Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hükmü davacılar ve davalı vekilleri temyiz etmişlerdir. Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanılma, yönetilme ve inanana iade şartlarını içeren borçlandırıcı bir işlemdir. 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanılana bir hakkın kullanılmasında davranışlarını inananın tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla; inanan inanılan namına yapılacak bir işlemden sonra taşınmazın mülkiyetini ona (inanana) geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. İnanç sözleşmesi anılan içtihadı birleştirme kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabilir....

    Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, davalı babası adına kayıtlı 797 ada 10 ve 7 parsel sayılı taşınmazların parasının yarı yarıya ödenmesine rağmen aralarındaki inanç sözleşmesi uyarınca davalı babası adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve pay tescili istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanılma, yönetilme ve inanana iade şartlarını içeren borçlandırıcı bir işlemdir. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanılana bir hakkın kullanılmasında davranışlarını inananın tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.01.2009 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil veya alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı vekili aleyhine 28.05.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalılardan ..., ... ve İbrahim taşınmazın 1/2 paylı olarak satın alındığını, zamanaşımının gerçekleştiğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan bahisle dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir....

          İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olayda; davacı inanç sözleşmesini davalının eli ürünü yazılı delil ya da delil başlangıcı ile kanıtlayamadığından tapu iptali ve tescil isteminin reddi doğrudur. Tazminat istemine gelince; zamanaşımı davacının taşınmazın kendisine devredileceği ümidini yitirdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu nedenle hak düşürücü sürenin dolduğundan söz edilerek tazminat talebinin reddi doğru değil ise de bu halde dahi davacı, taşınmazın rayiç bedelini değil, davalıya verdiğini iddia ettiği bedeli talep edebileceğinden hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.5.2005 gününde verilen dilekçe ile (inanç sözleşmesinden kaynaklanan) tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 5.12.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteğinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Bir önceki geri çevirme kararında istenen 673 ada 1 parsele ait tapu kaydı yerine, mahkemece müzekkere doğru yazılmasına rağmen Tapu Sicilince istenilen kayıt yerine yanlışlıkla K.çekmece, İkitelli mahallesi, cilt 7, sayfa 671 de kaydı bulunan 673 numaralı parsele ait tapu kaydının gönderildiği anlaşılmaktadır....

              İnanç sözleşmesinden ... davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacılar vekili; dava konusu 345 ada 173 parsel sayılı taşınmaz ile 554 ada 3 parselde yer alan taşınmazın gerçekte davacılar ile davalılardan Nurettin'in ortak kazancı ile satın alındığını, ancak en büyük kardeş olduğu için taşınmazların tapu kayıtlarının davalı ... adına yapıldığını, Nurettin'in 345 ada 173 sayılı parseldeki taşınmazın tapusunu kayınbiraderi diğer davalı ...'e devrettiğini söyleyerek; 345 ada 173 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydı ve 554 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile müvekkilleri ve davalı ... adına eşit hisselerle tescilini istemiştir. Davacılardan M.... ve ... davalarından feragat etmişlerdir. Davalılar, davanın reddini talep etmişlerdir....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 25.06.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.01.2012 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 19.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir. Davacı vekili, yurt dışında çalışan davacının, dava konusu 560 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1/6 payının satın alınarak ilerde davacıya devredilmesi için kardeşi olan davalıya bedelini ödediğini, dava konusu taşınmazdaki payı tapudan devralan davalının daha sonra davacıya devre yanaşmadığını öne sürerek tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteminde bulunmuştur....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 2.7.2004 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.6.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 25.9.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu