İpotek alacaklısı tarafından ipoteğin günümüz koşullarına göre uyarlanması gerektiği, bu doğrultuda yapılacak hesaplamaya göre ipotek bedelinin depo edilebileceği iddiasıyla, depo edilen ipotek bedeline itiraz edilmesi durumunda, ihtilafın çözümlenmesi yargılama yapılmasını zorunlu hale getirdiğinden, ipoteğin fekki İİK'nun 153. maddesi kapsamında istenemez. Zira anılan madde uyarınca, ipoteğin fekki için, ipoteğin, tarafların özgür iradeleri sonucu konulmuş olması, ipotek bedelinin fer'ileri ile birlikte icra müdürlüğüne ödenmesi ve alacaklının da parayı almaktan makbul bir sebep ileri sürmeksizin kaçınmış olması gerekir. Ne var ki icra dosyasında İİK'nun 153. maddesinde belirtilen prosedürün işletilmediği 14.07.2020 tarihli tebligat öncesinde yapılan işlemlerden (kıymet takdiri de dahil olmak üzere) ipotek alacaklısının haberdar edilmediği, bu haliyle ipotek alacaklısına icra müdürlüğü nezdinde itirazlarını sunma olanağının sağlanmadığı dosya kapsamıyla sabit görülmüştür....
(Muhalif) -KARŞI OY YAZISI- Dava, davalının verilen teminat mektubunu haksız olarak nakte çevirmesi nedeniyle oluşan zararın tahsili ile davalı lehine tesis edilmiş olan ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan ipotek resmi senedinden, davacının davalı şirkete doğmuş ve doğacak tüm boçlarının teminatını oluşturmak üzere dava dışı ... adına kayıtlı taşınmaz üzerine ipotek tesis edilmiş olduğu açıktır. Bir başka değişle ipotek üçüncü kişi ipoteğidir. İpotek resmi senedine konu taşınmazın maliki ve ipoteği veren dava dışı ...'tır. Hal böyle olunca ipoteğin fekkini ancak taşınmaz maliki bu şahıs isteyebilir. Yararına ipotek tesis edilen davacı şirketin bu ipoteğin fekkini talep edemeyeceği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun aksine görüşle onama kararlarına katılamıyorum.14.06.2012...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/458 Esas KARAR NO : 2018/521 DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) DAVA TARİHİ : 11/07/2018 KARAR TARİHİ : 17/07/2018 Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı, eski adı ... Tur. İnş. Taah. Emlak San. Tic. Ltd. Şti., yeni adı ... Tur. San. Tic. Ltd. Şti. Olan müvekkil şirketin eski ortağı olduğunu, davalı şirket hisselerini 10/04/2013 tarihinde şirketin diğer ortağı ve kardeşi olan ...'ye bedeli mukabil devrettiğini ve ortaklığının sona erdiğini, ... bu tarihten sonra şirketin tek ortaklı sahibi olduğunu, ... İli ... İlçesi, ... Mah. ... Ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 1,2,3,4 nolu tüm bağımsız bölümlerin tapu kayıtları üzerine davalı lehine ipotek konulduğu tarihte gayrimenkul sahibi gözüken ... ...Ltd. Şti., daha sonra isim değişikliğine giderek ... Ltd. Şti....
İpotek lehtarının ölü olduğunun anlaşılması üzerine mirasçılarına ihbar gönderilerek ipoteğin fekki isteminde bulunulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece başvurunun anılan yasa maddesi koşullarında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir. Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428.maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 30.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı davalının oğluna verdiği borç para karşılığında davalıya ait taşınmaza ipotek tesis edildiğini, davalı ve oğlunun borcu ödememesi nedeniyle başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, ödeme savunmasında bulunmuş ve davacı aleyhine ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesine ipoteğin fekki ve menfi tespit davası açtığını, dosyaların birleştirilmesini istemiş ve tefeci olan davacı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını bildirmiştir. Dosyaya celbedilen davalı tarafından açılan menfi tespit ve ipoteğin fekki davası 1.11.2006 tarihinde işlemden kaldırılmış ise de karar kesinleşmemiş olup bu dosya içerisinde davacı adına yapılmış bir takım ödemeler bulunmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava ipoteğin fekki istemine ilişkindir. İpotek, halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla birlikte doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak için kurulabilir. (TMK.m.881). Mevcut alacakları teminat altına almak için kurulan ipotek, anapara ipoteğidir. İlerde doğacak veya doğması muhtemel alacaklar için kurulacak ipotek ise üst sınır (azami meblağ) ipoteğidir. Eğer mevcut bir alacak için ipotek kurulmuşsa, alacağın geçerli olması gerekir. Zira, ipotekle alacak arasında çok sıkı bir birliktelik vardır. Alacak varsa ipotek kabul edilir. Ancak alacak doğmamışsa, hukuki nedeni dolayısıyla batılsa (BK.m.19/2, 20/1), ipotek tescil edilse bile hüküm ifade etmez ve rehinli alacaklıya icra takibi yoluyla alacağını elde etme yetkisi vermez. Vurgulanması gereken diğer bir husus, ipoteğin tescilinin tarafları bağlayacağıdır....
Ayrıca ipotek senedinde borcu garanti edilen kişi veya kişilerin ismen ve açıkça belirtilmesi gerekir. İpotek ile verilen garantinin ipotek senedinde adi yazılı belgelere yapılan atıflarla başkaca kişilere doğru genişletilmesi mümkün değildir. Somut olayda; ipotek veren davacı bu ipotek senediyle lehine ipotek verdiği davalı bankaya karşı sadece bankanın ismi açıkça zikredilen kredi müşterisinin borcunu garanti etmiştir. İpotek senedinde bu ipoteğin kredi müşterisinin kredi sözleşmesine kefil olan kişilerin de bankaya karşı olan borçlarının garantisi olacağı şeklindeki ifadenin bu kişilerin isimleri ipotek senedinde açıkça yazılı olmadığından hukuki kıymetli ve ipotek vereni bağlayıcı bir durumu yoktur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine dair verilen kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ...’nin çektiği kredilere teminat teşkil etmek üzere eşi ile birlikte yaşadığı taşınmaz üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis ettiğini, bu ipotek tesisine konu sözleşmelerde müvekkilinin imzasının bulunmadığını ve kefil olunan miktarın gösterilmediğini, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilebilmesi için eşin rızasının bulunmasının gerektiğini, oysa müvekkilinin eşinin rızasının alınmadığını, bu sebeple ipoteğin geçersiz olduğunu, eşinin de bu hususta ... Aile Mahkemesi’nin 2014/481 esas sayılı dosyası ile dava açtığını, davalı bankanın da müvekkili aleyhine ......
Vekaletnamede vekil olarak tayin edilen ...’ın vekaletle kendi nam ve hesabına kredi almaya, kredi ile ilgili sözleşmeleri imzalamaya, 533 Ada 1 Parseli banka lehine teminat olarak vermeye, ipotek tesis ve tescil etmeye yetkili kılınmıştır. Görüldüğü gibi vekil sadece kendi nam ve hesabına kredi almaya, aldığı bu kredi için 533 Ada 1 Parselde ipotek tesis etmeye yetkili kılınmış olup, vekilin ... Ltd.Şti’nin aldığı kredi için ipotek tesis etmeye yetkisi bulunmamaktadır. İpotek akit tablosuna göre ... Ltd.Şti’nin bankadan aldığı kredinin teminatı olarak vekaletnamede belirtilen taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğinden vekalet yetkisi aşılmıştır. Mahkemece bu yönler gözetilerek ipoteğin fekki talebinin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddinde isabet görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 625.00....
CEVAP; Davalılar Vekilinin Cevap Dilekçesinde Özetle; Sözleşme unsurları sağlanamadığını, sözleşmenin geçersiz olduğu açık olduğunu, ipoteğin fekki için borcun ödenmiş olması veya ipotek alacaklısının rızası gerekli olduğunu, ancak ilgili olayda sözleşme ipotek alacaklısı değil müvekkilleri ile imzalandığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, kurucu unsurları sağlamamakta olduğunu, sözleşmenin ipotek sahibi ile imzalanması gerekli olduğunu, ancak olayda sözleşme ipotek sahibi olmayan kişiler tarafından akdedildiğini, sözleşmenin açıkça geçersiz olduğunu, ipoteğin müvekkillerine ait olmadığını, tapu kaydından da anlaşılabildiğini, ipoteğin kaldırılması iki şekilde gerçekleşebildiğini, ipoteğin süresinin sona ermesi veya ipotek sahibinin talebiyle ipotek kaldırılabilmekte olduğunu, mahkeme kararıyla da ipotek kaldırılabilmekte olduğunu, müvekkilleririnin ilgili ipoteği kaldırma yetkisinin haiz olmadığını, olsa olsa aracı niteliğinde olduğunu, müvekkilleri ile davacı arasında imzalanan sözleşme...