İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/09/2021 NUMARASI : 2020/569 ESAS - 2021/775 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davalı/alacaklı T3 tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı T3 tarafından, müvekkili ve davalı T5 aleyhine İstanbul Anadolu 14.İcra Müdürlüğünün 2020/10426 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, takibe konu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davalıları tanımadığını, imzaya, borca ve fer'ilerine itiraz ettiklerini beyanla takibin iptaline, tazminata ve para cezasına hükmedilmesini talep etmiştir....
Mahkemece;"Davacının imzaya ve borca itirazının Reddine,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır. Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak; imzaya itiraz edilen çek üzerinde inceleme yapılması üzerine çek üzerindeki imzaların çok önemli uygunluk ve benzerlik saptandığına ilişkin rapor düzenlendiğini, imzaya itiraza ilişkin davalarda alınan bilirkişi raporunun kesinlik arz etmesi gerektiğini, raporda yer alan benzerlik ve uygunluk tespitinin imzaya itiraz davaları için yeterli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Süre tutum dilekçesinde herhangi bir istinaf sebep ve gerekçesi gösterilmediğinden karar yalnızca kamu düzenine aykırılık yönünden incelenecektir. Kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, davacı/borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının imzaya ve borca itirazlarının reddedildiğini, bu durumda imzaya itiraz için %20, borca itiraz için % 20 oranında ayrı ayrı tazminata karar verilmesi gerekirken müvekkili lehine tazminata hükmedilmemesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve lehlerine tazminata hükmedilmesini talep etmiş ise de İİK'nın 168, 169 ve 170. maddelerine dayalı açılan imzaya ve borca itiraz davalarında borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için, davanın esas yönünden reddi yanında takibin borçlunun isteği üzerine icra mahkemesince durdurulmuş olması zorunludur....
Alacaklı lehdar tarafından, keşideci Nihal Modaevi ve Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şirketinin tek imza ile keşide ettiği çeke dayalı olarak, TTK'nın 678. maddesi uyarınca keşide tarihinde keşideci şirketin müşterek imza ile temsil edildiği halde, tek imza ile çek düzenlediğinden imzasından şahsen sorumlu olduğunu belirterek şirket yetkilisi gerçek kişi hakkında başlattığı takibe, borçlunun imzaya ve borca itirazı üzerine dosyada imzaya itiraza yönelik bilirkişi incelemesi yapıldığı ve imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmekle birlikte, ilk derece mahkemesince takibin şirkete yönelik olduğu yanılgısına düşülmek suretiyle itiraz şirketin borca itirazı olarak değerlendirilmek suretiyle davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Oysa, takip şirkete yönelik olmayıp, borçlu şirket yetkilisinin şahsına karşı başlatılmıştır....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili tarafından, müvekkillerine murisin ölümü üzerine ödeme emri gönderildiği, ödeme emrinde beş gün içinde imza ve borca itirazda bulunulabileceği belirtildiği için imzaya itirazda bulundukları, deliller toplanmadan karar verildiği, ayrıca müvekkilleri aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin de yasaya aykırı olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip kesinleştikten sonra ölen borçlunun mirasçıları tarafından açılan imzaya ve borca itiraz davasına ilişkindir. Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Somut olayda alacaklı vekilinin, takipten sonra ölen borçlunun mirasçılarına takibi yönelttiği anlaşılmış olup, İİK'nın 53. maddesi gereğince mirasçılar hakkındaki takip, ilk takibin devamından ibaret bulunduğu için mirasçılara ödeme emri çıkarılmasına gerek yoktur....
İİK'nun 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, imzaya itirazın, yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Borçlunun iddiası, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olup, yasal süresi içerisindeki itirazında takip konusu çekteki imzasına açıkça itirazda bulunmamıştır. Yargılama sırasında 26.04.2016 tarihli celsede ileri sürdüğü imza itirazı ise İİK'nun 168/4. maddesi uyarınca yasada öngörülen beş günlük süreden sonra yapıldığından imza itirazı geçerli değildir. O halde, mahkemece, borçlunun borca itirazı incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken, imzaya itirazı incelenerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi isabetsizdir....
Takip dosyasının incelenmesinde; muteriz borçlulara 15/04/2014 tarihinde örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçluların, 20/04/2015 tarihinde, yasal sürede icra mahkemesine başvurarak borca itiraz ettikleri, dosya borcunun ise itiraz tarihinden sonra yapılan kapak hesabına göre, diğer borçlu ... tarafından 03/06/2015 günü itirazi kayıt ile ödendiği görülmektedir. Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (itirazın yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/12-177 esas, 2011/300 karar sayılı 11.05.2011 tarihli kararı) Açıkça davadan vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi davayı konusuz kılmaz. Kaldı ki, somut olayda, borçluların rızaen yaptığı bir ödeme bulunmayıp, takibe konu borç diğer borçlu ciranta tarafından ödenmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/07/2022 NUMARASI : 2021/977 ESAS - 2022/850 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya ve borca itiraz KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İstanbul 23.İcra Müdürlüğünün 2021/28612 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, borca, imzaya ve fer'ilerine itiraz ettiğini beyanla takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, Mahkeme; 05.04.2022 tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermiş, 26.07.2022 tarihinde de taraflarca yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir....
Mahkemece dava dilekçesinin HMK'nun 114 ve 119. maddelerine uygun olarak düzenlenmediği, davalının adı soyadı ve adresinin ve talep sonucunun açıkça gösterilmediği, İİK'nun 119/2. maddesine göre verilen 1 haftalık kesin sürede de bu eksikliklerin giderilmediğinden aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvurunun yasal dayanağı İİK'nun 168/4-5. maddeleri olup; adı geçenin yukarıda özetlenen isteği, niteliği itibarı ile imzaya ve borca itirazdan ibarettir. İmzaya ve borca itiraz ise Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp,takip hukukuna özgü belli koşullar altında icra takibinin durdurulmasına imkan veren yasal başvuru yollarıdır. Bu nedenle, dava dilekçesinin içeriği başlıklı HMK'nun 119. maddesinin imzaya ve borca itirazda uygulama alanı bulunmamaktadır....
İlk derece mahkemesi tarafından; "...alacaklı T4 vekili tarafından borçlular T1 ve T2 aleyhine örnek 10 ödeme emri ile icra takibinde bulunulduğu, davanın takip dosyasında imzaya ve borca itiraza ilişkin olduğu, , takibin dayanağını senet alacaklarının oluşturduğu, takibin kesinleştiği, ödeme emrinin tebliği ile dava tarihinin incelenmesi sonunda davacının davasının süresinde olduğu, davacı vekilinin açmış olduğu imzaya itiraz davasından 09/12/2021 tarihli celse de feragat ettiği, feragatin tek taraflı davayı ona erdiren hukuki işlem olması ve usulüne uygun yapılmış olması nazara alınarak feragat edeniyle imzaya itiraz yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği, davacı/borçlu taraf, davalı/alacaklı tarafa borçlu olunmadığını öne sürmüştür....