Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği ölüm tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK'nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). Söz konusu mal rejimi müteveffanın ölüm tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225/son). TMK'nun 235/1. maddesi hükmüne göre; mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılır. Tasfiyeye konu taşınmazlar ve araç eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m.179). Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır....

belirterek mahkeme içi ikrarda bulunduğunu, anlaşmalı boşanma sırasında yapılan protokol ve mahkeme içi ikrarların kesin delil niteliğinde olup tarafları bağladığını, protokol yoksa duruşma tutanağındaki tarafların anlaşmalı boşanma şartlarına ilişkin beyanlarının tarafları bağladığını, davacı T1'in duruşmadaki kendi beyanına bakıldığında açıkça paylaşılması gereken ortak bir mal varlıklarının olmadığını söylediğinin görüldüğünü, paylaşılması gereken bir malvarlığı bulunmaması beyanı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan bir alacak talebi bulunmadığı yönünde irade beyanı olduğunu, kaldı ki duruşmadan sonra davalının verdiği istinaf dilekçesinde de bu irade beyanını destekleyen beyanları olduğunu, T1'in daha önce açılmış olan Çorlu Aile Mahkemesinin 2012/257 Esas, 2013/230 Karar sayılı dosyasının 07/03/2013 tarihli karar duruşmasından sonra verdiği istinaf dilekçesinde, duruşmada söylemiş olduğu "paylaşılacak bir malvarlığımız bulunmamaktadır." beyanının mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan...

Davacı vekili 11/09/2022 tarihli dilekçesinde özetle; mahkemenin tensip zaptında da belirttiği üzere, işbu davanın konusunun, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile çekişmeli boşanma olduğunu, boşanma davalarında ise dava konusu edilen husus, evlilik birliği olup, nafaka ve tazminat talepleri boşanmanın ferisi niteliğinde taleplerden olduğunu, katılma alacağı talebi de bu davanın konusu olmadığını, katılma alacağı talebi, boşanma davasından ayrı açılan ve boşanma davasının bekletici mesele yapıldığı mal rejimi davalarının konusu olduğunu, mal rejimi, boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte tasfiye olacağından ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak taleplerinin boşanma davasından farklı bir dava dosyası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı muhtemel alacak talebinin güvence altına alınması amacıyla görülmekte olan boşanma davası kapsamında eşlerin malvarlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir uygulanmasının hukuken mümkün...

Böylece terekenin tasfiyesinden düşecek paydan önce eş, mal rejiminin tasfiyesinden düşecek paya sahip olacaktır. 5. Miras, miras bırakanın ölümü ile açılır. Miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu mirasla ilgili kazandırmalar ve paylaştırmalar terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerlendirilir (TMK mad. 575), yani terekedeki tüm kişisel ve edinilmiş malların sürüm değeri ölüm anındaki (tarihindeki) durumuna göre saptanır, 6. Katılma alacağı alacaklısının miras hakkı,ölenin mirasçısı olması nedeniyle aldığı bir karşılıktır, 7....

    Dava ve karşı dava boşanma ve eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir. Kural olarak, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda koşulların oluşması halinde tarafı lehine alacak hakkına hükmedilir ise de, yargılama sonucu olası alacakların teminat altına alınması amacıyla dava konusu alacak talebine konu malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulabileceği uygulamada Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş durumdadır....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Kesin hüküm, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda dava şartı olarak kabul edilmiştir. Buna göre kesin hüküm, 6100 sayılı HMK'nin 303. maddesinde "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder..." hükmü bulunmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak ... ile ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen reddine kısmen kabulüne dair ... 1. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, ... parselde bulunan 1 nolu bağımsız bölüm, ... ada .. parselde bulunun 1 nolu bağımsız bölüm, ... plakalı araç ve banka mevduat hesabı nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur....

        İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, davacı bankanın ve davalı erkeğin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince davacının istinaf itirazları reddedilmiş, davalı erkeğin istinaf itirazları kabul edilerek eşlerden birinin alacaklısının borçlu eşin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı nedeniyle dava açabileceğine yönelik kanuni düzenleme olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere, TMK 213. maddesi gereğince alacaklı üçüncü kişilerin, dava açma hakkı olduğu gözetilerek, ilgili maddede yer alan şartların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

          İlk derece mahkemesinin, davaya konu ilgili yasal düzenlemeler ve Yargıtay karar ve içtihatları dikkate alınarak " davacının mal rejiminin tasfiyesi sonucunda oluşan hakkı kişisel hak niteliğindeki bir alacak hakkı olup, ayın (mülkiyet) istenemeyeceğinden; davacı vekilinin ön inceleme duruşmasında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağa ilişkin davanın genişletilmesi mahiyetinde olan terditli talebine de davalı vekili tarafından açıkça muvafakat edilmediğinden ve bu nedenle yasal koşulları oluşmadığından açılan davanın reddine" yönelik kararında delilerin takdirinde isabetsizlik olmadığı, usul ve yasaya uygun olduğu, haklı olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/b-1 maddesine göre reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.  ...

          Aile Mahkemesinin 2013/926 Esas sayılı dosyasındaki protokolün hakim havalesi taşımadığı, duruşmada tespit edilen beyanlarında küçüklerle kurulacak şahsi ilişki konusunda protokole atıf yaptıkları, malvarlığı ile ilgili bir talebin bulunmadığının tespit edildiği, incelenen dosya içeriğine göre tarafların tespit edilen beyanlarından aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri sonucuna varılamayacağı, beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde kabul edilemeyeceği, dava konusu taşınmaza ilişkin açıklayıcı bir beyan bulunmadığı anlaşılmakla, davacının dava konusu taşınmaza ilişkin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı artık değere katılma alacağının 24.932,95.-TL. olduğunun kabulü ile taleple bağlı kalınarak 10.000,00.-TL. nin davalıdan tahsiline" karar verilmiş ise de bu görüşe katılmak mümkün değildir. Taraflar arasında görülen...4....

            UYAP Entegrasyonu