ın aniden gelişen mide rahatsızlığının tedavisi için başka bir kişi ismi ile hastaneye kayıt yaptırdıklarının iddia olunması karşısında; sübutu halinde eylemin 5237 TCK'nun 158/1-e maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı ve şikayetçi kurum vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Sanık ... müdafinin 18.03.2016 tarihli mazeret dilekçesi ile sağlık sorunu nedeniyle duruşmaya katılamayacağını beyan etmesine ve temyiz dilekçesine ekli sağlık raporunda üst solunum yolu enfeksiyonu teşhisi ile bir gün istirahatli olduğuna ilişkin kurum doktor raporu karşısında, müdafinin mazeret talebinin reddi ile sanığın savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi, 2- Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15.11.2018 tarih ve 2018/339-536 sayılı Kararında belirtildiği üzere; hüküm tarihinde başka suçlardan İzmir 2 nolu T tipi ve Menemen T tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında hükümlü olarak bulunan ve kendiliğinden duruşmaya gelme olanağı bulunmayan, sorgusu sırasında duruşmalarda bulunmaktan bağışık tutulma hakkı hatırlatılmayan ve bu yönde talebi de bulunmayıp duruşmalar SEGBİS'le...
Taraflar arasında orman niteliğindeki 1970 parsel üzerinde 20.10.1993 günlü üst hakkı sözleşmesiyle 49 yıl süreyle davalılardan Favori Dinlenme Yerleri A.Ş lehine üst hakkı tanındığı, üst hakkının daim olması özelliğinden ötürü de tapunun ayrı bir sayfasına tescil edildiği tartışmasızdır. Kurulan bu üst hakkının, üst hakkı sahibine kanunun tapu malikine tanıdığı hakları sağlayacağı da şüphesizdir. Kısaca üst hakkı sahibi tapunun ayrı bir hanesini bağımsız hak olarak tescil edilen hakkı sebebiyle üçüncü kişiler yararına ipotek tesis edebilir. İpotek ise kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir....
Maddesine göre açılan davada davacının ayni neticeli talebe konu olan taşınmazda mülkiyet hakkına veya herhangi bir sınırlı ayni hakka sahip olmadığını, maddeye göre yüklü taşınmaz malikinin irat alacağını güvence altına almak için üst hakkı üzerinde kanuni ipotek kurulmasını o tarihteki üst hakkı sahibinden talep edebileceğini, malikin kanuni ipoteğin kurulmasına yönelik talebinin doğrudan doğruya tapu memuruna karşı kullanamayacağını, taşınmaz maliki ile üst hakkı sahibi arasında irat alacağının teminat altına alınmasından kaynaklı kanuni ipotek tesisine ilişkin borç ilişkisinin ancak üst hakkı sahibine yapılacak bildirimle doğabileceğinden böyle bir bildirimin bulunmadığı halde henüz üst hakkı sahibinin ipotek tesis etme borcunun varlığından bahsedilemeyeceğini, ipotek tesisine ilişkin borç doğmadan talep edilebilirliğinden de bahsedilemeyeceğini, dolayısıyla tedbir konusu olan müvekkili şirket lehine tesis edilmiş olan üst hakkının üzerine konulan tedbirin yasal dayanağı olmadığını...
Maddesine göre açılan davada davacının ayni neticeli talebe konu olan taşınmazda mülkiyet hakkına veya herhangi bir sınırlı ayni hakka sahip olmadığını, maddeye göre yüklü taşınmaz malikinin irat alacağını güvence altına almak için üst hakkı üzerinde kanuni ipotek kurulmasını o tarihteki üst hakkı sahibinden talep edebileceğini, malikin kanuni ipoteğin kurulmasına yönelik talebinin doğrudan doğruya tapu memuruna karşı kullanamayacağını, taşınmaz maliki ile üst hakkı sahibi arasında irat alacağının teminat altına alınmasından kaynaklı kanuni ipotek tesisine ilişkin borç ilişkisinin ancak üst hakkı sahibine yapılacak bildirimle doğabileceğinden böyle bir bildirimin bulunmadığı halde henüz üst hakkı sahibinin ipotek tesis etme borcunun varlığından bahsedilemeyeceğini, ipotek tesisine ilişkin borç doğmadan talep edilebilirliğinden de bahsedilemeyeceğini, dolayısıyla tedbir konusu olan müvekkili şirket lehine tesis edilmiş olan üst hakkının üzerine konulan tedbirin yasal dayanağı olmadığını...
ün 2009 yılında “ihracat beyannamelerini” sahte düzenleyerek evrakta sahtecilik suçunu işlediklerinin iddia olunması, 04.02.2000 tarihinden sonra işlenen suçlarda 4458 sayılı Yasanın geçici 6/6. madde ve fıkrası uyarınca gümrük müşaviri ve yardımcılarının görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçtan dolayı devlet memuru gibi cezalandırılacağı hükmüne yer verilmesi karşısında, gümrük müşaviri ve yardımcısı olan sanıkların memuriyet sıfatına bağlı olarak tavsifi yapılan eyleminin 5237 sayılı TCK'nun 204/2. maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve değerlendirme yetkisinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Sanıklara yüklenen suçtan zarar gören ve kovuşturmanın her aşamasında müdahale yoluyla kamu davasına katılma hakkı bulunan şikayetçi ...' ne duruşma günü usulen bildirilip...
ve 2014/71 Esas, 2016/42 Karar sayılı ilamı da gözetildiğinde; bozmadan önce verilen ve yalnızca sanık tarafından temyiz edilen 27.03.2013 tarihli kararı ile hükmedilen hapis cezasının, aleyhe temyiz olmaması nedeniyle 1412 sayılı CMUK'nın 326/son madde ve fıkrası uyarınca sanık lehine kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, Üst Cumhuriyet Savcısı, katılan Bakanlık vekili ve sanığın, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.11.2021 günü oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; 1)Müştekinin beyanlarında belirttiği, olayın tek görgü tanığı 5271 sayılı CMUK'un 210/1. maddesi gereğince beyanı alınmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2)Kabule göre de; a)Müştekinin ağabeyinin havale yoluyla müştekiye gönderdiği 5.000 TL parayı müşteki yolda sayarken sanığın ''ver ben sayarım'' diyerek parayı alarak kaçması biçimindeki eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 141/1. maddesine uyduğu gözetilmeden, anılan Kanunun 155/1. maddesi ile hüküm kurulması, b) İddianamede TCK'nın 142/2-b. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçundan dava açılmasına karşın, sanığa ek savunma hakkı verilmeden aynı Yasanın 155/1. maddesi uygulanmak suretiyle CMK'nın 226/2. maddesine aykırı davranılması, c)Yakalamayla savunması alınan ve somut olay nedeniyle müştekinin zararını karşılamayan sanığın yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarının ne şekilde olumlu olduğu ve ne suretle pişmanlık gösterdiği karar yerinde açıklanmadan yasal ve yeterli olmayan gerekçe...
Öte yandan; belirtilen dönemde davalı idarenin haksız kullanım alanı kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmeli ve ecrimisil hesabında dayanak belgeler eklenerek, davacının mülkiyet hakkı sahibi olmayıp, irtifak hakkı (üst hakkı) sahibi olduğu gözetilmelidir. O halde; 12.06.2002 tarihli ihtar yazısının davalıya tebliğ tarihinden dava tarihine kadar olan dönem itibariyle davalının haksız işgal alanı saptanarak, bu dönem itibariyle getirebileceği ecrimisilin, davacının mülkiyet hakkı sahibi olmayıp irtifak sahibi olduğu dikkate alınmak ve somut emsaller de incelenmek suretiyle belirlenmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir....
varılmış olup; tapu harcına esas matrahın belirlenmesi noktasında, 492 sayılı Harçlar Kanunu'na ekli 4 sayılı tarifenin 20/d maddesinde üst hakkı bedelinin, üzerinde hak tesis edilen gayrimenkulün emlak vergisi değerinin yarısından az, iki katından çok olamayacağı kuralına yer verildiği görüldüğünden, hak tesisi edilen gayrimenkulün emlak verisi değeri, 21/06//1994 tarihinde tesis edilen üst hakkına ilişkin ödenen tapu harcı tutarı ile davacı şirket lehine 21/06//1994 tarihinde kurulan 49 yıllık üst hakkı süresi sona ermeden 19/04/2019 tarihli resmi senetle 28 yıl 6 ay 6 gün uzatılan üst hakkı için ödenen tutar ve 25/11/2047 tarihine kadar uzatılan üst hakkı nedeniyle 21/06/2043-25/11/2047 tarihleri arası için hesaplanması gereken üst hakkı bedeli dikkate alınarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu hususlarda herhangi bir inceleme yapılmadan verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir....