Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Zira maddenin son bölümünde "...icranın geri bırakılması için Bölge Adliye Mahkemesi'nden veya Yargıtay'dan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir." düzenlemesi mevcuttur. Yine, anılan tarihte yürürlükte bulunan İİK'nın 36/3 maddesine göre, "ücreti ilgililer tarafından verilir ise Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay'ca icranın geri bırakılmasına dair karar icra dairesine en uygun vasıtalar ile bildirilir." düzenlemesi mevcut olup, buna göre icranın geri bırakılması kararının borçlu tarafından sunulması zorunlu olmadığı gibi kararın icra dosyasına ibrazı için de bir süre belirlenmemiştir. Bu haliyle süresi içerisinde alınmış icranın geri bırakılması kararının mehil vesikasında belirlenen süre geçtikten sonra icra dosyasına sunulmuş olmasının icranın geri bırakılması kararı gereğince işlem yapılmasına engel olmadığı açıktır....

Somut olayda; haczin durdurulması talebinin haczin kaldırılması anlamına geleceği, şikayet tarihi itibarıyla icranın geri bırakılması kararının kesinleşmediği, dolayısıyla devamında gerçekleşmesi gereken sürecin tamamlanmadığı bu nedenle maaş haczinin durdurulamayacağı, ancak alacaklıya da ödeme yapılamayacağı, davacı tarafın sunduğu içtihadın icranın geri bırakılması kararının kesinleşmesi halinde maaş haczi neticesinde kesilen paranın kime ödeneceğinin tespitinde önem taşıdığı anlaşıldığından şikayet tarihi itibarıyla davalı/alacaklı haklıdır. Dolayısıyla şikayetçi yargılama giderleriyle sorumlu tutulmalıdır. Bu nedenlerle , ilk derece mahkemesinin kararının HMK.nun 355/1, 353- 1- b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına , konusuz kalan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir....

GEREKÇE: Uyuşmazlık, icranın geri bırakılması kararı alınmış olmasına rağmen, mehil müddeti içerisinde kararın icra dosyasına sunulmaması sebebiyle alacaklıya ödenen teminatın geri istenip istenemeyeceği hususunda toplanmaktadır. Dosyanın tetkikinde, borçlu tarafça mehil müddeti içerisinde icranın geri bırakılmasının talep edildiği ve ilgili mahkemece icranın geri bırakılmasına karar verildiği ancak bu kararın borçlu tarafça icra dosyasına sunulmadığı, kararı veren mahkemece de icra dairesine bildirilmediği, bunun üzerine alacaklının talebi neticesinde teminatın alacaklı tarafa ödendiği, borçlu tarafça süresi içerisinde icranın geri bırakılması kararı alındığından bahisle alacaklıya ödenen teminatın geri istenmesinin talep edildiği ancak icra müdürlüğünce talebin reddine dair 06/09/2022 tarihli iş bu şikayete konu kararın verildiği anlaşılmıştır....

Tüm dosya kapsamına göre, icra müdürlüğünden alınan 90 günlük mehil vesikası üzerine Dairemizce icranın geri bırakılması yönünde talepte bulunulduğu bir kısım evrakların eksik olması nedeniyle Dairemizce icranın geri bırakılması talebinin reddine karar verildiği, yine 90 günlük süre dolmaksızın eksiklikler tamamlanmak suretiyle yeniden icranın geri bırakılması talebi üzerine Dairemizce icranın geri bırakılmasına karar verildiği ve aynı zamanda davanın esası hakkında da hükmün kaldırılmasına yönelik karar verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik kararının 6100 Sayılı HMK 'nın 353/1- a-6 maddesi uyarınca kaldırılması gerekmiş ve aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur....

Şikayetçi borçlular... ve ... tarafından alehlerine başlatılan ipotekli takibe karşı icranın geri bırakılması talebi ile icra mahkemesine başvuruda bulunulduğu,... İcra Hukuk Mahkemesi' nin 2010/ 2622 E. sayılı dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda 15/12/2010 tarihli karar ile şikayetçiler yönünden şikayetin kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın alacaklı tarafça temyiz edilmediği, gönderilen dosya sureti içinde bu kararın hükümsüz kaldığına ilişkin bir kararın da bulunmadığı anlaşılmıştır. İcranın geri bırakılması kararı hüküm kısmı itibariyle şikayette bulunan üç borçluyu da kapsar nitelikte olup mahkemenin aksi yöndeki kabulü yerinde değildir....

    İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; icranın geri bırakılması için borçlu tarafça sadece nakdi alacak kalemlerini karşılar teminat depo edildiği, baz istasyonunun sökülmesini geri bıraktıracak herhangi bir teminat depo edilmediği, bunun doğrultusunda Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2020/438 esas 2020/14 karar sayılı ilamında özetle "takip konusu yapılan miktar için teminat alındığı anlaşıldığından talebin kabulü ile icranın temyiz incelemesi sonuna kadar geri bırakılmasına" şeklinde karar verildiği, bilindiği üzere icra mahkemelerinin ilamın hüküm kısmı ile bağlı olduğu, hükmün genişletici veya değiştirici yorumlarda bulunulamayacağı, dolayısıyla icranın geri bırakılması kararında baz istasyonunun sökülmesini geri bıraktıracak karara rastlanılmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtayca verilen icranın geri bırakılması kararının Kocaeli 8....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Şikayet eden borçlu vekili, dosyada satışın durdurulması için yatırılan paranın İİK'nın 149/a maddesi kapsamında tazminat olarak nitelendirilemeyeceğini, bu miktarın dosya borcuna mahsup edilmesi gerektiği yönündeki isteklerinin İcra Müdürlüğü'nün 26.03.2012 tarihli kararı ile reddine karar verildiğini açıklayarak, anılan kararın iptaline ve yatırılan miktarın dosya borcundan mahsubuna karar verilmesini istemiştir. İİK'nın 149/a maddesinde, "İcranın geri bırakılması hakkında 33.üncü maddenin 1, 2 ve 4 üncü fıkraları uygulanır....

      Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra dairesinin 07.02.2020 tarihli kararında İİK'nun 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılması kararının alacaklıya tebliğ edilmesi ve 7 günlük sürenin beklenmesi gerektiği bu süre beklenmeden hacizlerin kaldırılamayacağının belirtildiğini, ancak ilgili kanun maddesinin yanlış yorumlandığını ilgili kanun maddesinde alacaklının dava açma süresinin beklenmesi gerektiği şeklinde bir hüküm bulunmadığını, hacizlerin kaldırılması taleplerinin reddine ilişkin hukuka aykırı icra dairesi kararının kaldırılması ve buna binaen ilgili hacizlerin kaldırılması gerekirken davalarının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kesinleşen icranın geri bırakılması kararının alacaklılar vekiline 31.12.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, İİK 33/a maddesindeki sürenin hak düşürücü süre olduğunu, alacaklı tarafın ilgili hak düşürücü süre içerisinde herhangi bir dava açmadığını, kesinleşen icranın geri bırakılması kararının 31.12.2019 tarihinde alacaklılar...

      Mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi üzerine şikayet eden alacaklı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesi'nce İİK'nun 36/4 maddesi uyarınca nafaka alacaklarında icranın geri bırakılması için süre verilmeyeceği, takibe konu edilen nafaka alacağı her ne kadar ilamsız takibe konu edilen tedbir nafakası alacağı ile ilgili itirazın kaldırılması kararına ilişkin olmasına rağmen nafaka alacaklarının ilamlı veya ilamsız icra takibi ayrımı yapılmaksızın zorunlu yaşam ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak hükmedildiklerinden dolayı, diğer alacaklardan farklı olarak icranın geri bırakılması prosedüründen ayrı tutulduğu, bu nedenlerle nafaka kararının hiçbir şekilde tehiri icra talepli olarak temyiz edilemeyeceği gerekçesiyle, istinaf isteminin reddi yönündeki mahkeme kararı doğru olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm şikayet eden alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Hukuk Dairesi’nin 13/02/2014 tarih, 2014/717 Esas, 2014/3939 Karar sayılı ilamı ile onandığı ve 21/03/2014 tarihinde kesinleştiğinin, şikayet tarihi itibariyle icranın geri bırakılması şartlarının oluştuğunun anlaşılması karşısında sanıkların beraatine karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 25/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          UYAP Entegrasyonu