"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, mahkemece reddedilen dava tescil istemi yönünden temyiz edilmiştir. Buna göre temyizen incelenme görevi 01.02.2014 tarihinden itibaren Yargıtay 1.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 1.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : KİŞİSEL HAKKA VE İNANÇLI İŞLEME DAYALI İPTAL - TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; satın almadan kaynaklanan kişisel hakka ve inançlı işleme dayalı iptal-tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 14. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 26/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
(Muhalif) K A R Ş I O Y I- Kanunlarımızda, gerek inançlı işlemi gerekse inanç sözleşmesini doğrudan düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, mülkiyet hakkına dayanan tapu iptal ve tescil davalarında inançlı işlemin ispatı için yazılı delil aranmış olup, inançlı işlemin geçerliliği için şekil şartı aranmamıştır....
Davacı, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talep etmiş ise de, iddiasına dayanak yazılı bir inanç sözleşmesini dosyaya sunamamıştır. Ayrıca, yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebilecek bir delil de dosyaya sunmamıştır. Mahkemece davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış, davacı taraf yemin delilini kullanmamıştır. İnançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil davalarına ilişkin ispat koşulları da değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesince delillerin takdiri ve kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı tarafın istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerden dolayı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Antalya 1....
O halde, 05.2.1947 tarih 20/6 sayılı İ.B.K.’nda öngörülen nitelikteki, protokol başlığını taşıyan 24.01.2009 tarihli sözleşme inançlı işlemin belgesi olarak kabul edildiğinde, bu belgeye dayalı olarak iptal tescil isteme hakkının davacı ...’a ait olmadığı, ...’ya ait olacağı tartışmasızdır...." yönünde karar verildiğini, davacının taşınmazda hiç bir aşamada malik olmadığından inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil davasını açamayacağını gerekçe olarak belirtip davanın reddine ve red gerekçesine göre taşınmaz üzerindeki tedbirin kararla birlikte kaldırılmasına yönelik karar verilmiştir....
Davalı T4 ikinci cevap dilekçesine özetle; dava zaman aşımına uğradığından ve davacının bedel ödeme ve sonrasında kendine devri soyut iddiasının inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil davasının konusunu oluşturduğunu,davacı satış işlemi ve devamında yurt dışında olduğunu iddia etmekte ve buna bağlı olarak taşınmaz bedelinin kendisi tarafından verilmesine karşın tescillerin müteveffa Safiye Dinçer ve kardeşi adına yapıldığını beyanla nitelemenin inançlı işlem olduğunu kanıt bulunmadığını yazılı delil olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Hukuk Dairesinin 2019/4789 esas sayılı önceki bozma ilamında da açıkça ifade edildiği üzere; davalı T2 tarafından açılan inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil davası neticesinde davaya konu payın yeniden eski malik T2 adına tescil edildiği, dolayısıyla davaya ve istinafa konu paya ilişkin davalı T2 ile davalı T5 arasında gerçek bir satış sözleşmesinin olmadığı, aralarında inançlı bir işlemin olduğu hususunun kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğu, dolayısıyla davalılar arasında yapılan satışın gerçek bir satış işlemi olmadığı anlaşıldığından davanın esastan reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
B.İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ile davacının akraba olmasından kaynaklı güven duygusu bulunduğunu, bu güvene dayanarak dava konusu yere ilişkin inanç sözleşmesi gerçekleştiğini, inanç sözleşmesinin şartının gerçekleşmesine davalı ile anlaşarak, tapu müdürlüğüne giderek, 22607 numaralı başvuru ile taşınmazın devri hususunda başvuru yaptıklarını, bu hususun inançlı sözleşmenin ispatı açısından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, buna dayalı olarak iddialarını ispatta tanık deliline başvurulmak istendiğini, davanın inanç sözleşmesine dayalı olarak açılmış tapu iptal ve tescil davası olsa da, HMK madde 141 gereğince irade fesadı haline dayalı olarak tapu iptal ve tescil davasının mevcut olduğunu, davalı hile ve desise ile söz konusu tapuyu kendi üzerine geçirdiğini ve iade etmediğini, sunmuş oldukları dilekçenin ön inceleme duruşmasına geçilmeden önce kanunen serbestçe tasarruf edilen zaman diliminde işleme alınmış olup iddiayı genişletmiş bulunduklarını...
Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.09.2018 tarihinde verilen dilekçeyle inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.12.2019 tarihli hükmün İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince istinaf yoluyla incelenmesi davacı tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (7.) Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü. KARAR Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz. 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. 3. Değerlendirme Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Tapu iptal ve tescil davası kural olarak kayıt maliki aleyhine açılır. Somut olayda; davanın 16.06.2017 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazda davalı ...'...