in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davalı vekili, müvekkili şirketin icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ederek şirketin ikametgah adresini de gösterdiğini, dava dilekçesi ve kararın tebliğinin usulsüz olarak Tebliğat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapıldığını, taraf teşkili sağlanmadığını davaya ve karara 9.12.2005 tarihinde müttali olduklarını 12.12.2005 tarihinde hükmü temyiz ettiklerini, ancak 14.12.2005 tarihinde yaptıkları temyiz taleplerinin süresinde olmadığı gerekçesi ile mahkemece reddedildiğini belirterek 14.12.2005 tarihli temyiz isteminin reddi kararının ve hükmün temyizen bozulmasını istemiştir....
Mahkemece şikayetçi borçlunun özel hukuk tüzel kişisi olduğu ve tebligatta yetkili temsilcinin bulunmama sebebi belirtilmeden doğrudan daimi çalışanına yapılan tebligatın Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddelerine aykırı bulunduğu belirtilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesine, TTK.nun 1235 ve 1236 maddelerine dayanılarak zorunlu takip arkadaşı olması gereken gemi maliki hakkında takip yapılmadığından bahisle takibin iptaline karar verilmiştir. Takip alacaklısı tarafından, geminin yakıt borcu nedeniyle taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı, şikayetçi borçlunun icra dairesinde verdiği itiraz dilekçesi ile 30.04.2012 tarihinde borca ve rehin hakkına itiraz ettiği görülmektedir. İİK.nun 65. maddesine göre gecikmiş itirazda bulunulabilmesi için tebligatın usulüne uygun yapılmış olması koşulu arandığından somut olayda başvurunun gecikmiş itiraz olarak nitelendirilmesi mümkün değildir....
İcra takibinde hem icra dairesinin yetkisine ve hem de borca itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davasında mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, yetkili ise borca yapılan itirazı değerlendirerek davayı sonuçlandırması, icra dairesi yetkili değilse bu takdirde sadece icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmelidir. Çünkü icra dosyası yetkili icra dairesine gittiği zaman borçluya yeniden ödeme emri tebliğ edilmesi ve buna itiraz edilmesi halinde iptal davası açılacak, itiraz edilmediği takdirde ise takip kesinleşecektir. Böyle olunca mahkemenin sadece icra dairesinin yetkisizliğine karar vermesi ve ortada yetkili bir icra dairesince yapılmış bir takip olmadığından kararın esasına ilişkin yada mahkemenin yetkisine dair bir karar oluşturulmamalı, bu konudaki dava şeklen reddedilmelidir (HGK.26.6.2002 ... 2002/10-553 E. 2002/550 K.)....
Davalı vekili, icra takibinin yetkiye ve borca itiraz nedeniyle durduğunu, dava konusu icra takip dosyasında ödeme emrinin icra mahkemesince iptal edildiğini, iptal edilen ödeme emrinin bu kez usulsüz olarak tebliğ edildiğini, tebligatın usule aykırı olup, geçersiz olduğuna yönelik itirazın süresi içinde borca ve yetkiye itiraz ile birlikte yapıldığını, bu haliyle davanın itirazın iptali davası olmayıp ancak alacak davası olabileceğini, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, yanlar arasındaki sipariş sözleşmelerinde ......
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2019 NUMARASI : 2019/741 ESAS 2019/847 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Mersin 2....
itiraz nedeniyle itiraz edilen miktarın % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu bu hali ile İİK'nun 168/5 ve 169. maddeleri kapsamında borca itiraz olup, icra mahkemesince aynı Kanun'un 169/a maddesine göre incelenerek sonuçlandırılması gerekir. Takibe itiraz edilmesinden sonra, gerek borçlunun itirazından vazgeçmesi ve gerekse alacaklının itirazı kabul etmesi yahut icra dairesine başvurulup takipten feragat edilmesi tazminat talebinin reddini gerektirmez. Aksinin kabulü halinde itiraz üzerine haklı olmadığını anlayan tarafın talebinden vazgeçmek suretiyle aleyhine tazminata hükmedilmesini engellemesi gibi kabulü mümkün olmayan bir durum ortaya çıkar (HGK'nun 16.10.1996 tarih, 1996/601-711 ve 21.3.2001 tarih, 2001/266 sayılı kararları). Somut olayda; borçlu borcun bir kısmını takip öncesinde ödediğini iddia ederek ödenen miktar kadar takibin iptali talebinde bulunduğu, alacaklının borçlunun borca itirazından sonraki bir tarihte itiraza konu alacak kısmından icra dosyasında feragat ettiği görülmektedir....
Borçlunun takip talebinde istenen işleyecek faiz oranına itirazı da borca itiraz niteliğinde olduğundan bu maddede öngörülen zorunluluğa ve kurala tabi olup bu husustaki itirazını icra dairesine bildirmelidir. Bakiye borç hesabı işlemi sırasında uygulanan faiz oranının, takipte kesinleşen faiz oranına ve yasalara aykırılığı, ancak icra müdürlüğünce dosya hesabı yapılması halinde borçlu tarafça şikayete konu edilebilecek ve mahkemece denetlenebilecektir....
Bundan sonra davalı borçlu vekilince 19.08.2014 tarihinde takibe ve borca itirazda bulunulmuştur. Bu itiraz üzerine takip durmuştur. Eldeki davada itirazın iptâli, takibin devamı ve icra-inkâr giderimi istenmiştir. Yapılan yargılama sonucunda yetkili icra dairesince gönderilen ödeme emrinin tebliğine rağmen borçlunun borca itiraz etmediği, bu durumda yetkili icra dairesinin gönderdiği ödeme emrine yapılmış bir itiraz olmadığından davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemece hükme dayanak yapılan gerekçe yerinde görülmemiştir. Şöyle ki, yetkili Bodrum İcra Dairesi'nce borçluya ödeme emri gönderilmiş, 18.08.2014 günü tebliğ edilmiş ve yasal süresi içerisinde 19.08.2014 günü itiraz yapılmıştır. Bu bakımdan usule dair herhangi bir aykırılık bulunmamaktadır. Dava açılmasında davacının hukuki yararı mevcuttur....
Somut olayda başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. O halde mahkemece duruşma açılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir....