Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukukunun mu uygulanacağı, buna bağlı olarak da, davaya konu vasiyetnamenin geçerli olarak düzenlenip düzenlenmediği, iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 7.maddesinde" Hukuki işlemler, yapıldıkları ülke hukukunun veya o hukuki işlemin esası hakkında yetkili olan maddi hukuk hükümlerinn öngördüğü şekle uygun olarak yapılabilir. 20.maddenin 1.fıkrasında "Miras ölenin milli hukukkuna tabidir. Türkiye'de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır. 4.fıkrasında ise; Ölüme bağlı tasarrufun şekline 7.madde hükmü uygulanır. Ölenin milli hukukuna uygun şekilde yapılan ölüme bağlı tasarruflar da geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. Ölüme bağlı tasarruflarda şekil konusu menkul miras, gayrimenkul miras ayrımı yapılmadan düzenlenmiştir. (Nomer/Şanlı Devletler Hususi Hukuku, s.288)....

    TMK’nın 560 ncı maddesine göre; “Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.” Tenkis (indirim) ile mirasbırakanın, saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarının yasal sınıra çekilmesi amaçlanmaktadır. Tenkis talebinin dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Bu taktirde mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini talep edebilirler. Bundan ayrı olarak HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah müessesi düzenlenmiş olup, bölge adliye mahkemesinin de kabul ettiği üzere ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnalarından biridir....

      Tenkise tâbi hem ölüme bağlı kazandırma hem de sağlararası kazandırma mevcut ise saklı pay tamamlanıncaya kadar öncelikle ölüme bağlı tasarruflar tenkis edilir. Ölüme bağlı tasarruflar, TMK’nın 563 ve 561. maddeleri uyarınca kendi içinde orantılı olarak tenkis edilir. Ölüme bağlı tasarruf yapılmamış veya ölüme bağlı tasarrufların tenkisi saklı paya tecavüzü ortadan kaldırmaya yetmemişse, sağlararası kazandırmaların tenkisine geçilir. Sağlararası işlemlerin kendi içindeki tenkis sırası da en yeni tarihlisinden en eski tarihlisine doğru olmak üzere belirlenir. Buna rağmen saklı paya tecavüz giderilememişse, kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlararası kazandırmalar tenkis edilir....

      O halde mahkemece yapılacak iş; TMK’nın 512/3. maddesi gereğince, mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun; murisin tasarruf nisabı oranında geçerli olduğu göz önünde bulundurularak, davaya tenkis davası olarak devam etmek, murisin terekesinde bulunan tüm aktif ve pasifinin belirlenmesinden sonra uzman bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurmak olmalıdır. Mahkemenin bu yönü gözardı etmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

        Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira, tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin ..., ... ve ... bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlararası tasarrufları dikkate almak gerekir....

          , diğer yandan işbu vasiyetname ile müvekkillerinin saklı paylarının da ihlal edildiğini, miras bırakanın yaptığı ölüme bağlı işlemin saklı pay hisseli mirasçıların saklı paylarına tecavüz etmemesi gerektiğini, miras bırakanın tasarruf serbestisinin tasarruf nisabı ile sınırlı olduğunu ileri sürerek, vasiyetnamenin iptaline, olmazsa tenkise yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

          TMK'nın 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak vasiyetnamenin iptali istenilemez. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada toplanan delillere göre vasiyetnamenin iptali sebebi bulunmadığı için buna yönelik davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada;"...Dava vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada;"...Dava vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir....

          Dava dilekçesi ile davacının vasiyetnamenin iptali ve tenkis talep ettiği, 27/10/2016 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında davacı vekili; "vasiyetnamenin iptali yönünde talebimiz yoktur. Tenkis davası olarak davamıza devam ediyoruz." beyanında bulunduğu, davalı vekilinin de aynı duruşmada, "davacı vekilinin vasiyetnamenin iptalinden vazgeçmesi yönündeki talebine bir diyeceğimiz yoktur." şeklinde beyanda bulunduğu, dosya kapsamı ve taraf vekillerinin beyanları birlikte değerlendirildiğinde, vasiyetnamenin iptali talebine yönelik davanın HMK' nın 123.maddesi kapsamında davanın geri alınması niteliğinde bulunduğu görülmüştür. 6100 sayılı HMK' nun 123.maddesi; "Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir." 6100 sayılı HMK' nun 307. Maddesi; "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir." şeklinde düzenlenmiştir....

          UYAP Entegrasyonu