Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun; kendisine gönderilen ödeme emrinde borca itiraz süresi ile ödeme süresinin gösterilmediğinden bahisle ödeme emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine yaptığı başvuru itiraz değil, İİK'nun 16. maddesi kapsamında "şikayet" niteliğindedir. O halde, icra mahkemesince şikayetin esası incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hataya düşülerek şikayetin itiraz olarak nitelendirilip başvurunun icra dairesine yapılması gerektiğinden bahisle şikayetin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İlk derece Mahkemesi; borçlunun, 13 örnek ödeme emrinin tebliği üzerine İİK'nun 269/2. maddesi uyarınca yasal 7 günlük sürede icra dairesine başvurarak borca itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğu, bu durumda iddianın ileri sürülüş biçimi ve nedenleri itibarı ile alacaklının dayanak kira sözleşmesinin tarafı olmadığına ve mükerrer icra takibi yapıldığına yönelik iddia, borca itiraz niteliğinde olup, ödeme emri veya takibin iptali nedeni olamayacağından şikayetin reddine karar vermiştir....

    Somut olayda davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine örnek no 13 ödeme emrine dayalı olarak kira alacaklarının tahsili için 09.07.2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacıya ödeme emrinin 14.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacının süresi içerisinde borca itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır. Davacı/şikayetçi dilekçesinde, borca itiraz niteliğindeki beyanları ile birlikte müvekkiline gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun olmadığını, ödeme emrinde alacaklı tarafından hangi aylarda ne kadar eksik kira ödendiği açıklanmadığı gibi ödeme emrinde alacaklı vekilinin adresine de yer verilmediğini ileri sürerek ödeme emrinin iptalini şikayet yolu ile talep etmiştir....

    davalı tarafa borcu bulunmadığını, ödeme emrinin hukuka aykırı olduğunu, iptali gerektiğini, alacaklısı aynı olan ve aynı alacağa dayanılarak başlatılan her iki icra takibi sonucunda tahsilde tekerrürün gerçekleme ihtimalinin bulunduğunu, davalı tarafın aynı alacaklı ve alacağa dayanarak ikinci takip başlatmasının dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, bütün bu nedenlerle Antalya Genel İcra Dairesinin 2020/150223 esas sayılı icra dosyasında ödeme emrinin ve takibin iptalini talep etmiştir....

    Borçlu icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğine göre, mahkemece, borçlunun icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelenmelidir. (HGK 20.03.2002 tarih, 13/241-208 sayılı kararı) Zira; itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra dairesinde geçerli bir takibin yapılmış olması şartına bağlıdır. Borçlu, icra dairesinin yetki itirazını ödeme emrine itiraz süresi içinde icra dairesine bildirmek zorundadır. İİK nın 50/2.maddesi gereğince yetki itirazı esas hakkındaki itiraz ile birlikte yapılmalıdır. Davalı (borçlu), süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ederken, icra dairesinin yetkisine itirazını bildirmemiş ise; İcra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır. Davacı (alacaklı)nın açtığı itirazın iptali davasında; davalının icra dairesinin yetkisiz olduğuna ilişkin itirazları kabul edilmez. Ancak, davalı borçlu daha sonra açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etme hakkı yine bulunmaktadır....

      Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1098 Esas sayılı dosyasında verilen geçici mühlet kararı sunularak müvekkilleri yönünden takibin durdurulmasının talep edildiğini, tüm taraflar adına borca itiraz adı altında sunulan dilekçeyle tüm davalıların vekilleri tarafından icra takibine itiraz edildiği açık iken bu durumun mahkemece göz ardı edildiğini, 2. dilekçe ile de açıkça tüm davalılar yönünden icra takibine, ödeme emrine, borca ve ferilerine aynı gün 13.12.2018 tarihinde itiraz edildiğini, Yargıtay 12....

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz ve İİK'nın 169/a maddesi uyarınca borca itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 168/5. maddesi uyarınca, itiraz süresinin başlaması için borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmesi zorunlu olup, ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun takibi öğrenmiş olması itiraz süresini başlatmaz. Öğrenme ile sürenin başlayabilmesi için borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunması gerekir. Böyle bir durumda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edileceğinden, itiraz süresi de bu tarihten itibaren başlayacaktır. Somut olayda, davacılar adına çıkarılan ödeme emrinin 20/09/2019 ve 21/10/2019 tarihlerinde bila tebliğ iade edildiği, borca itiraz dilekçesinin verildiği 23/09/2019 tarihinde davacılara ödeme emrinin tebliğ edilmediği, ödeme emrinin davacılar vekili Av. T2 18/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği tartışmasızdır....

      Dava, İİK'nun 67/1. maddesine dayalı itirazın iptali davası olup, davanın temelini oluşturan ilamsız icra takibinde alacaklı ... tarafından borçlu ........'den alacak talebinde bulunulmuş, adı geçen borçluya çıkarılan ödeme emrinin tebliğine rağmen 7 gün içinde itiraz edilmediğinden takip kesinleşmiştir. İtirazın iptali davasının koşullarından biri borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde borca itiraz ederek takibin durmasını sağlamasıdır. Takip kesinleştikten sonra itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Somut olayda takibin kesinleşmesinden sonra takip borçlusunun ölmüş olması kesinleşen takibin mirasçılarına bildirilerek miras red edilmedikçe mirasçılar aleyhine yürütülmesi sonucunu doğurur. Süresinde itiraz edilmediğinden kesinleşmiş bir takipte sonradan borçlunun ölmesi halinde mirasçılarına yeniden ödeme emri çıkarılmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır....

        borca itirazlarını icra müdürlüğüne sunabildiği, ileri sürülen hususun hakkın ziyaına sebebiyet verecek niteliğinin bulunmadığı, ödeme emrinde alacaklının adresine yer verilmemesinin ödeme emrinin iptalini gerektirecek nitelikte bir eksiklik olmadığı, kaldı ki borçlu vekilince itiraz dilekçesinde borçlunun adresinin belirtildiği, İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/1223 Esas sayılı dosyasıyla verilen kararın alacaklının limit ipoteğine dayalı olarak ilamlı takip yapamayacağından icra emrinin iptaline ilişkin olduğu, davacının mükerrerlik dahil sair itirazları ise borca itiraz niteliğinde olup, İİK'nın 149/b, 150 ile 150/a maddesi yollamasıyla İİK'nın 62 ila 72 nci madde hükümleri uyarınca 7 günlük sürede icra dairesine bildirilmesi gerektiği, takibin şekline göre icra mahkemesinde ileri sürülmesinin sonuç doğurmayacağı, İİK'nın 150/1- ikinci cümlesi uyarınca rehin hakkının itiraz konusu yapılamayacağı anlaşılmakla tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki...

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra emrine dayanak belgelerin müvekkiline tebliğ edilmediğini, İİK 58/3.maddedeki düzenlemeye göre icra emrinin iptali gerektiğini, ayrıca borca, imzaya, faize, borcun tüm ferilerine itiraz ile icra emrinin iptali taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yasaya aykırı olarak davanın reddedildiğini söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir....

        UYAP Entegrasyonu