Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, aynı yasanın 20.nci maddesi hükmü uyarınca MK.nun 50.nci maddesi birinci bendi ikinci cümlesinde öngörülen 30 yıllık süre, TMK’nun 559. maddesinde 20 yıl olarak öngörüldüğünden bu sürenin esas alınması gerekmektedir. 743 sayılı MK’nun 501/1 maddesinde “iptal davası, müddeinin tasarrufu ve butlanın sebebine muttali olduğu günden itibaren bir sene ve herhalde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle mürunu zamana uğrar” denilmiştir. Bu durumda kural olarak vasiyetnamenin açılmasından (MK.536) başlayarak beş yıl içinde dava açılmaz ise artık ölüme bağlı tasarrufun iptali istenemeyecektir. Hak sahibinin vasiyetnamenin açılmasını öğrenememiş olması zamanaşımını etkilemez. Dava açacak kişi öğrenmeme hususunda ister kusurlu, isterse kusursuz olsun süre herhalde vasiyetnamenin açıldığı günden başlayacaktır....

    Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelere göre; bir yıllık hak düşürücü süre, vasiyetnamenin iptali davalarında; mirasçının (davacının) tasarrufu (vasiyetnameyi), iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren, tenkis davalarında ise; saklı paylı mirasçının (davacının), bu payının zedelendiğini öğrendiği tarihten başlar. Diğer taraftan, ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali veya tenkisi istemiyle açılacak davalar için kanunda belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiş olduğundan, yargılama aşamasında hakim tarafından, temyiz aşamasında ise Yargıtay tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Her ne kadar, Yargıtay 3....

    Bu düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde vasiyetnamenin açılması davasında mahkemenin vasiyetnameyi açacağı ve vasiyetnamenin açılması sırasında hazır bulunan mirasçılara duruşma tarihinden itibaren 1 aylık süre vereceği, hazır bulunmayan mirasçılara ise vasiyetnamenin tebliğ edileceği ve tebliğ tarihinden itibaren 1 aylık süre verileceği, mirasçıların bu 1 aylık süre içerisinde vasiyetnamenin iptali davası açıp, dava açtıklarını mahkemeye bildirdikleri takdirde mahkemece atanmış mirasçıya mirasçılık belgesi verilemeyeceği, ancak bu 1 aylık süre içinde dava açıldığı bildirilmediği takdirde mahkemece atanmış mirasçıya mirasçılık belgesi verileceği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte mirasçı 1 aylık süre içinde vasiyetnamenin iptali davası açmasa dahi TMK'nun 559.maddesinde gösterilen süre içinde vasiyetnamenin iptali davası açabilir. Ancak 1 aylık süreden sonra açılan vasiyetnamenin iptali davası vasiyetnameyi açan mahkemece mirasçılık belgesi verilmesine engel teşkil etmez....

    Diğer hallerde, mirasçılığa ve yasal miras payına etki edecek murisin ölüme bağlı tasarruflarının ve mirastan yoksunluk durumunun mirasçılık belgesine yansıtılması işlemlerinin çekişmeli olarak, tereke üzerinde hak sahibi olan ve şeklen hak sahibi gözükenler hasım gösterilmek suretiyle asliye hukuk mahkemesinde açılacak davayla sağlanması gereklidir. Asliye hukuk mahkemesinde açılabilecek bu davada uyuşmazlık sadece yasal mirasçının miras payının iptali ve intikalini gösterir bir mahkeme ilamıyla giderilebilecek nitelikteyse “mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi” davası olarak açılabileceği gibi uyuşmazlık bu şekilde giderilemeyecek nitelikteyse ölüme bağlı tasarrufun ifası olarak bir malvarlığı/eda davası olarak da açılabilir....

      Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....

        Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ve sübjektif unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleyen kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....

          TMK'nun 557.maddesinde ise vasiyetnamenin iptali sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır.TMK'nun 557.maddesi;Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir: 1- Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2- Tasarruf yanılma,aldatma,korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3- Tasarrufun içeriği,bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise, 4- Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa'' şeklinde düzenlenmiştir. Noterlik Kanununun 76.maddesinde de; "Noter, tanık, tercüman ve bilirkişiler aşağıdaki hallerde noterlik işlemine katılamazlar" dendikten sonra 3.cü fıkrasında; "ilgililerden biri ile aralarında sıhri dahi olsa usul ve füru veya kan hısımlığında üçüncü, sıhri hısımlıkta ikinci derecede civar hısımlığı veyahut evlat edinme ilişkisi varsa" hükmüne amirdir. Ne var ki; Noterlik Kanunu, tüm işlemlerde uygulanmak üzere tanıklarla ilgili hükümler öngörmüştür. Oysa, TMK.'...

          Türk Medeni Kanunu 557- 559 maddeleri arasında düzenlenen ölüme bağlı tasarrufun esasa ilişkin iptal sebepleri ehliyetsizlik, irade sakatlığı, hukuka aykırılık ve ahlaka aykırılık olarak düzenlenmiş, şekle ilişkin iptal sebeplerinin ise ölüme bağlı tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılması hali olarak belirlenmiştir. Vasiyetnamenin iptali sebepleri Türk Medeni Kanunu'nun 557 ve 558. maddelerinde sınırlı bir şekilde gösterilmiştir. Davacı bu iptal nedenleri bakımından delil sunmalıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 558. maddesinde; ölüme bağlı tasarrufun iptali davasında uygulanacak usul hükümleri gösterilmiştir. Buna göre 558. maddenin 1.fıkrasında iptal davasının "tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabileceği" öngörülmüştür....

          E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında murisin ehliyetinin bulunmaması ve murisin iradesinin sakatlanması sebebine dayalı vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. 4721 sayılı TMK 557.maddesinde ölüme bağlı tasarrufların iptalinin istenebileceği durumlar "1- Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2- Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3- Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise, 4- Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.'' şeklinde belirtilmektedir....

          Mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine tasarrufta bulunan kimseye, Sulh Mahkemesi'nce atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilir. Mirasçılık belgesinin geçersizliği herzaman ileri sürebilir. Ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkı saklıdır" hükmü mevcut olup, anılan madde gereğince yasal mirasçılar veya öncelikle tasarruf ile yararlarına bağışlama yapılmış olanlar tarafından vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarruflara 1 ay içinde itiraz edilmediği takdirde lehine tasarrufta bulunulan kimseye atanmış mirasçılık belgesi verilmesi gerekmektedir....

          UYAP Entegrasyonu