sayılı taşınmazdaki ipoteğin fekkine karar verildiğini, ancak ipotek konulan ana taşınmaz olan 525 Ada 23 Parsel sayılı taşınmazın numarasının Tapu Müdürlüğünce 1028 Ada olarak değiştirildiğini ve sonrasında İmar Yasası'nın 18. maddesi gereğince bu taşınmazın 3 adet parsele dönüştürülerek 6026 Ada 3, 4 ve 9 parsel numaralarını aldığını öğrenmeleri üzerine, 4 ve 9 numaralı parsellerdeki ipoteğin de kaldırılması için icra müdürlüğüne yaptıkları başvurunun reddi üzerine, icra mahkemesine başvurarak bu parseller yönünden de ipoteğin fekkini talep ettiğini, mahkemece, ipotek bedelinin şikayetçi tarafından icra dosyasına depo edilerek ......

      in 35.000,00TL limitli konut finansman kredisi kullandığının, borç bakiyesinin ise 28.000,00TL olup 19/10/2011 tarihine kadar ödeme yapılması halinde takip eden 10 iş günü içerisinde kayıtsız şartsız ipoteğin fekkedileceğinin beyan ve taahhüt edildiğini, taahhütnameye istinaden davacı banka ile müşteri ... arasında 25/10/2011 tarih, 48.750,00TL bedelli Tüketici Kredisi Sözleşmesi imzalanarak taşınmaz kaydına 2. dereceden 73.500,00TL bedelli ipotek tesis edilip müşteri ...'e kredi kullandırıldığını, .... tarafından kredi kapama bakiyesi olarak bildirilen 30.000,00TL'nin müşteri ...'in talimatıyla 25/10/2011 tarihinde "ipotek fekki" açıklamasıyla davalı Bankaya havale edildiğini, ipoteğin fekki için gerekli tutar ödendiğinden taahhüdü gereğince en geç 09/11/2011 tarihine kadar davalı banka şubesince ipoteğin kaldırılması beklenirken müşteri ...'in davalı bankaya olan diğer borçları gerekçe gösterilip taahhütname yok sayılarak davalı banka tarafından ... 2....

        konu taşınmaz üzerinde ki ipoteğin kaldırılması yönünde karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

          İstinaf talebinde bulunan davalı T17 tarafından, davada ipoteğin fekkinin talep ediliğini, bu nedenle nispi harç alınması gerektiğini, ayrıca menfi tespit talebinin de bulunduğunu, mahkemece nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin bir karar verilmediğini, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması talep edilmiş, İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, ipotek verilen taşınmazın maliki olan Mehmet Endes'in verdiği ipoteğin teminat ipoteği olduğunu ve hazır beton karşılığı ödenmesi gereken borç miktarının çek ile ödendiğini, ayrıca daire devri yapıldığını, muris Mehmet Endes'in eşi T5 ipotek tesis edilmesine muvafakati bulunmadığını, bu nedenle ipotek işleminin geçersiz olduğunu, ayrıca ipotek konusu borcun ödendiğini, bu nedenle ipoteğin fekki gerektiğini, bilirkişi incelemesi yapılmadığını, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması...

          Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Somut olayda; incelenen ve ipotek aktinin çerçevesini tayin eden 06.01.2006 tarihli ve 327 yevmiye no'lu ipotek resmi senedi içeriğinden ipoteğin, doğmuş veya doğacak muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak 136.000,00 TL bedelle Anadolubank A.Ş. lehine tesis edildiği görülmektedir. Davacı, davalı banka lehine, 136.000,00 TL ipotek tesis edildiğini, kredi borcunun tamamını süresinde ödediğini ancak talebine rağmen davalı banka tarafından ipoteğin terkin edilmediğini belirterek, davalı bankaya borcu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekkini talep etmiş, ipoteğin fekki için davacı tarafından 136.000,00 TL dava değeri gösterilip dava açılmıştır....

            Diğer mutlak haklar gibi ipotek de herkese karşı ileri sürülebilir ve rehinli alacaklıya öncelikle alacağını alma hakkı verir. 4721 Sayılı Türk Medenî Kanunu m. 881 hükmüne göre: “Hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.” İpotek, şahsî bir alacağı güvence altına alma amacı taşıması nedeniyle alacağa bağlı bir haktır. Bununla birlikte, alacak ile ipotek arasında tek yönlü bir bağımlılık ilişkisi vardır. Yani, ipoteğin varlığı ve geçerliliği, güvencesini oluşturacağı alacağın varlığı ve geçerliliğine bağlı iken, alacağın varlığı ve geçerliliği, ipoteğin geçerli olarak kurulmuş olmasına bağlı değildir. Kuruluşu sakat olan ve hukuken bir değer ifade etmeyen ipotek alacağın geçerliliğini etkilemez. Kat’î borç ipoteğinde, bu temel ilişkiden doğmuş bulunan bir alacak teminat altına alınmakta olduğundan, ipoteğin alacağa bağlılığı mutlaktır....

            CEVAP Davalı; davacının davayı açmadan önce ipoteğin kaldırılması için bankaya bir başvurusunun bulunmadığını, üst sınır ipoteklerinin bir çerçeve sözleşme niteliğinde olup, davacının davalı bankayla olan her dönemdeki kredi ilişkilerinin teminatını oluşturduğunu, davacı belli bir dönemde kredi ilişkisini ödeme ile bitirse de davacının talebi olmaksızın doğrudan ipoteğin fekki yoluna gidilmediğini, davacının daha sonra yeniden krediye ihtiyaç duyması durumunda varolan ipotek teminatı ile kredi kullandırıldığını, davacının ipoteğin fekkine ilişkin talebi olsaydı ipotek fek ücreti ve masrafları kendisinden tahsil edilerek ipoteğin fekki yoluna gidileceğini belirterek, davanın öncelikle arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddini, esasa girilmesi durumunda ise davanın esastan reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Harçlar Kanunu'nun ek-4....

              Somut olayda; davacı ipotek alacaklısı 2005/1307 sayılı takip dosyasında 28 parsele ilişkin 12.04.2005 tarihli ipoteğe dayanarak 28.000 YTL nin tahsili için icra takibine girişmiş, eldeki dava icra takibinden sonra menfi tespit ve ipoteğin fekki istemleriyle açılmıştır. Tarafların daha önce kurdukları 31.05.2002 tarihli 3 parselin rehin edildiği 20.000.YTL bedelli ipoteğin fekedildiğinde bir uyuşmazlıkları yoktur. Başka bir anlatımla; 31.05.2002 tarihli rehin sözleşmesiyle teminat altına alınan davalının alacak ve ferileri sona ermiştir. Bu yüzden, mevcut uyuşmazlığı 12.04.2005 tarihli ipotek akit tablosu çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. 12.04.2005 tarihli ipotek senedi ile davalının 28.000 YTL karşılığında davacıya ait 28 parselin rehnedildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten; 12.04.2005 günlü resmi senette «…… ... bu gayrimenkulün tamamı ... oğlu ...’den almış olduğu 28.000 YTL borca teminat olmak borcun tamamı 05.09.2005 tarihinde ödenmek üzere ….» yazılmıştır....

                Davalı banka bu ipoteğin sadece konut kredisinin teminatı olarak alınmadığını, konut sahibi ...’ün, bankanın kredi sözleşmelerindeki kefaletlerinin de teminatı olarak alındığını belirterek, ipoteğin kaldırılmasını kabul etmemiş ve dava dışı ...’ün, banka müşterisi ... ile banka arasında imzalanan 01.02.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin kefili olduğunu belirtmiştir. 25.08.2009 tarihli ipotek tesciline ilişkin akit tablosunun incelenmesinde gerçekten ipoteğin, ipotek veren ...’ün kefaletinin teminatı olarak verildiği, akit tablosundan anlaşılmaktadır. Ancak davalı bankanın dava dışı ...'ün kefaletine ilişkin olarak öne sürdüğü genel kredi sözleşmesi, ipotek tesisinden sonra imzalanmıştır. İpotek tesisi tarihinde ipotek veren ...'ün bankaya karşı herhangi bir kefalet sorumluluğu olmadığı anlaşıldığından ipoteğin fekki gerekir. Hal böyle olmasına rağmen mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu