Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Dava dilekçesinde, ...ı'nın vasiyetname yolu ile kurduğu ...ı Vakfı'nın tescili istenilmiş; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar ...ı'nın mirasçıları Ayşe ile Aysel vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 102.maddesi kapsamında davacı ... ile asli müdahiller Ayşe ve Aysel'in murisleri ...ı'nın ölüme bağlı tasarruf (... Üçüncü Noterliğinin 01.07.1999 tarih ve 26684 yevmiye numaralı ...I'ya ait "Düzenleme Şeklinde Vasiyetname ve Vakıf Senedi") ile kurduğu vakfın tescili istemine ilişkindir. Ölüme bağlı tasarruf kavramı, kısaca, miras bırakanın ölümünden sonra sonuç doğurmak üzere yaptığı hukuki işlemleri ifade eder....
Ölüme bağlı tasarrufun esasa ilişkin iptal sebepleri; "ehliyetsizlik", "irade sakatlığı", "hukuka aykırılık" ve "ahlaka aykırılık"tır. Şekle ilişkin iptal sebeplerine gelince; "ölüme bağlı bir tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa" iptal davasına konu olabilir. Vasiyetnamenin iptali sebepleri 4721 s. TMK'nun 557. ve 558. maddelerinde sınırlı bir şekilde gösterilmiştir. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından (ve de saklı payı zedelemek kastından) söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur....
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, anılan husus nazara alınmadan kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Ne var ki, davada tenkis isteği de bulunmakta olup, mahkemece davacının bu talebi hakkında herhangi bir araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Bilindiği üzere; Mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.. Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ......
Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ve böylece oluşturulan imar parselinin tapu kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğünü ileri sürerek; eski hale iade suretiyle tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiyle asıl ve birleşen davaları açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraf sıfatı kalmayan davalı ... Belediye Başkanlığı hakkında karar verilmesine yer olmadığı; diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile ... Kabasakal 5557 ada 18 parselde bilirkişinin 07.09.2010 tarihli krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 287,00 m2 lik kısımla ilgili imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline ve bu kısım üzerinde imar öncesi kadastral hak durumuna dönülerek Kabasakal Köyü 1136 parsel sayılı kadastro parselin ihyasına; terditli olarak açılan tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı ......
Eldeki davada davacı; davalı T3 yaptığı ölüme bağlı tasarrufu onun sağlığında ve o da davada hasım gösterilerek iptalini istemiştir. Şu durumda ölüme bağlı tasarrufta bulunan kişi ölmeden ve davacı mirasçılık sıfatını kazanmadan açılan davanın reddi zorunludur. Tüm bu gerekçelerle davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
K A R A R Aile Mahkemesi sıfatıyla görüldüğü anlaşılan davada mal rejiminin tasfiyesine bağlı olarak tapu kaydının iptali ile tescili istendiğine, herhangi bir alacak talebi bulunmadığına ve 07.10.1953 tarihli ve 8/7 sayılı YİBK dikkate alınacağına, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 25,20 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 24.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....
İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi davaya yönelik değerlendirmeler de hatalıdır. Şöyle ki, davacı Hazine, davalıya yapılan satış işleminin, aynı kanun ile bu kanunun usul ve esaslarının belirtildiği tebliğe aykırı olduğunu ve bu durumun yolsuz tescil oluşturduğu iddiasına dayanarak öncelikle satış işleminin iptal edilmesi ve ardından davalı adına olan tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verilmesine ilişkin tapu iptali ve tescili davası açmıştır. Davacı Hazine'nin tapu iptali ve tescili talebi yönünden, 6292 sayılı Kanun'un 12. maddesi uyarınca yapılan satışlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda "Adli Yargı" görevli olup bu konuda tereddüt bulunmamaktadır....
İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi davaya yönelik değerlendirmeler de hatalıdır. Şöyle ki, davacı Hazine, davalıya yapılan satış işleminin, aynı kanun ile bu kanunun usul ve esaslarının belirtildiği tebliğe aykırı olduğunu ve bu durumun yolsuz tescil oluşturduğu iddiasına dayanarak öncelikle satış işleminin iptal edilmesi ve ardından davalı adına olan tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verilmesine ilişkin tapu iptali ve tescili davası açmıştır. Davacı Hazinenin tapu iptali ve tescili talebi yönünden, 6292 sayılı Kanun'un 12 nci maddesi uyarınca yapılan satışlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda "Adli Yargı" görevli olup bu konuda tereddüt bulunmamaktadır....