- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı ... arasında imzalanan kredi sözleşmesinde davalının kefil olarak yer aldığını, ayrıca borcun teminatı olarak ipotek tesis ettiğini, alacağın tahsili için başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yargılama sırasında vermiş olduğu beyanda takibe itiraz edilmediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, itirazın iptali davası açılabilmesi için öncelikle başlatılan icra takibine usulüne uygun bir itiraz bulunması gerektiği, ancak dava konusu ilamsız icra takibine vaki bir itirazın bulunmadığı ve takibin kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takiplerinde, borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkânlarından biri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67 inci maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra takibinde yer alan ve borçlu tarafından itiraza uğrayan kısım davanın konusunu oluşturur. Borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz hallerinde olduğu gibi imzaya itiraz ile faize itiraz edilmesi durumunda da itirazın iptali davası açılabilir. İcra İflas Kanununun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukukî yarar yoktur. İtirazın iptali davası süreye tabidir....
KARAR Davacı, davalı ile 10.12.2007 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi imzaladıklarını, davalının kredi borcunu ödememesi üzerine icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, 1 yıllık sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklının başlattığı icra takibine davalı borçlu 6.1.2009 tarihinde itiraz etmiştir. İ.İ.K.nun 67/1.maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Anılan yasa hükmü gereğince itirazın iptali davasında 1 yıllık süre, itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar....
İcra Hukuk Mahkemesi İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçlunun itiraz etmesi üzerine, davacı alacaklı vekili icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş, mahkemece itirazın kaldırılması yönünden dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,tahliye talebinin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı borçlu icra takibine, itiraz dilekçesinde borca itiraz ile birlikte icra dairesinin yetkisine itiraz de etmiştir.Mahkemece icra dairesinin yetkisi konusunda herhangi bir karar verilmemiştir. Yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğundan İİK. 50. md. uyarınca mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
davalı tarafça 16/11/2022 tarihinde taşınmazın tahliyesine yönelik tahliye taahhütnamesi imzalandığı ve davacıya verildiğini, davalı tarafça, kiralanan taşınmaz, belirtilen tarihte tahliye edilerek müvekkile teslim edilmeyince müvekkili tarafından K.Maraş İcra Müdürlüğü'nün 2022/37391 Esas sayılı icra dosyası ile icra takibine başlanıldığını, yapılan icra takibine davalı tarafça haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edildiği ve icra dosyasının durdurulduğunu, davalı vekilinin itiraz dilekçesinde, kira akdini ve tahliye taahhütnamesini reddetmeyerek, kira borcunun bulunmadığını belirtip, borca, faiz ve ferilerine itiraz ettiğini, davalının itirazlarında, kira sözleşmesinin süresinin dolmasından önce gelecek döneme ait kira bedelinin ödendiğini, bu nedenle de aynı şartlarla kira sözleşmesinin tekrar uzatıldığından bahsettiğini ve bu itirazıyla da icra takibini durdurmuş olduğunu, ancak kiracının ileri sürmüş olduğu itirazlarının yerinde olmadığını, kiracıyla kira sözleşmesinin uzatılmasına...
T.A.Ş. ye olan borçlarının davacı şirket tarafından temlik alındığını,davalılar hakkında başlatılan icra takibine davalılar tarafından itiraz edildiğini belirterek davalıların itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili,taraflarınca icra takibine yetki itirazında bulunulduğunu,davada ... Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu,mahkemenin görevsiz olduğunu,davalılar hakkında başlatılan icra takibinin mükerrer olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasındaki sözleşmenin tarafı olan ... T.A.Ş. ve davalıların ikametgahının ......
İcra Müdürlüğü'nün 2014 / 313 sayılı dosyasında 09.01.2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile aylık 1.736.03 TL'den Temmuz 2013 – Ocak 2014 arası aylar kirasının tahsilini talep etmiş, Örnek 7 ödeme emrinin 10.01.2014 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine de, davalı borçlu, 14.01.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile, icra takibinin haksız ve dayanaksız yapıldığını, ödeme emri ile istenilen borca, işlemiş faize ve takibin fer'ilerine itiraz ettiğini belirterek icra takibini durdurmuştur. İtiraz üzerine davacı alacaklı tarafından itirazın kaldırılmasına yönelik 23.01.2014 tarihinde işbu dava açılmış ise de, bu kez davalı borçlu vekili 10.02.2014 tarihli dilekçesi ile icra müdürlüğüne başvurarak ödeme emrine zühulen itiraz edildiğini, itirazlarını geri aldıklarını beyan etmiştir....
Sayılı dosyasında davalının icra takibine itiraz ettiğini, bunun üzerine takibin durduğunu belirterek, davanın kabulü ile, takibin devamını, icra takibini geçiş ücreti ve gecikme cezası olmak üzere toplam 2.132,50 TL asıl alacak ile bu alacağa işlemiş faiz 172,13 TL ve 30,98TL KDV olmak üzere toplam 2.335,62 TL yönünden takip talebinde gösterilen şartlarla devamını, işlemiş faize %18 KDV uygulanmasına, davalı borçlu tarafından icra takibine haksız bir şekilde itiraz edildiğinden, icra takibine konu alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa dava dilekçesi ekli usulüne uygun davetiye gönderilmiş, davalı yasal süresi içerisinde mahkememize cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır....
İcra Müdürlüğünün 13.02.2014 tarihli karar tensip tutanağına göre icra takibine süresinde itiraz edilmediğinden ve dosya borcu yatırılmış olduğundan takibin devamına ve paranın alacaklı vekiline ödenmesine karar verildiği, ödeme emrinin 05.08.2013 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 28.08.2013 tarihinde, 7 günlük itiraz süresi geçirildikten sonra ödeme emrine itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Davalı borçlu tarafından usulüne uygun, süresi içinde yapılmış bir itiraz bulunmadığından icra takibi durdurulmamış olup, davacının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı yoktur. Hal böyle olunca, davacının eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. HMK 114. maddesi gereğince hukuki yarar dava şartı olup, davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....