Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA KONUSU : 6183 Sayılı Yasa Gereğince İhalenin Feshi KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; DAVA : Davacı dava dilekçesinde özetle, Aydın 2.İş Mahkemesinin 2016/63 esas sayılı dosyasında vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle, dava dışı eşi olan Gökçay Altın'ın T2 olan borcundan dolayı hakkında 2012/25194 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, Gökçay Altın'ın tapuda adına kayıtlı olan Kuşadası Türkmen Mahallesi Hanımcami mevkii, 636 ada, 50 parsel sayılı taşınmazın üzerine haciz konulduğunu, Aydın 1. İş Mahkemesinin 2016/43 esas sayılı dosyası ile meskeniyet iddiası davası açıldığını, taşınmazın aile konutu olması nedeniyle satılamayacağından dolayı 03/03/2016 tarihli ihalenin feshine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, taşınmazın kaydında yer alan 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun uyarınca konulan haciz şerhinin terkini istemine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 3.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 02.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Kanununa göre yapılan haciz uygulamasında üçüncü kişinin bildirdiği istihkak iddiasının reddi istemine ilişkin bulunduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 15.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 08.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      , bu dairelerin söz konusu işlevleri nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre de tahsil dairesi terimi kapsamında bulunduğu dikkate alındığında, bir vergi alacağının icraen tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun dahilinde yürütülen işlemlerden biri olan satış komisyonu kararıyla kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın Vergi Dairesi Müdürlüğünün husumetiyle incelenerek sonuçlandırılmasında kanuna aykırılık bulunmamaktadır....

        (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.2001 gün ve 21-201-297; 24.03.2004 gün ve 10-164-170; 02.11.2011 gün ve 21-571-680 sayılı kararları) Somut olayda; davacıya ödeme emrinin tebliğine ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmadığından, iptali istenen ödeme emrlerine konu borcun niteliği ve davanın 6183 sayılı Kanunun 58’inci maddesine belirtilen sürede açılıp açılmadığı tespit edilmeli; süresinde açılmamış ise hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. 2-6183 sayılı Kanunun mükerrer 35'inci maddesine göre; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurum'un işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde kanunî temsilcilerin mal varlıklarıyla sorumlu olacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Kanunun 88/20'nci maddesi ile, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin...

          Dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereğince kapatılan yükseköğretim kurumu olan Şifa Üniversitesi'nin vergi borçları nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13. maddesi uyarınca 27/07/2016 tarih ve E.32014 sayılı olur ile davacı hakkında -6183 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca- ihtiyati haciz uygulanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır Bu durumda, amme alacağının asıl borçlusu olmayan kanuni temsilci adına doğrudan teminat, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığından, "amme alacağının öncelikle vakıf yükseköğretim kurumunun Hazineye devredilen mal varlığından tahsilinin mümkün olmadığı hususu açıkça ortaya konulmadan, 6183 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla tesis edilen ihtiyati haciz işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı" gerekçesiyle...

            ) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir....

              Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine eklenen;"Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,”ifade eder, olarak açıklanmıştır. 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi de; “ Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda...

                ) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir....

                  Bu nedenle; 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesinin yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonraki primler için zamanaşımı süresi, ödeme dönemini takip eden yılbaşından itibaren başlayacaktır. 6183 sayılı Kanun açısından ödeme emrinin tebliği ise özellik arz etmektedir. Kanunun 8. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça bu kanunda yazılı tebliğlerin yapılmasında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Buna göre uygulanacak hükümler 213 sayılı Kanunun 93 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, mülga 506 sayılı Kanun'un 132. maddesinde, “Bu kanun gereğince yapılacak bildiriler hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.” denilmiş, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un 99. Maddesi ile de; “Bu kanun gereğince yapılacak bildirimler hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.” şeklinde aynı yönde düzenleme yapılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu