WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması talebi yönünden yapılan incelemede ise 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmü gereği kayıt maliki olmayan eşin tapu müdürlüğüne giderek taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasını talep edebileceği, talebin tapu müdürlüğü tarafından reddedilmesi durumunda dava yolu ile talep edilebileceği, bu hususun dava şartı olduğu, somut olayda dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması amacıyla tapu müdürlüğüne başvuru yapılmadığı, bu yönde bir iddiada olmadığı, aile konutu şerhi konulması davası açmakta davacı kadının hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması davasının kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, aile konutu şerhi konulması davası yönünden ise davanın usulden reddine karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması ve Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından “açık rızası bulunmadan" davalı banka lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını talep etmiş, davalı banka ise dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair bir şerhin bulunmadığını, bankanın iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, bankanın kötü niyetinin ispatlanamadığı gerekçesi ile talebinin reddine karar verilmiştir....

      GEREKÇE: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ve tapuya aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkindir. HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da'’ eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiili ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur....

      Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, aile konutu olan taşınmazın davalı eş tarafından davalı bankaya muvafakati alınmadan ipotek verildiğini belirterek taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş, mahkemece verilen ilk kararda davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 25.03.2014 tarih, 2013/17313 esas ve 2014/6820 karar sayılı ilamı ile “Dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu konusunda ön inceleme aşaması tamamlanmasına kadar taraflar arasında çekişmeli bir vakıanın varlığı belirlenemediği gibi tarafların dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığı yönünde bir iddiası ve savunması da bulunmamaktadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmaz üzerine, davacının rızası alınmaksızın davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkin olup, mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde ipotekten önce aile konutu şerhinin bulunmadığı, davalı bankanın kötüniyetli olduğunun ispatlanmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu, taşınmaz üzerinde hak sahibi (koca) tarafından, Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesi gereğince davacı eşin açık rızası alınmadan, T....

          Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması istemlerine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından “açık rızası bulunmadan" davalı banka lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir. Alacağı bankadan temlik alan şirket, ,dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair bir şerhin bulunmadığını, bankanın iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

            taşınmazın yukarıda belirtildiği üzere aile konutu niteliğinde olması sebebiyle aile konutu şerhi konulması davasının da kabulü ile taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir....

              Davacı vekili 16/02/2017 tarihli duruşmada ıslaha ilişkin sözlü beyanında özetle; dava konusunun davalı bankaya devredilmiş olması sebebi ile taleplerini dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tesciline ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına, olmadığı takdirde taşınmazın değeri üzerinde tazminata dönüştürdüklerini beyan etmiştir. Davalı Recep duruşmada beyanında; ipotek tesisi sırasında eşinin rızası olması gerektiğini bilmediğini, ipotek tesisinden davacı eşinin bilgisi olmadığını savunmuştur. Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; ipotek işlemleri yapılırken diğer davalının verdiği kimlik belgesinde medeni halinin bekar olarak yazıldığını, tapu kaydı üzerinde aile konutu şerhi bulunmadığını, bankanın iyi niyetli olduğunu, ipotek tesisi hazırlıkları yapılırken durumdan haberdar olan davacının ipotek tesisine engel olmayarak ipotek işlemlerine rıza gösterdiğini belirterek davanın reddini istemiştir....

              Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh "kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir....

                Türk Medeni Kanunun 194. madde hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleşiyle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh "kurucu" değil açıklayıcı" şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, "emredici" niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak "belirli olan" bir işlem için verilebilir....

                UYAP Entegrasyonu