maddesine göre icra dairesinden bir süre almak ve HMK 350 maddesi uyarınca İstinaf mahkemesinden, HMK 367 maddesi uyarınca Yargıtay ın ilgili dairesinden icranın geri bırakılması hakkında karar getirmek suretiyle, hükmün kesinleşmesine kadar, iflas davasının ertelenmesini sağlayabilir. Borçlu, İstinaf Mahkemesinden yahut Yargıtay'dan icranın geri bırakılması kararı almamışsa kararın kesinleşmesi iflas davasında beklenmeyecektir. Borçlu, icranın geri bırakılması (tehiri icra) kararı alıp ticaret mahkemesine ibraz edince, ticaret mahkemesi, hükmün kesinleşmesine kadar iflas davasını erteleyerek, hükmün kesinleşmesini, iflâs davasında bekletici sorun (HMK m. 165) yapacaktır. Davalı şirket temsilcilerine İİK'nın 177/son maddesi gereğince dinlenmek üzere tebligat çıkarılarak Borçlunun menfaatlerini koruyabilmesi için öngörülmüş olan şirket temsilcilerinin dinlenilmek üzere çağrılması öngörülmüş olup bu husus mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir....
Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun zamanaşımı itirazı nedeniyle icranın geri bırakılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesi'nce davanın kısmen kabulü ile ... 20....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; istemin süreden reddedildiği görülmektedir....
Mahkemece, icra mahkemesince verilip kesinleşen icranın geri bırakılması kararıyla davaya konu icra takibinin davalı yönünden iptal edilmiş olduğu, tekrar aynı takibin devamına karar verilmesinin mümkün olamadığı, davacının senede dayalı olarak ayrı bir alacak davası açabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 33/a-2 maddesine dayalı olarak açılmıştır. Olayların açıklanması taraflara, hukuki nitelendirmesi hakime ait bir görevdir. Bu durumda mahkemece, uyuşmalığın anılan yasa hükmü çerçevesinde incelenip toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....
Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda ilamda aleyhine bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle hakkında takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalini istemiş, Mahkemece, şikayetçi borçlu hakkında ilam hükmü bulunmadığından hakkında ki icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir. Bu durumda Mahkemece takibe dayanak ilamın, takip tarihinden önce bozulmuş olması ve bozmadan sonra ... Bank'ı sorumlu kalan bir ilam henüz alınmamış olması nedeniyle ..Bank hakkında takibe başlanılamaz. Bu nedenle takibin iptaline karar verilmesi gerekirken icranın geri bırakılması yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. Açıklanan nedenle mahkeme kararının borçlu yararına bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07.12.2011 tarih ve 2010/423-2011/599 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalının keşidecisi olduğu çekin bankaya ciro edildiğini, borçlular hakkında kambiyoya mahsus takip yapıldığını, davalının icra mahkemesine başvurarak icranın geri bırakılması kararı aldığını, en son yapılan işlem itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığını ileri sürerek, takibe konu çekle ilgili olarak zamanaşımının dolmadığının tespitini talep ve dava etmiştir....
Borçlunun icra mahkemesine yaptığı icra emrine itiraz (icranın geri bırakılması talebi) bir dava değildir. Buradaki icra emrine itiraz, ilâm konusu borcun itfa edilmiş, ertelenmiş (imhal edilmiş) veya zamanaşımına uğramış olması sebeplerinden birine dayanarak, icra mahkemesince ilâmın icrasının geri bırakılmasını sağlayan bir yoldur (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 942-943). 16. Borçlu, sadece hüküm (ilâm) verildikten sonraki dönemde gerçekleşen itfa, imhal veya zamanaşımı nedeniyle icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir (icra emrine itiraz edebilir). Buna karşılık, borçlu, hükmün verildiği tarihten önceki bir dönemde borcun itfa edilmiş veya ertelenmiş veya zamanaşımına uğramış olduğunu ileri sürerek, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyemez (icra emrine itiraz edemez)....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/382 Esas, 2020/570 Karar sayılı kararında zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması yönünden kamu düzenine aykırılık bulunmadığından davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, -Haczin kaldırılması yönünden Bodrum 1....
Esas sayılı dosyasında icranın geri bırakılması için dava açtıklarını, icranın geri bırakılması davası açılmasının menfi tespit davası açılmasına engel teşkil etmediğine dair Yargıtay kararının bulunduğunu, emsal Yargıtay kararından da görüleceği üzere zaman aşımı nedeniyle menfi tespit davası açılabileceği yönünde hüküm bulunduğunu, zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması davası açılması gerektiği şeklinde Mahkeme kararının Yargıtay'ca bozulduğunu, kambiyo takiplerinde TTK gereği zaman aşımı süresi son haciz işleminin yapıldığı tarihten itibaren 3 yıl olduğunu, buna göre poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı yapılacak takiplerde zaman aşımı süresinin vadeden itibaren 3 yıl olduğunu, 3 yıllık zaman aşımı süresi dolduktan sonra bu süreden itibaren davalı/alacaklı tarafından TTK gereği 1 yıllık süre içerisinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak davalı/alacaklı tarafından dava açılması gerekirken bu süre içerisinde de herhangi bir davanın açılmadığını...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebine ilişkindir....